YPJ'li Zagros: YPJ'de 150 yıllık kadın mücadelesinin birikimi var
Rojava devriminin savunma gücü olarak varlığını sürdüren YPJ, kuruluşunun 8. yıldönümünü kutladı. YPJ savaşçıları, DAİŞ'in yenilgisiyle sonuçlanan süreçte ve işgalci Türk devletine karşı mücadelede önemli roller oynadı. YPJ komutanlarından Çiçek Zagros, yürüttükleri mücadeleyi ETHA'ya değerlendirdi.
Kadın Savunma Birlikleri (YPJ), Rojava devriminin ilk aylarında 4 Nisan 2013 tarihinde kuruldu. Kadın ordulaşmasının önemli örneklerinden biri haline gelen YPJ, DAİŞ ve devrime saldıran diğer çetelere karşı savaşta önemli başarılar elde etti. YPJ'li savaşçılar şimdi 8. kuruluş yıldönümlerini kutluyor.
Mücadeleleri ile tüm dünya kadınlarına örnek olan YPJ'li savaşçılar, bölge devletlerinin ordularının karşısında duramadığı DAİŞ çetesini durdurmayı başardı. Çetelerin yenilgisine doğru giden sürecin kapısını araladı. Rojava topraklarında yaşayan kadınlar, YPJ ile harekete geçti. YPJ saflarında devrime katıldılar. Özgürlüklerini YPJ ile korudular. Geride kalan 8 yılda kadınlar, devrimlerine YPJ ile sahip çıktı.
YPJ Komutanlarından Çiçek Zagros, kadın ordusunun kuruluş yıldönümünde ETHA'ya değerlendirmelerde bulundu. Zagros'un sorularımıza verdiği yanıtlar şu şekilde:
'HALKLAR YOK OLMAYLA KARŞI KARŞIYAYDI, BAŞKALDIRDILAR'
Rojava devriminin başında Halk Savunma Birlikleri (YPG) kuruldu. O dönem siyasi durum nasıldı? Neden ayrıca bir kadın ordusuna ihtiyaç duyuldu?
Süreci, Rojava devriminden önce ve sonra olarak değerlendirmek gerekiyor. Devrimden önce Suriye'de kültürel ve yaşamsal zorluklar çoktu. Rejim tek ulus üzerine kuruluydu. Siyasi ve kültürel soykırım yaşanıyordu, kabul edilmez bir durum vardı.
Daha sonra halkların baharı gelişti. Devletler, "Arap baharı" dediler ama esasen yaşanan halkların baharıydı. Doğrusu bu çok kolay olmadı. Toplumlar arasında reaksiyon vardı. Ortaya çıkan devlet zihniyetinden toplum uzaklaşmaya başlamıştı. Çünkü halklar gördü ki siyasi, kültürel ve toplumsal açıdan bir yok olmayla karşı karşıyalar. Bu nedenle de başkaldırdılar.
Nasıl ki Dehak'ın zulmüne karşı Kawa başkaldırdı ve ortaya Newroz gibi halkın baharı çıktıysa bu dönemde aynı şeyden bahsedebiliriz. Bir devrim ortaya çıktı. Bu devrim sonucunda bir değişim yaşandı. Bu soykırımcı devlet zihniyetine karşı bir alternatif olarak halkların devrimi ortaya çıktı diyebiliriz. Biraz zahmetliydi ama devrim bu zihniyeti değiştirdi.
Yeni bir şey kuruyorsan, hele ki toplumla birlikte bir devrim yapıyorsan. Devrim, halkların devrimidir. Toplumda kadınlar da var. Özerk bir varlık gerekiyor. Bunu halklar içerisinde tamamlamak gerekir. O yüzden böyle bir ihtiyaç vardı. Bir savunma gücü lazımdı. Tabi bir koruma gücüdür ama sadece kadınlar için değil. Bu konu sadece Ortadoğu konusu değil, bir kimlik, model konusudur. Özellikle kadınların toplum içerisinde, bu modeli yaratabilmeleri için bir kadın gücüne ihtiyaç vardı. YPJ'ye ihtiyaç vardı.
'BİR KADINA SORARSANIZ 'YPJ KİMLİĞİMDİR' DER'
YPJ'nin kuruluş dönemi nasıldı? İlk çalışmalar, kuruluş ilanı nasıl gerçekleştirildi?
Kuruluşun üzerinden 8 yıl geçti. Şimdi bahsederken bile o anı yaşıyorum, aynı heyecanı duyuyorum. Büyük bir coşku yarattı. Cizir'de 8 Mart'ta kuruluşu duyurduğumuzda başında şehit Adalet vardı. İlanı özellikle 8 Mart'ta yaptık. Bu erkek egemen zihniyete karşı emekçi, mücadeleci kadınların başkaldırısıydı. Bir kimliğin, varlığın tanınmasının tamamlanmasıydı.
Efrîn ve Kobanê'de de kuruluş gerçekleştirildi. Şehit Ruken Birliği ve Şehit Dicle Birliği kuruldu. Kent kent kuruluşlar daha büyük bir moral ve coşku yarattı.
Gücümüzün olduğunu anladık. Kadınlar kendi kendini örgütledi. Bu sadece bir kadın rengi değildi, kimlik ifadesiydi. İnsan kimliğini açıklarken nasıl heyecanlanmasın, nasıl keyifli olmasın. O moral hala devam ediyor. Her zaman kendini yeniliyor ve büyüyor. Bir kadın savaşçıya sorarsanız, 'YPJ kimliğimdir, varlığımdır, gücümdür' der.
YPJ birliği, bir ağaç gibi dallarını toplum içerisine salıyor. Bazı aileler vardı, çocukları katılmıştı. Sevinçten gözyaşları akıyordu. 'Acaba biz böyle bir günü görebilecek miydik' diyorlardı. Doğrusu bu bir hayal olarak görülüyordu ama gerçek oldu.
'YPJ VARLIĞI İÇİN BÜYÜK EMEK VERİLDİ'
O dönemde kadınları nasıl örgütlediniz? Nasıl 'gelin burada mücadele edin, yerinizi alın' dediniz?
İnsan şimdi dile getirince kolaymış gibi geliyor. Ama ne kadar anlatsak hakkını veremeyiz. Siyasi ve kültürel bir saldırı vardı. Hatta silahlı saldırı vardı. Bu durumda varlığını korumak için büyük çaba lazım. Kadınlara hakları olduğunu anlatmak, onların bunu anlaması, kabul etmesi yıllar aldı. Kolay olmadı. Birçok arkadaşımız emek verdi, çaba sarf etti, canlarını feda etti.
Bu paradigmayı yaratmak için çok tartışmak, çaba, emek ve mücadele gerekiyor. Nasıl bir bahçe yaparken ter dökmek gerekiyorsa, böyle bir süreç lazımdı. YPJ'yi oluşturmakta kültür yaratmakla olacaktı. Toplum içerisinde bu modeli anlatmak, varlığını, hakikatini, gücünü tanıtma ihtiyacı vardı. Kimliğini korumak için toplumu korumak gerekiyordu. Doğrusu çok zorluk yaşandı. Bu uğurda, Ortadoğu'da YPJ varlığını oluşturmak için büyük emek verildi. Şehadetler verildi.
Bu yüzden başımız dik, buna cevap toplumumuzdur. Sadece bir ulusun değil, bütün ulusların Arap, Kürt, Ermeni, Asuri, Süryani halkların varlığını oluşturma meselesiydi bu. Bu devrim içinde, YPJ özel bir rol oynadı. 8 yıl geçti, mücadelemiz olduğu gibi devam ediyor. Sonuna kadar da devam edecek.
'KADIN NASIL SAVAŞIR DEDİLER, YPJ'Yİ YANLARINDA CİDDİ BİR KUVVET OLARAK GÖRDÜLER'
YPJ'nin kuruluş kararı alınırken erkek egemenliği karşısında nasıl bir yol izlediniz? Ne tür zorluklar yaşandı?
Erkek egemen zihniyet karşımıza çıktı. Ortadoğu'da eril zihniyetin her şeyi kolay kolay kabul etmediğini biliyoruz. Kabul ettirebilmek için hem düşünsel hem de fiziksel olarak savaşmak gerek. Kadın evinden nasıl çıkar, nasıl savaşır gibi sorular çıktı karşımıza. 'Kadının kimliği evdir', 'çocukları var' şeklinde karşı fikirler çıktı. Bu zihniyetle savaşmak doğrusu ciddi bir direniş gerektiriyordu. Kolay değildi. Hatta dediler ki, 'kadınlar DAİŞ zihniyeti karşısında, bu vahşet karşısında nasıl savaşabilir?'
Çetelerin zihniyetinde kadınların varlığı kabul edilmiyordu. Bunu kırmak için bir direniş gerekiyordu. Aile içinde babaya, kardeşe, amcaya, dayıya kabul ettirmek önemliydi. Bu zihniyeti değiştirmek, özgürlük ve mücadele hareketinin felsefesinde var. Demokratik ulus felsefesinde, önderlik paradigmasında kadın özgürlüğü var. Bu felsefeyle onlarla daha iyi savaşabildik. YPJ kurulurken, biz kadından ve cinsten bahsettiğimizde inanamadılar. Fakat sayı arttıkça, sayıyı gördükçe 'demek ki biz yanlışız, örgüt doğrudur' diye düşündüler.
Şehadetler oldu. Şehit Varşin, şehit Arin, şehit Çiçek örnektir. Mücadelemiz bu şehitlerde somutlaştı. Soyut hiçbir şey yoktu, her şey somut ve açıktı. İşte bu ikna, adım adım gerçekleşti. YPJ ordusunu yanlarında ciddi bir kuvvet olarak gördüler. Savaş belki kolaydı ama ikna o kadar kolay olmadı.
YPJ modeli sadece burada değil, aslında dünya düzeyinde kabul gördü, tanındı. Tabi bu, mücadele sonucunda oldu. Başta da söylediğim gibi, söylerken kolay ama yaşarken böyle olmadığı görüldü.
'FEDA BÜYÜK BİR İRADE VE AMAÇ GEREKTİRİR'
YPJ'li kadın savaşçıların mücadelesi nasıl gelişti. Bu dönemde YPJ'nin askeri, siyasi eğitimleri nasıl ilerliyor?
YPJ olarak dünya ölçeğinde bir varlığız. Bu düzeye nasıl ulaştık, bunu tarif etmek lazım. Bu kolay olmadı. Ağır bedeller ödedik, gerçekten ciddi bir savaş verdik. Egemen zihniyete, DAİŞ vahşetine, zorla çarşafa sokulmaya karşı büyük bir mücadele yürüttük.
Kobanê, Serêkaniyê, Girzîro, Rimelan, Til Hemis, Cezaa, Tabqa, Rakka, Efrîn ve Şengal ile en son DAİŞ zihniyetinin bitirildiği Derêzor ve Baxoz'da mücadele ettik. Kolay olmadı. Bedeli ağır oldu. Sıcak, soğuk, acı ve zorluk bize engel olamadı. Sadece birebir DAİŞ'e karşı değil, başta DAİŞ zihniyeti olmak üzere kadını yok sayan, yok etmek isteyen güçlere karşı Kobanê'de Arin'in kendini feda etmesi gibi büyük bir direniş gerçekleşti. Bu öyle bir düzeydir ki, büyük bir irade gerektirir. Bir insanın bedenini feda etmesi bir amaç gerektirir.
Bu modeli gerçekleştirmek için canını feda eden arkadaşlarımız çoktur. Sadece askeri güç değil. Hevrin Xelef, demokratik toplum yaratma mücadelesi veriyordu. Yeni bir toplum yaratma mücadelesinde canlarını verdiler.
YPJ içinde enternasyonaller de var. Onlar da kendi varlığını burada görüyor. Helin ve Legerin arkadaşları saygıyla anıyorum. Bu direniş dünya düzeyine ulaştı.
'YPJ'NİN DÜŞMANLA BİREBİR SAVAŞMA GÜCÜ VE İRADESİ VAR'
AKP, uğruna 12 bin şehit verdiğimiz değerlerimizi yok etmek istiyor. Ortadoğu'dan çıkan bu devrimi daha iyi tanımak lazım. Gelişmiş teknolojilere sahip olan düşman karşısında o nitelikte savaşmalısın. Erdoğan elindeki bütün imkanları, NATO'dan aldığı askeri tekniği kullanmasına rağmen bu varlığı bitiremiyor. Çünkü yüksek düzeyde değişim ve gelişim var. 10 yıllık deneyim var. YPJ'nin sekiz yıllık düşmanla birebir savaşma gücü ve iradesi var. Daha da gelişiyor.
Silah branşlarında uzmanlaşma, taktiksel alanda zihinsel gelişim var. Teknolojiye karşı en büyük taktik insandır. Suikastta, sabotajda, orta silah alanında, operasyon ve önleyici hamlede daha da gelişiyoruz. Bütün YPJ gücü bu düzeyde eğitim görüyor. İdeolojik ve silahlı savaşı, bu iki adımı birlikte yürütmek gerekir.
Kürt, Arap, Asuri ve Süryani halklarımıza saldıran AKP, yeni Osmanlı devleti kurmayı amaçlıyor. Türkiye, dünyanın en büyük dördüncü ordusu. Bu teknolojinin karşısında duran, direnen YPJ'dir. Çünkü sadece silaha, tekniğe değil, ideolojisine, kendine ve iradesine güveniyor. Bir amacı var ve amacına güveniyor. Elindeki en büyük silah toplumdur. Amacımız topraklarımızı korumak, başkasının toprağında savaşmak değil. Toprağımıza saldırı olduğu için karşısında savaşıyoruz.
'YPJ 150 YILLIK KADIN MÜCADELESİNİN BİRİKİMİDİR'
YPJ'nin sekizinci kuruluş yıldönümünde kadınlara son olarak ne söylemek istersin?
YPJ'nin kuruluşunun sekizinci yılındayız. 21. yüzyılda birçok değer biriktirdik. Yeni kadın hareketleri ortaya çıkıyor. YPJ'de, sadece bir günün değil, 150 yıldır süren kadın mücadelesinin birikimi var.
Erkek egemen sisteme karşı sadece YPJ değil, dünya genelinde bütün kadınlar mücadele veriyor. Bütün kadınlar bu gücü kucaklamalı, bu doğrultuda hareket etmeli. Güçlü katılım lazım. Kadınlar kimliğini ve varlığını korumalıdır. Biz Kadın Savunma Gücü diyoruz ve bu bütün kadınların gücüdür.
Bu uğurda mücadele eden, direnen, canını feda eden bütün kadınları bir kez daha anıyorum. YPJ'nin sekizinci yılında, mücadele eden tüm kadınları kutluyorum.