Ziya Ulusoy yazdı | Rant yangını ve faşist kışkırtma
Erdoğan faşizmi, güçlü hava saldırı araçlarıyla övünür, bunlarla sayısız bombardıman gerçekleştirirken, küçük yangın söndürme uçakları sağlamaktan kaçınarak, kirli savaşçılığını ve rantçılığını gözümüzün içine sokarak gösteriyor.
Türkiye'de 28 Temmuz'da başlayan orman yangınları, 8 insanın ölmesine, onbinlerce hektar ormanın yok olmasına yol açtıkları halde, önlenmiyor.
Diktatör ve bürokrasisi söndürmede yetersiz ve yeteneksiz tabii. Fakat yangının yarattığı tahribatın asıl nedeni yine de bu değil.
Tahribatın konjontürel iki temel nedeni olduğu, geniş kitlelerin üzüntüsü karşısında sırıtarak ve alay ederek kendisini gösteriyor.
Diktatör, inşaat, turizm ve madencilik rantı tutkunu açgözlü bir kapitalist. Örgütlü temsilcisi olduğu bu sektördeki kesimlerin büyük rant vurgunu için yeterince alan yanıncaya kadar orman yangınlarını söndürmemeyi tercih ediyor.
Türk Hava Kurumu'nu (THK) bile kayyumla işlevsizleştirerek, yandaşı CMC şirketine söndürme sözleşmesiyle vurgun vurduruyor.
Erdoğan, Bahçeli, Perinçek çetesi, yangını Kürtlere yükleyerek faşist kitle saldırganlığını yaratmaya çalıştı. Başlangıçta AKP ve MHP'li çeteler büyük reislerinin kışkırtmasıyla yol kestiler, linç saldırıları gerçekleştirdiler.
Yangınları da Allah'ın lütfu gören Erdoğan ve çetesi, başlattığı yeniden saldırı planında Türk halkını Kürtlere karşı kışkırttı. Erdoğan "ciğerlerimizi yakanın ciğerini sökeriz" tehditiyle, Bahçeli Kürtlere yükleyip HDP, CHP'yi suçlayarak, Perinçek Kürtlere yükleyip Biden'a bağlayarak bu ırkçı saldırıları kışkırttılar.
Böylece, İzmir ve Konya'da katillerini saldırtarak Kürtleri öldürenler, çok sayıda kentte Kürtlere saldırı düzenleyenler, yangını kullanarak Türk halkını Kürtlere saldırtmaya, faşist kitle hareketini zirveye çıkarmaya çalıştılar. Bu yolla faşist diktatörlüğü sürdürmeye, faşist kitle dayanağını pekiştirmeye çalışıyorlar.
Bu pek tutmayınca, yangının turizm-inşaat-madencilik rantı için uzatıldığı gerçeği kendisini gösterdikçe bu kez de bu çete "güçlü devlet" gösterisiyle yardım tekliflerini reddetti ve eleştirileri "gayri milli"likle suçlayarak suçunu gizlemeye yelteniyor.
Erdoğan faşizmi, Kürdistan'da yangın ve kimyasal bombalarıyla ormanları yakıp gerillayı imha yolunu tutuyor, silah zoruyla söndürmeyi engelliyor. Türkiye'de ise yangın başlamışsa rant için genişlemesini sağlıyor, hatta kendi eliyle yeni yerler yakarak genişletiyor. Kürtleri suçlayarak Türk halkını faşist saldırganların arkasına bağlama yolunu tutuyor.
Paris İklim Anlaşmasını imzalamadığı, ucuz işçi cehennemiyle ekolojik yıkım getiren sanayi geliştirmeye, termik santraller ve HES'lerle, madencilikle yandaş sermayeyi büyütmeye çalıştığı dikkate alınırsa, Erdoğan faşizminin yangını kendisinin genişlettiği söylenebilir, söylenmelidir.
Orman vasfını kaybeden yerlere ilişkin karar verme yetkisini Erdoğan'a veren yasanın yakın zamanda çıkarılması da bu gerçeği kanıtlıyor. Geçmişte sahillerde yakılan orman yerlerinde turistik işletmeler kurulmuş olması da bu gerçeğin diğer bir kanıtı.
Erdoğan faşizmi, güçlü hava saldırı araçlarıyla övünür, bunlarla sayısız bombardıman gerçekleştirirken, küçük yangın söndürme uçakları sağlamaktan kaçınarak, kirli savaşçılığını ve rantçılığını gözümüzün içine sokarak gösteriyor.
İşçi sınıfı, ezilenler ve tüm demokratik güçler, Erdoğan faşizminin, yeni saldırı planına, orman yangınlarıyla yıkımına, Kürdistan'da ormanları yakmasına, kirli ve işgalci savaşlarına karşı mücadeleyi geliştirmede ısrar etmeli, faşizmi yenilgiye uğratma yolunda yürümelidir.
Çünkü ancak bu yolda zafer sağlanabilirse, kapitalizmin işçiyi ve yaşam alanlarını yıkımına karşı mücadele güçleri gelişkince örgütlenme imkanı bulabilir.
Rant yangınlarına ve sellere karşı halk dayanışmasını büyütme, yıkımları giderme mücadelesi elbette acil ve güncel görevimiz. Dayanışma ezilenlerin inceliği. Bu acil görevi yerine getirirken, Erdoğan faşizmini yıkmaya ve kapitalizmin yıkımına karşı mücadeleye tabi kılmak perspektifimiz olacaktır, olmalıdır.