24 Kasım 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | Okçuoğlu'nun anısına

Okçuoğlu Komintern geleneğine ve modern revizyonizme karşı mücadele geleneğine son derece bağlıydı. Komintern deneyimlerinden örnekler aktarıldığında "nihayet hatırladınız" diye gülümseyerek sevinir, bu sevinciyle üstü örtülü eleştirisini de belirtmiş olurdu.

İbrahim Okçuoğlu yoldaşı kaybettik. Üzgünüz.
Yoldaş 60-80 dönemi Türkiye'deki ve dünyadaki devrimci yükselişin ürünü bir devrimci komünist olarak şekillendi ve gelişti.

Dönemin gerek enternasyonal gerek Türkiye ideolojik mücadelelerinden geçti. Bu süreçteki yüksek devrimci arayış ve ileri devrimci kopuşları benimseme özelliğiyle donandı. Bu, yoldaşa, Birlik Devrimi öncesinde yer aldığı öncelimizin gelişme tarihi içinde devrimci ve komünist safta yer alma kararlığını ve niteliğini kazandırdı. Aynı zamanda zor zamanda ve yenilgi yıllarında ortaya çıkan geriye düşüşlere karşı devrimci bağışıklığı kazanmayı da  bu dönemin deneyimlerden edindi. "Üç dünyacı" gerici düşüşe karşı ÇKP'nin güçlü etkisine rağmen devrimci safta kararlılıkla yer alışı, Mao Zedung düşüncesine karşı mücadele; bu deneyimleri oluşturan iki dönemeçti.

Devrimci yükselişte şekillenme ve geri düşüşlere karşı mücadele deneyimleri yoldaşın, 12 Eylül yenilgisi sonrası süreçte, tasfiyeciliğe karşı komünist safta kararlıca yer almasını da sağladı. Aynı kararlılığı, 90 dönemecinde revizyonist kampın ve sosyalizmin çöktüğü koşullarda da gösterdi. Yaşadığı Almanya ve Avrupa'da sosyalizm umudunun kırılması ve yol açtığı tasfiyeci sonuçlar çok daha ağırdı. Akıntıya karşı kararlılıkla yürüdü. Komünizmi, Marksizm-Leninizm'i kararlılıkla savundu. Birkaç on yıl süren dünya çapındaki gericiliğe ve kapitalist ideolojik hegemonyaya karşı  kararlı duruşunu elbette devrimci ve komünist kararlılığından aldı.

Okçuoğlu yoldaş tarihsel materyalist felsefe ve Marksist Leninist politik ekonomi alanında teorik donanımını sürekli yükseltti. Bu donanım yoldaşa, devrimci kararlılığına, düşünsel açıklık, teorik mücadele yeteneğini ekledi. Nitekim, postmodernizm ve liberal saldırılara karşı da bu doğrultudaki post-Marksist savrulmalara karşı da sürekli ideolojik mücadele yürüttü.

Okçuoğlu Komintern geleneğine ve modern revizyonizme karşı mücadele geleneğine son derece bağlıydı. Komintern deneyimlerinden örnekler aktarıldığında "nihayet hatırladınız" diye gülümseyerek sevinir, bu sevinciyle üstü örtülü eleştirisini de belirtmiş olurdu.

Komünistlerin işçi sınıfına dayanması gerektiği ve onun ideolojik ve eylemsel alanda devrime önderlik edecek  yegane sınıf  olduğu  fikrini  her fırsatta yılmadan sürdürmesi bir yanıyla Komintern geleneğine ve modern revizyonizme karşı mücadeleye katı bağlılığından  geliyordu. Aynı zamanda halkçı bakış açısına düşmeye de karşıydı. Komintern'e bağlılığı, Troçkizme karşı çok sayıda polemik yazıları üretmesinde de yansıdı. Öyle ki acaba Hoca geçmiş dönemin atmosferinde mi yaşıyor sanısı uyandırırdı. Ama yoldaş  Troçkist akımların güncelde gelişmesine karşı ideolojik barikat ördüğünü düşünerek bu polemiklere emek harcıyordu. Yine de yeni açılım yapma özelliği vardı. Fikrine katılır ya da katılmayız. Ekonomik olarak hızlı gelişen kapitalist ülkeleri incelediğinde yeni emperyalist ülkeler görüşünü oluşturmada düşünsel bariyerlere takılmadı, adeta kırdı geçti.

Kürdistan sorununda solun  bir kısmındaki sosyal şovenizme karşı proleter enternasyonalist kararlı tavrı takındı. Yoldaş için gurur duyularak vurgulanmalı ki liberal savrulmaya karşı olduğu gibi ulusalcı savrulmaya karşı da kararlı davrandı. Kürdistan'da kapitalizmin gelişmesini incelerken Kürt özgürlük hareketinin değişik kişileri davet ettiği sempozyumda davetli olarak konuştuğunda, katılan Kürt kitlesi tarafından çok fazla sevildi, kendi hocaları olarak benimsediler. Rojava devrimini ziyaretinde yazınsal emek harcama çalışkanlığını gösterdi ve basılı kitaba dönüştürdü.

Okçuoğlu yoldaş, amacına ve komünist öncüye sıkı bir bağlılığa sahipti. Yoldaşlarını severdi. Polemiklerinde aydın sekterliği yer yer yansımasına rağmen yoldaşlarına bağlılığını içtenlikle  sürdürdü. Öyle ki kendisinin görüşleri de sekterce eleştirildiği zamanalar oldu, fakat o yoldaşlarını çok sevdi. Mahlas olarak kullandığı isme de yansıdı bu sevgisi. 12 Eylül faşizminin katlettiği iki yoldaşının isimlerini aldı.

Güle güle Okçuoğlu yoldaş! Senden sonraki komünist ve devrimciler yarım kalan eserini, devrim ve sosyalizm mücadelesini mutlaka zafere ulaştıracaklar!