24 Eylül 2024 Salı

Yeşil Sol Parti Konferansı başladı: Değişim ile özgürlüğe

Yeşil Sol Parti konferansının açılış konuşmasını yapan Eşsözcü Çiğdem Kılıçgün Uçar, "Bugün demokratik siyaseti Türkiye'de en büyük güç durumuna getirmek durumundayız. Bu çerçevede devletin her yerden bize saldırdığı yerde bizlerin mücadelemizi büyütmek hepimizin görevi" dedi.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi'nin (Yeşil Sol Parti) yeniden yapılanma süreci kapsamında "Değişim ile özgürlüğe" şiarıyla düzenlediği konferans Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde başladı.

Divan seçimi ve saygı duruşuyla başlayan konferansın açılış konuşmasını, Yeşil Sol Parti Eş Sözcüleri İbrahim Akın ile Çiğdem Kılıçgün Uçar yaptı. 

AKIN: TÜRKİYE ÇOKLU BİR KRİZ KISKACINDA 
Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş şahsında tutsak siyasetçileri selamlayarak konuşmasına başlayan Akın, Türkiye'nin çoklu bir kriz kıskacında kritik bir süreçten geçtiğini kaydetti.

"Toplumsal sorunlarımızdan, çökmekte olan ekonomiye, ırkçı-mezhepçi eğitimden yaşam tarzı dayatmasına, ayrımcı cinsiyet politikalarından ekolojik yıkıma kadar hayatın her alanı AKP-MHP iktidarı eliyle katlanılamaz hale getirildi" diyen Akın, ülkede yaşanan krizin ana sebebinin Kürt sorununda çözümsüzlük olduğunun altını çizdi. Bu krizin bedelini Türkiye halklarının ödediğini ifade eden Akın, Kobanê davasına işaret ederek halkların yürüttüğü barış mücadelesinin yargılandığını belirtti.

PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride işaret eden Akın, tecrit politikalarına tüm muhalefetin ses çıkarması gerektiğinin altını çizerek, "Üç maymunu oynayarak bu ülkede siyaset yapamazsınız" dedi.

'BİZİM SEÇENEĞİMİZ ÜÇÜNCÜ YOL'
Ülkenin iki kutuplu siyasetle sıkıştırılmak istendiğinin altını çizen Akın, şöyle devam etti: "Biz de diyoruz ki; mevcut otoriter faşizan saray rejimi etrafındaki iktidar yani dinci, milliyetçi, otoriter rejim sadece bir rejim değil aynı zamanda devletin kendisi haline gelmiş durumda. Bu devletin karşısında muhalefet edecekseniz, bu topluma umut vereceksiniz, bu umudun yolu bir başka seçenek yaratmaktır. Bizim seçeneğimiz üçüncü yol seçeneğidir. Bu ülkedeki bütün ezilenlerin ortak geleceğinin inşa edileceği seçenek, üçüncü yol seçeneğidir."

Yaklaşan yerel seçimlere işaret eden Akın, yaklaşık 7 yıldır kayyumlarla karşı karşıya olduklarını vurguladı. "15 milyonun iradesini gasp eden saray rejimi karşısında bu dönem bütün halkımızla beraber bu kayyım rejimini bertaraf etmeye hazırlanıyoruz. Alacağımız kararlarla önümüzdeki yol haritasını çıkartırken, kayyım rejimine karşı duracağız ve bir daha ülkeye gelmemesini sağlayacağız. Bu tasfiye ve tecrit siyaseti karşısında güçlü bir şekilde örgütlü duracağız ve mutlaka başaracağız" diyen Akın, halkın iradesinin bunun başarılacağını gösterdiğine işaret etti.

'YOL HARİTASINI BURADA ÇIKARACAĞIZ'
Dört aydır özeleştiri sürecini başlattıklarını ve ilerleyen dönemin yol haritasını çıkarmak için bir araya geldiklerini söyleyen Akın, şöyle devam etti: "Devletin egemen güçleri hem de bizi daraltmaya, sınırlamaya çalışanlar karşısında kapsayıcı Türkiye'nin barış mücadelesini ve bütünlüğünü sağlayacak bir yol haritasını çıkarmak konusunda sizlere güveniyoruz. Bu konuda burada bir karar çıkacağına inanıyoruz. Geçmişteki tartışmalara takılıp kalmamalıyız. Geçmişi tartışalım ama aynı zamanda geleceğe bakalım. Ortak bilinç, irade kaydetmek konusunda konferansımızın başarılı geçmesini diliyorum. Birlikte başaracağız."

UÇAR: YEŞİL SOL PARTİ'NİN PUSULASI HDP PARADİGMASIDIR
Eşsözcü Çiğdem Kılıçgün Uçar, HDP'nin birikimi, kazanımı ve paradigmasının özü üzerinden bir arada olduklarının altını çizdi. HDP'nin özellikle 2015'te ulus devletin bütün kodlarını bozduğunu ifade eden Uçar, "Yeşil Sol Parti'nin mücadele pusulası emek verdiğimiz HDP paradigmasıdır" dedi.

Türkiye'nin ikinci yüzyılını halkların yüzyılı yapmak konusunda ısrarcı olduklarının altını çizen Uçar, AKP iktidarının sermayeyi kıble olarak gördüğünü dile getirdi. "Halkı nefessiz bırakan bir ekonomik siyaset yürütüyorlar" diyen Uçar, AKP'nin savaş ekonomisini teşhir etmek ve ekonomiyi barış ve emek lehine yeniden düzenlemek zorunda olduklarını kaydetti.

"Bu salon adil, eşitlikçi, demokratik ekonominin temelini hep beraber kuracaktır" diyen Uçar, nafaka hakkının hedef alınmasına da tepki gösterdi. Yine torba yasalarla kadın katilleri, cinsel istismarcıların serbest bırakıldığına işaret eden Uçar, en önemli sorun olarak Kürt sorununu görmeyen bir devlet aklıyla karşı karşıya olduklarını ifade etti.

'BU HALK DİZ ÇÖKMEDİ, ÇÖKMEYECEK'
Kürt sorununun bir inkar ve imha sorunu olduğunu vurgulayan Uçar, şöyle devam etti: "Halkımızın çocuklarının cenazeleri, kutular içerisinde ailelere verildi. Devletin direksiyonunda oturan AKP ve MHP çok ahlaksız bir kırım savaşı yürütüyor. Cenazesi 7 gün sokakta bekletilen Taybet Ana'nın kızı Hezni İnan'ın yanmış elbiseleri geçtiğimiz günlerde bir poşet içerisinde ailesine teslim edildi. Buradan şunu söylemek gerekiyor; esas ve gerçek gündemlerimiz bunlar olmalı. Bu kırılmadan ne Kürt halkının ulaşmak istediği hedefe doğru yol alabiliriz, ne de Türkiye halklarının ulaşmak istediği hedeflere ulaşabiliriz. Buradan sorumlulara ve iktidara sesleniyoruz; o mezarlar Kürt halkının tarihidir, o mezarlar bizim tarihimizdir. İnan ailesine gönderdiğiniz poşetten iki şey çıktı; birisi devletin vahşeti ve kırımı, diğeri ise Kürt halkının direnişi. Bu halk diz çökmedi çökmeyecek, bu halk biat etmedi etmeyecek."

Hapishanelerde ise işkence ve ölüm olduğunu belirten Uçar, AKP-MHP iktidarı karşısında muhalif duruş sergileyen kadınların, siyasetçilerin, gazetecilerin tutuklanmasına tepki gösterdi. Hapishanelerdeki hasta tutsakların durumuna da işaret eden Uçar, Şakir Turan hapishanede hayatını kaybettikten bir hafta sonra Madımak Katliamı faillerinden Hayrettin Gül'ün serbest bırakıldığını hatırlattı.

"Cumhurbaşkanı bu affetme ile bir mesaj gönderiyor; bu dava bitmiştir, zaman aşımına uğramıştır ve bu katliamı gerçekleştirenler bu ülkenin cumhurbaşkanı tarafından affedilmiştir, suçsuz bulunmuştur. Alevi toplumunun bu konuda yürüttüğü mücadelenin yanında olduğumuzu kaydetmek isterim" diyen Uçar, onlarca infaz düzenlemesi yapılırken politik tutsakların bu düzenlemelerden yararlandırılmadığını kaydetti.

'TECRİT VAR DEMEYE DEVAM EDECEĞİZ'
Dêrezor'da yaşananların bir provokasyon olduğuna işaret eden Uçar, "Bu devlet kendi içinde kriz yaşıyor ve bunu aşmak için Kürt sorununu derinleştirmeye ve Kürt halkının kazanımlarına müdahale etmeye yöneliyor. Son iki hafta içerisinde İran, Irak, Rusya, Körfez ülkelerine seferler düzenlendi, bu seferlerden Kürt halkının kazanımlarına savaş açma kararı çıkardılar. Dêrezor'da yaşanan provakasyonu bütün dünya seyrediyor. İŞİD çetelerini bize Arap aşiretleri olarak göstermeye çalıştılar. Açıkça ifade edelim, Dêrezor'da yaşanan ikinci bir Kobanê kuşatmasıdır. O gün Kobanê'nin düşmesini bekleyenler, bugün Dêrezor'da yaşananların müsebbibidir, failleridir" dedi.

Yeşil Sol Parti olarak Arap ve Kürt halkının ortak mücadelesini sahiplenmeye devam edeceklerinin altını çizen Uçar, Kürt sorununda en önemli başlıklardan birinin de tecrit olduğunu kaydetti. "Ne kadar saldırırlarsa saldıranlar biz tecrit var demeye devam edeceğiz; bu tecridin kaldırılması için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullanan Uçar, ülkede yaşanan çürümenin tecrit rejiminden ayrı ele alınamayacağını dile getirdi.

'MÜCADELEMİZİ BÜYÜTMEK HEPİMİZİN GÖREVİ'
Seçim sonrası ciddi toplantılar yaptıklarını ifade eden Uçar, toplantılardaki tartışmaların bu konferansta somutlaşacağını ifade etti. Uçar, şöyle devam etti: "Demokratik uzlaşı, özgür bir siyaset ve evrensel hukuk bizim temel ilkelerimiz. Bugün demokratik siyaseti Türkiye'de en büyük güç durumuna getirmek durumundayız. Bu çerçevede devletin her yerden bize saldırdığı yerde mücadelemizi büyütmek hepimizin görevi. Özgür insana ve özgür topluma yakışır baharlar yaratmak iddiamız var. Tarih bizi mücadeleye zaman ise başarıyı dört elle sahiplenmeye çağırıyor. Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum, yolumuz açık olsun."

Konferans, delegelerin yeni döneme dair tartışmalarıyla devam etti.