Ziya Ulusoy yazdı | Şenyaşar ailesinin katli
Şenyaşar ailesine Erdoğan faşizminin, zorba parlamenteri ve tetikçi yargısı yoluyla yaptığı zulüm, onun karakteristiğidir. Şenyaşar ailesi yalnız bırakıldığı sürece Erdoğan faşizmi halkı zulümle korkutma amacına ulaşır.
Bazı olaylar vardır ki Erdoğan faşizminin karakterinin aynasıdır. Urfa-Suruç'ta Şenyaşar ailesinin acımasızca katli bu olaylardan biri.
24 Haziran 2018 seçim çalışmasında Erdoğan'ın parlamenteri İbrahim Halil Yıldız, Suruç'un orta yerinde çetesini göndererek Şenyaşar ailesini katletti. Dükkandaki aile üyelerini öldürme ve yaralamakla kalmadı. Hastahanede yaralı aile üyesini ve ziyaretine gelen baba Esved Şenyaşar'ı da katlettirdi.
Şimdi Emine Şenyaşar hayatta kalan oğlu ile birlikte adalet için adliye önünde oturma eylemi yapmak zorunda kalıyor.
Çünkü Erdoğan'ın yargısı, zorba parlamenterinin katil abisini korumak için hastanede baba Esved ile oğlunun katledilmesi davasını açmıyor. Yalnızca dükkana saldırı ve özsavunmayla çıkan çatışmayla davayı sınırlıyor. Böylece Erdoğan'ın zorba vekilinin katil abisini ve çetesini korumaya çalışıyor.
Seçim, HDP seçmenini korkutmak için zorbalık, katillik, yargı adaletsizliği... Erdoğan faşizminin Türkiye ve Kürdistan çapında soykırımcı saldırganlığının Suruç'taki prototipi.
Eskiden Urfa'da ağaların halka karşı zorbalığında acımasızca aileyi katletmek karakteristikti. Şimdi aynı ağalar ve genç kuşağı AKP'de Erdoğan'la birlikte.
Erdoğan feodal despotların yöntemlerini kurduğu faşist rejim içinde halkları sindirmede kullanıyor.
Erdoğan'ın bu zorba parlamenteri, büyük ağalardan değilse de neoliberal talancılık döneminde semirmiş zenginlerden. Talancılığın hoyratlığı ile Erdoğan faşizminin Kürt düşmanı soykırımcı acımasızlığını şahsında birleştirmiş.
2006 yılında Amed'deki gösteriler esnasında "kadın da olsa çocuk da olsa gereken yapılacaktır" diyerek polise çocuk ve kadınları da vurun emri veren Erdoğan'dı.
2016'da Antep'te Kürt ailenin sünnet düğününde IŞİD'li katilleri intihar bombacısı olarak saldırtarak çocukları katleden yine Erdoğan'dı. Kürt halkına "soyunuzu kuruturum" mesajı vermek ve Rojava'ya işgal bahanesi yaratmak için bu katliamı planlamaktan çekinmemişti.
Faşizmin karakteristik özelliği, acımasızlığıyla, sınırsız saldırganlığıyla halka korku yayarak teslim almaktır. İçeride de ve işgal savaşlarında da bu özelliğini pratiğe geçirir.
Hitler faşizminin Sovyetler Birliği'ni işgalinde Byelo Rusya'nın bir köyündeki katliamını yönetmen Elem Klimov 'Gel ve Gör' filminde anlatır. Katliamı, 12-13 yaşlarında yaşayan ve ailesini kaybeden yönetmen kendisinin ve halkın bütün duygularını filmde yansıtır. Yüz mimikleriyle faşist katillerin keyfiliğini, hoyrat, nobran acımasız davranışlarında, çocuğun katliam karşısındaki dehşetini de yüzündeki korku ve şaşkınlıkla yansıtır.
Bütün köylüleri kilisede toplayıp ateşe vererek katleden Hitler çetesini bir partizan birliği imha eder. Köylülerin cenazesini kaldırmaya gelen partizan birliğinin komutanı işçinin yüz ifadesinde yönetmen, vakarı, ciddiyeti ve insancıllığı yansıtır.
Erdoğan da Hitler benzeri katliamcılığını aileler şahsında da, işgal topraklarında da, tehcirde de yansıtıyor.
Hitler faşizmini, işgal ettiği topraklardaki halklar ve Sovyetler Birliği'nin büyük gücü, yıkabildi. Hem dünya halklarını hem de Alman halkını bu acımasız faşizm belasından kurtarabildi.
Erdoğan faşizmle iktidarını süreklileştirmek, kapitalist çıkarlarının bekasını sağlamak için Kürtlere soykırımcı saldırıları ve savaşları gerçekleştiriyor.
Batı'da, polis terörü, OHAL yasakları, akademide demokratik güçlerin tasfiyesi, 10 Ekim ve Suruç katliamları, linç saldırısı olarak yansıyor.
Şenyaşar ailesine Erdoğan faşizminin, zorba parlamenteri ve tetikçi yargısı yoluyla yaptığı zulüm, onun karakteristiğidir.
Şenyaşar ailesi yalnız bırakıldığı sürece Erdoğan faşizmi halkı zulümle korkutma amacına ulaşır. Fakat Şenyaşar ailesinin duyduğu acının verdiği vakur direngenlikle başlattığı oturma eylemi dayanışmayla büyütülürse Erdoğan faşizminin zulmünü püskürtme mücadelesinin önemli bileşeni bir kitle hareketine dönüşebilir, dönüştürülmeli.
Özellikle Batı'da demokratik ve sosyalist güçler bu dayanışmayı Türk halkının antifaşist mücadelesini genişletmenin ifadesi olarak değerlendirebilir, değerlendirmelidir.