Ziya Ulusoy yazdı | 15 Ağustos: İlk kıvılcım ve devrim
Erdoğan faşizmi ve emperyalist efendilerinin, iki silahına, vahşi ve yıldırma silahlarına karşı, 15 Ağustos kıvılcımının tutuşturduğu devrimle kolkola mücadele cephesini kuvvetlendirmek acil devrimci görev.
PKK'nin 15 Ağustos eylemi Kürdistan ulusal özgürlük devriminin ilk kıvılcımı.
Elbette sonraki yıllar hem silahlı mücadeleyi süreklileştirebildiği hem de süreklileşen silahlı mücadele Kürdistan devrimine yol açabildiği için, eylem, devrimin ilk kıvılcımı olabildi.
Bu, Kürdistan devriminin kendine özgü niteliği ama aynı zamanda sömürge ulusların kurtuluş devrimlerinin büyük çoğunluğunun ortak özelliği ve avantajı.
Emekçi ve toplumsal devrimden farklı olarak, ulusal özgürlükçü niteliğe sahip silahlı Bakurê Kurdistan devrimi, sömürgeci burjuvazinin tepeden tırnağa militarist aygıtıyla savaş içinde gelişmeyi başarabildi.
Daha önemlisi 15 Ağustos, başlangıç kıvılcımı olduğu devrimi Rojava devrimiyle de genişletti. Rojhilat'ın en örgütlü gücünü yaratarak Rojhilat devrimini hazırlamanın gücünü de oluşturdu.
Kürdistan, bölgesel burjuva sömürgeci devletlerin sömürgesiydi. Devrimi de sömürgecilerin ortak karşı devrimci saldırılarını çekmekle kalmadı. Her bir sömürgeci devlete karşı egemen ulus halklarının demokratik devrimci hareketini de esinlendirdi. Üstelik 1990-91'de yıkımın ürettiği gericilik dalgasına rağmen bu esinlenmeyi yarattı.
Arap ayaklanmaları Suriye'ye ulaşırken, Mısır gibi on milyonların ayağa kalktığı yerlerde bile beklenen devrimci gelişmeyi sağlayamadığı halde Kürdistan devrimcileri Rojava gibi küçük bir alanda devrimi yükseltmeyi başardılar. Kürt halkının yanı sıra bölgenin diğer azınlık halkları ve egemen Arap ulusunun bir bölümünü devrime seferber etmeyi de sağladılar.
Kürdistan devrimi, başta Suriye ve Irak'ta olmak üzere, ABD emperyalistlerinin, Siyonist İsrail, Türkiye, İran ve petrol zengini Arap hanedanlarının işgallerinin, mezhep ve şovenist çatışmalarının kanlı kaosuna alternatif olarak, Rojava ve Kuzey Suriye başta gelmek üzere, bölge halklarının umut ışığını oluşturdu.
Türkiye açısından Kuzey Kürdistan devrimi, birleşik devrimin bir başlangıcı oldu. Türkiye halklarını faşizme karşı mücadelede esinlendirdiği gibi birleşik devrimi inşa etmenin ağırlıklı gücü oldu, olmaya devam ediyor.
Bu çizgisini sürdürürken, selefleri gibi ve onları da aşan biçimde Erdoğan faşizminin de kirli ve işgalci savaşlarının hedefi oldu. Erdoğan faşizmi şimdi de Kürdistan devriminin ana üslerini kimyasal ve nükleer silahlar kullanarak yok etmek istiyor.
Erdoğan ve emperyalist efendileri NATO Vilnius zirvesinde aldıkları "terörizme karşı NATO ülkelerinin birlikte" savaş kararıyla, başta Kürdistan devrimine ve muhtemel devrimci başkaldırılara karşı savaş makinalarını harekete geçirmede birleştiler.
Erdoğan faşizminin selefleri, 15 Ağustos kıvılcımının tutuşturduğu Kürdistan devrimine karşı kirli savaşın her türden yöntemleriyle zafer kazanma girişmiş ama uğursuz beklentilerini gerçekleştirememişlerdi. İşgallerini genişleterek ve ağır savaş suçları, kimyasal ve nükleer suçlar işleyerek, uğursuz sonuca varmak istiyor. NATO gibi emperyalist dünyanın savaş makinasını kullanarak uğursuz amacını gerçekleştirmeye çalışıyor.
Bu aşamada Erdoğan faşizmi ve emperyalist efendileri, uzayan savaş sürecinin daha önce devrime sağladığı avantajı şimdi dezavantaja dönüştürme politikası da izliyorlar. Kürdistan halkında, devrimci güçlerde, umut kırılması yaratarak boyun eğdirme yöntemini de kirli savaşa ekliyorlar.
Erdoğan faşizmi ve emperyalist efendilerinin, iki silahına, vahşi ve yıldırma silahlarına karşı, 15 Ağustos kıvılcımının tutuşturduğu devrimle kol kola mücadele cephesini kuvvetlendirmek acil devrimci görev.
Medya Savunma Alanları ve Rojava'da Kürdistan devriminin direnişinde komünistler ve enternasyonal devrimciler yer alarak bu görevin başarısı için mücadele ediyor.
Başta Türkiye işçi sınıfı ve ezilenlerinin devrimci ve demokratik güçleri olmak üzere, bölge halklarının devrimci ve demokratik güçleri, Erdoğan faşizminin ve emperyalistlerin Kürdistan devrim ocağını tasfiye savaşına karşı, devrimin yanında yer almalı. Nükleer ve kimyasal savaş caniliğine karşı mücadelelerini şimdi yükseltmeli.
Bu başarıldığı taktirde, ilk kıvılcımın ışığı bölgesel ve emperyalist işgalcilerin kan banyosu yaratan saldırganlığına karşı, umudun ve kurtuluşun yolunu aydınlatmaya devam edecek. Karşı devrimin karanlığını tarihin çöplüğüne atacak.