Ziya Ulusoy yazdı | İşgalci Erdoğan Ukrayna işgaline mi karşı?
Başkasının haksız, işgalci ve paylaşımcı savaşına karşı çıkmak kolay olandır. Hatta burjuvazi bu yolla kendi işgalci savaşını örtmeye çalışır. Önemli olan kendi devletinin işgalci savaşlarına son vermektir, kimin barış yanlısı olup olmadığının turnusol kağıdı budur.
Rusya'nın da ABD-NATO benzeri emperyalist işgalci olduğu üzerine yazmayı sonraya bırakmak üzere, Newroz nedeniyle işgalci Erdoğan'ın Ukrayna savaşında barışçı kesilmesini ele almak daha isabetli.
Diktatör Erdoğan "Rusya'nın harekatı kabul edilemez" ve "diyalog yoluyla Minsk anlaşmaları çerçevesinde sorun çözümlenmeli" diyerek barışçı kesilmişti.
Gerçi "NATO üyesi ülkelerin yapmadığını biz Rusya'ya rağmen Ukrayna'ya yaptık" diyerek ABD-NATO'ya yaranmaya da çalıştı. İşin içinde elbette damadının militarist sanayinin SİHA'larını satmak gibi bir çıkarı vardı. Belki de bunu gözeterek Rusya'nın olası öfkesini yumuşatmak için, ABD ve Avrupa emperyalistlerinin ekonomik-mali ambargosuna katılmayacağını Çavuşoğlu'na söyletti.
Ukrayna savaşının çatışan iki tarafı arasında zikzak yaptıktan sonra arabuluculuğa soyundu. Fakat olmayınca bu kez görüşmelerin ev sahipliğini üstlendi. Böylece her iki tarafa da yaranma imkanı buldu, bu imkandan çok yönlü, hatta kendi işgalci savaşını genişletmek için faydalanmaya çalışacağı anlaşılıyor.
Diktatör bu momenti yakalamışken barış lafzını daha çok yükseltiyor, Putin'le Zelenski'yi bu gösteride misafirliğe davet ediyor.
Burjuvazi ikiyüzlülüğünü savaşa ilişkin olarak karamizah düzeyinde gösterir. Başkasının işgalleri ve savaşına karşı barış şampiyonluğu yaparak puan toplamaya ve başarısızlığı için kullanmaya çalışırken, kendi işgalci savaşçılığını alabildiğine tırmandırır.
Lenin bu ikiyüzlülüğe örnek olarak, sömürge edinmekte geç kalan Alman emperyalizminin birinci emperyalist paylaşım savaşı öncesinde, rakibi İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin sömürgelerindeki ulusal özgürlük mücadelelerini övdüğünü, bunu sömürgeleri kendi hesabına yeniden paylaşmak amacıyla rakibini zayıflatmak için yaptığını vurgular.
Emperyalistlerin sömürgeci ikiyüzlülüğüne benzer biçimde faşist şef Erdoğan da işgalci savaşta ikiyüzlülüğünü sergiliyor.
Ukrayna savaşına barış önericisi kesilirken, içeride masayı devirip Kürt halkına karşı soykırımcı savaşı, Rojava ve Kuzey Suriye'de ilhakçı savaşı yoğunlaştırdığını unutturacağını sanıyor.
Rusya'nın Kırım ilhakına karşı çıkarken Efrîn'den Serêkaniyê'ye, İdlip'ten Cerablus'a savaşla işgal ettiği alanlara fiili ilhak uyguluyor. İşgali güneye doğru genişletmeye çalışıyor. Medya savunma alanlarına kimyasal dahil yüksek tekniğe dayalı hava ve kara silahlarıyla saldırıyor. Sayısız askeri üs kuruyor, Şengal dahil sivil alanları bombardımana tabi tutuyor.
Diktatör Erdoğan, Ukrayna savaşını daha fazla kayıp olmadan durdurmayı önerirken, kendi işgalci savaşlarında 4 bine yakın insanı öldürmekle övünüyor.
Dahası yeni Osmanlıcı argümanla çıktığı yayılmacılıkta, Katar'dan Afrika'ya askeri üsler kurmakla, "güvenliğimiz Afrika'dan, Libya'dan başlar" sloganını yükseltmekle, Azeri-Ermeni savaşına katılmakla övünüyor.
Diktatör Erdoğan'ın bu işgalci ve savaşçı ikiyüzlülüğüne, burjuva muhalefet de ortak oluyor. Ukrayna savaşında barışçı kesilen burjuva muhalefet partileri, Erdoğan'ın savaş tezkerelerinin neredeyse tümüne evet oyu vermekten geri durmuyor. Kürt halkına atılan bombalara ad yazacak kadar savaş delisi kesiliyor.
Ulusalcılar da "yurtta sulh cihanda sulh" sloganını hatırlatmalarına ve Ukrayna savaşında barış önermelerine karşın, Kürtlere karşı savaşı kutsayarak Erdoğan'ın ikiyüzlülüğüne ortak oluyor.
Oysa başkasının haksız, işgalci ve paylaşımcı savaşına karşı çıkmak kolay olandır. Hatta burjuvazi bu yolla kendi işgalci savaşını örtmeye çalışır. Önemli olan kendi devletinin işgalci savaşlarına son vermektir, kimin barış yanlısı olup olmadığının turnusol kağıdı budur.
Newroz'u kutlarken bu yıl, savaş karşıtı bütün güçlerin, işçi sınıfı ve ezilenleri, Erdoğan faşizminin Kürt halkına, Rojava devriminin yurduna işgalci, kirli ve yayılmacı savaşlarına karşı mücadeleye seferber etmek, savaş karşıtı mücadelenin en öndeki görevidir. Bu, faşizme karşı mücadelenin başlıca bileşenlerinden önde gelenidir, kimin savaşa ve işgale karşı olduğunun da mihenk taşıdır.