24 Kasım 2024 Pazar

Ziya Ulusoy yazdı | Boğaziçi gençliğinin öğrettiği

Boğaziçi Üniversitesi gençliği, Erdoğan'ın akademiyi faşistleştirme saldırganlığına karşı, kendi cephesinden ayağa kalktı. BÜ gençliğinin faşist atamaya karşı eylemi ve direngenliği, burjuva muhalefetin faşizmi meşrulaştırmasına ve beklentiyle pasifikasyonuna da dur diyor.

Boğaziçi Üniversitesi (BÜ) öğrencileri, diktatörün AKP'li Bulu'yu rektör atamasına karşı kitlesel direniş yükselttiler.

Önceki rektör de diktatör tarafından öğretim üyelerinin seçtikleri bir yana atılarak atanmıştı. İkinci atama birinciden daha beter olunca direniş başladı ve büyüdü. 2015'ten bu yana en kitlesel üniversiteli gençlik eylemleri içinde yerini aldı.

BÜ gençliği, Erdoğan'ın akademiyi faşistleştirme saldırganlığına karşı, kendi cephesinden ayağa kalktı.

Üniversite gençliğini demokratik üniversite için yeniden ve kitlesel mücadele için harekete geçmeye eylemiyle çağırdı.

Mücadele gençlik kitlesi için eğiticidir. Faşistlerden liberallere uzanan değişik kesimler BÜ gençliğinin tepkisini seçkin bir üniversite camiasının kendisine karışılmaması tepkisi gibi göstermeye çalıştı.

Hayır! BÜ gençliği, Tuzla tersane grevinde de öğrenci gençlikten işçi hareketine dayanışma eylemleri yapmıştı. Bimeks işçilerinin Boğaziçi Üniversitesi kampüsündeki eylemine destek vermişti. Efrîn işgalinin fütuhatının lokumunu dağıtan AKP-MHP'li faşistlere karşı anında müdahale etmişti. "'İşgalin lokumu olmaz'" şiarı onlara aitti. Üniversiteli gençliğin ortak mücadelelerine katılmıştı. Mücadele öğrenci gençlik için de bilinç geliştirici ve eğitici oldu.

BÜ gençliği faşizmin yarattığı korku ortamına rağmen, kendi mücadele deneyimi sayesinde direnişini kitlesel olarak başlatıp sürdürebildi.

Deneyimleyerek mücadeleyi öğrendi ve öğrenci gençliğe mücadele etmeyi öğretiyor. Ezilenlere mücadele çağrısını eylemleriyle yapıyor.

BÜ gençliği, önemli bir dönemecin sinyalini de veriyor. Burjuva muhalefet, Erdoğan faşizmine karşı olan geniş kitleleri "seçimde gidecek" beklentisiyle mücadelesizlik içinde pasifize ediyor.

Bununla kalmıyor. Erdoğan faşizmine her kritik anda, işgalci savaşlarını destekleyerek, milliyetçilik yarışına ve desteğine girerek koltuk değneği oluyor. Özgürlük özlemi içindeki milyonlar nezdinde, Erdoğan faşizmini meşrulaştırıyor.

BÜ gençliğinin faşist atamaya karşı eylemi ve direngenliği, burjuva muhalefetin faşizmi meşrulaştırmasına ve beklentiyle pasifikasyonuna da 'dur' diyor. İşçi sınıfı dahil ezilen kitleleri faşizme karşı mücadelede burjuva muhalefetten bağımsız olarak kendi güçlerine güvenmeye çağırıyor.

Bir başka gerçeği Batı'daki milyonların bilincine kıvılcım olarak çakıyor. Kayyım basit bir atama değil. HDP'li belediyelerin gasbı, faşizmin sömürgeci mengenesidir, Batı'da da üniversitenin faşistleştirilmesinin örs-çekicidir. Faşizmin mengenesini seyreden faşizmin örs-çekici arasında ezilmeye mahkum olur.

BÜ gençliği faşizmin her iki silahına karşı çıkmaya çağırarak halkların kardeşliğine Batı'dan can suyu veriyor.

Erdoğan faşizmi, polis terörü ve zindan tehdidiyle BÜ gençliğinin özgürlük için eylemini ezmeye, 'teröristler' faşist demagojisiyle tecrit etmeye çalışıyor. Burjuva muhalefet de eylemsizliğe çağrıyla faşizmin gençleri yenebilmesine yardımcı oluyor. Özgürlük sever bütün güçlerin görevi BÜ gençliğinin direnişinin yanında yer almak, eylemli destekle faşizmin saldırganlığını püskürtmektir. Polis saldırganlığını ve faşist kayyımı geri püskürterek, koyu karanlık Erdoğan faşizmine yenilgiyi tattırmaktır.

BÜ gençliğinin eylemi, gelişmeye başlayan işçi eylemleri ve kadın hareketinin faşist saldırganlığa meydan okuyan mücadelesiyle birlikte Erdoğan faşizmine karşı kitle hareketinin gelişeceğinin güncel belirtisi. Kitle ve halk grevine doğru hangi hızla mücadelenin gelişeceğini pratik gösterecek. Fakat kendiliğinden değil. Her mücadele aynı zamanda faşizme karşı örgütlenmenin önemini de öğretiyor.

Mücadele, örgütlenme ve daha geniş çaplı mücadele, beş yıldır süren can bedeli direnişle birlikte Erdoğan faşizmini yıkacak, işçi sınıfı ve halklarımızı özgürlüğe kavuşturacaktır.

El Beşir'in diktatörlüğü Sudan halklarının şanlı direnişiyle yıkıldı. El Beşir'e "kardeşim" diyen Erdoğan'ın diktatörlüğü de ülkemiz halklarının şanlı mücadelesiyle yıkılacaktır.