Ziya Ulusoy yazdı | Dört yanı milliyetçiler mi sardı?
Sosyalizm ve özgürlüğü hedefleyen güçler bütün bu mücadelelere önderlik yapmayı başarırlarsa milliyetçiler dört yanımızı saramaz, her yanı işçi enternasyonalizmi ve özgürlük mücadelecisi akımlar kaplar, şoven milliyetçiliği ağır yenilgiye uğratmayı başarırlar.
Erdoğan, yanına temel müttefik olarak Bahçeli'yi küçük müttefik olarak Perinçek'i alırken, sağ ve sol koltuğunu milliyetçilikle bilinçlice doldurdu.
Üstadı N. Fazıl, İslamcı ideali başyücelik rejimini siyasi amaç olarak önerirken, o dönemde zayıf olan İslamcıların amaca varmada nereden genç/kararlı kadro bulacağı sorusunu, “kadro ihtiyacını karşılayacağımız havuz milliyetçi gençliktir” diye yanıtlıyordu. ‘77 seçimlerinde MHP'yi desteklemesinin gerekçesi, antikomünist ortak saldırganlığının yanısıra bu cevaptan ileri geliyordu.
Benzeri Türkeş'te de vardı. Kitleselleşmede İslami muhafazakarlığı sürekli kullanarak verim almıştı.
‘60'lı yıllarda birlikte antikomünist saldırganlıkta ABD'nin Yeşil Kuşak projesinde yer almışlardı.
14 Mayıs'ta, MHP'nin beklenenin tersine kitlesini koruması ve MHP kökenli Özdağ-Oğan çetesinin göçmen ve Kürt düşmanlığıyla özellikle muhafazakar olmayan gençlik içinde taban bulması, milliyetçiliğin yeniden yükselişe geçtiğinin göstergeleri olarak yorumlanıyor.
Kürt sorununda parlamenter barışçı çözümü kekeme tarzda da olsa dile getirmiş Kılıçdaroğlu'nun destek için Özdağ çetesiyle milliyetçilik mutabakatı imzalama zikzagına girişmesi bu yorumu güçlendiren diğer örnek.
Göçmen düşmanlığının sıradan yoksul kitleler içinde yaygınlığı milliyetçiliğin kitlesel tabanını yükseltebilecek tehlikeli etken. Yoksa 30 yılı aşkın süredir hemen her burjuva partinin, kirli savaşçı generaller ve partilerin ve Erdoğan'ın Kürt düşmanlığını ve büyük devlet şovenizmini sürekli tırmandıran saldırganlığının sonucu genişçe bir şoven kitle tabanı var ve daha fazla gelişiyor değil. Erdoğan, MHP, İYİ Parti, Özdağ arasında bileşik kaplar misali gidip geliyor.
Göçmen düşmanlığının kitlesel yaygınlığı, yoksul kitleler ve modernist küçük burjuvazi arasında ırkçı şoven partileri ve liderleri yükseltebilir. Avrupa ve ABD de faşist partilerin göçmen düşmanlığıyla yükselmelerine -tam olmasa da- kısmen benzeyen bir gelişmeye yol açabilir.
Göçmen düşmanı linç saldırılarını MHP'li çetelerin örgütlemelerinin yanısıra Erdoğan'ın MİT ve polisinin de katılması, Erdoğan'ın Suriyeli mülteci kitlenin göçüne yol açan baş suçlu, ÖSO'cu çeteleri devşiren olmasına rağmen, işgal bölgelerine yerleşimci sömürgecilikle Suriyeli göçmen sorununu halledeceğini ileri sürmesi, göçmen düşmanlığıyla bir miktar daha artacağı görülen şovenizmin değişik kaplar arasında gidip gelmeye devam edeceğini gösteriyor.
Tek başına Özdağ ırkçısına veya MHP'ye akmayacağını söylemek daha gerçekçi öngörü.
Kürt düşmanlığından göçmen düşmanlığına, işgalci militarist büyük devlet şovenizmine uzanan kaynaklardan büyütülmüş değişik renklerden oluşan şoven milliyetçilik, işçi sınıfı ve yoksul kitlelerin sınıfsal talepleri ve özgürlükler için mücadelelere seferber edilmeleriyle yenilgiye uğratılabilir.
Hakları için mücadeleye seferber edilecek yerli-göçmen işçi kitleleri ve kent yoksulları, açlık sınırındaki ücrete mahkum edilmelerinin nedeninin burjuvazinin sermaye birikimini hızlandırmak için mutlak sömürü oranını artırdığı gerçeğini görecekler. Burjuvazinin daha ucuz işçi olarak ve işçi ücretlerini düşürmenin aracı olarak göçmen/mülteci çalıştırmayı yerli işçilere karşı kullandığını, mücadelenin eğitici deneyimi içinde bilince çıkaracaklar.
Mücadelenin eğiticiliği içinde Erdoğan'dan Özdağ'a, MHP'den İYİ Parti'ye ve Oğan'a uzanan faşist akımların işçi sınıfı ve ezilenlere, özgürlüğe düşmanlıklarını bilince çıkaracaklar.
Yerli-göçmen, hakim-ezilen, Türk-Kürt, Sünni-Alevi, Müslüman-Hristiyan bütün halkların eşit olarak ele alınması gerektiği bilincinin gelişmesine, proleter enternasyonalist bilince elverişli hale gelecekler. Tezgah başında ve iş aramadaki rekabetin tetiklediği düşmanlık yerine mücadelede kaynaşmanın işçi kardeşliğini öğrenecekler.
Ama daha önemlisi sosyalizm ve özgürlüğü hedefleyen güçler bütün bu mücadelelere önderlik yapmayı başarırlarsa milliyetçiler dört yanımızı saramaz, her yanı işçi enternasyonalizmi ve özgürlük mücadelecisi akımlar kaplar, şoven milliyetçiliği ağır yenilgiye uğratmayı başarırlar.