24 Kasım 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | Kürdistan'da yakılan orman değil mi?

Faşizm şimdi Dersim'de ve Şırnak'ta, askeri saldırılarıyla birlikte ormanları yakıyor. Faşizmin Kürdistan ormanlarını yakmasına karşı sesimizi ve eylemimizi yükseltmek, faşist barbarlığı yenme mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Erdoğan faşizminin Kürdistan'da orman yakmasına Türk halkımızdan sessiz bir destek var.

Erdoğan faşizmi, Türkiye'de rant alanları açmak için bu yıl her zamankinden daha çok orman yakılmasını sağladı. Hatta yangınların en büyüğü olan Manavgat'takini madde bağımlısı ülkücüye yaptırdığı açığa çıktı.

Bu, rant için yangının sürmesini sağlamanın yanı sıra, Kürt düşmanı linç hareketini kışkırtmak amacıyla da yangının çıkarıldığını kanıtlıyor.

Fakat her halükarda Erdoğan-Bahçeli-Perinçek, yangını Kürtlere yükleyerek linç saldırganlığını kışkırttılar. Çetelerini Kürt insanı avına çıkardılar. Bir yangınla birkaç hedefi gerçekleştirmeye giriştiler.

Faşizmin karakteri tabii ki, sömürge ulus insanını da, yaşam alanlarını da, egemen ulustan halkın ise bilincini tahrip ederek iktidar saltanatını sürdürmeyi gerektirir. Çünkü bu saltanatla doğanın zenginliklerini ve emek gücünü talan etmeyi, bu yolla hızlı sermaye biriktirmeyi güvenceye alır.

Faşizm şimdi Dersim'de ve Şırnak'ta, askeri saldırılarıyla birlikte ormanları yakıyor. Daha doğrusu aralıklı olarak bombardıman ve yangın bombalarıyla sürekli yakıyor, bu, Kürdistan ormanlarını yakma serisinin yalnızca güncel halkası.

Vietnam'da ABD emperyalizmi, 8 milyon ton bomba yağdırmış, Vietnam topraklarının genişçe bölümünü uzun yıllar ürün veremez hale getirmişti. Bir milyonu aşkın Vietnamlı'yı katlederken, yaşam alanlarını milyonlarca tonu bulan bombardımanla yaşama yaramayan duruma dönüştürmüştü.

40 yıla yaklaşan kirli savaşla, selefleri ve Erdoğan, bu sömürgeci faşistler onbinlerce Kürt insanını katlederlerken, milyonlarca ton bomba yağdırdılar. Beraberinde orman yakmayı süreklileştirdiler.

Faşizm Kürdistan ormanlarını yakma serisinin son halkasında Dersim ve Şırnak'ta Kürdistan'da halkın yangınları söndürmesine izin vermiyor ki olabildiğince daha geniş alan yansın. Gerilla da katledilsin, Kürdistan halkı yaşam alanlarından mahrum kalsın!

Erdoğan faşizmi, tehdit ve yıldırmayla Kürt halkının sesini ve eylemini yükseltmesini engelliyor.

Türk halkının antifaşist kesimleri ise elbette faşizmin teröründen de çekinerek Kürdistan'daki orman yangınlarına sessiz kalıyorlar. Fakat aynı zamanda faşizmin Türk halkının genişçe kesimini Kürt düşmanlığı ve "bölücülük" şartlandırmasıyla arkasına bağlamış olmasının kitle baskısını da hissediyor, harekete geçmekte tereddüt ediyorlar.

Oysa faşizme karşı mücadele, aynı zamanda faşizmin Kürt düşmanlığıyla da arkasına taktığı ve kısmen barbarlaştırabildiği kitleyi, mücadele içindeki halk kesimlerinin baskısıyla geriletme ve değişebilecekleri bu yolla da değiştirme mücadelesidir.

Mücadele linççi faşist çeteleri tabii ki değiştiremez, mücadeleyle ancak baskı altına alabilir. Fakat faşist çetelere ve onları kullanan Erdoğan-Bahçeli-Perinçek çetesinin yalan ve barbarlığına sessizce onay veren kitle antifaşist mücadelenin aydınlatıcı baskısıyla değiştirilebilir.

Faşizmin Kürdistan ormanlarını yakmasına karşı sesimizi ve eylemimizi yükseltmek, faşist barbarlığı yenme mücadelesinin ayrılmaz bir parçası, halklara ve doğaya sevginin soylu görevidir. Dahası, faşizmin girdabına aldığı kitlenin geriletilmesi ve özgürlük sever antifaşist kitlelerin genişletilmesi, örgütlü kılınması mücadelesidir.

Şimdi sosyal medyada kitlesel ses yükseltme olarak başlatılan bu mücadele, büyütülüp çeşitlendirilmeli, alanlara çıkılma biçimine dönüştürülerek yaygınlaştırılmalı, kamu emekçileri ve işçilerin mücadelesiyle zamandaş olarak antifaşist halk direnişinin bileşeni yapılmalı.

Yoksa, Türkiye yurdu yurt ama Kürdistan yurdu yurt değil, doğası ve ormanı yakılmalı, kimyasalla yaşanmaz kılınmalı fikrinin barbarlaştırdığı/barbarlaştıracağı Türk halk kitleleri genişler ve barbarlıkta sınır tanımaz faşizmin kalıcı olmasının yolu açılır!