21 Eylül 2024 Cumartesi

Tümüklü: Yargılanan ESP'nin programıdır

ESP Genel Başkan Yardımcısı Şahin Tümüklü, "Genel Başkanımız Çiçek Otlu'nun tutukluluk halinin hukuksuzca devam etmesi ve partimize yönelik saldırılar, ESP'nin programatik görüş ve bu temeldeki mücadelesinin en geniş kitlelere ulaşmasının engellenmesi amacı taşıyor. İktidar, büyütülmek istenen umudu kırmaya çalışıyor. Bu nedenle başkanımızın tutukluluk halinin devamı hiç bir hukuku zemine dayanmasa bile keyfi olarak sürdürülüyor" dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Başkanı Çiçek Otlu'nun tutuklu yargılandığı dava 27 Eylül'de İstanbul Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecek. Davanın durumunu ve Otlu'nun tutukluluğuna ilişkin ESP MYK üyesi Şahin Tümüklü ile konuştuk.
 
Şahin Tümüklü, Genel Başkan Çiçek Otlu'nun tutuklanmasına neden olan dosyanın içeriğini, "Partimizin programatik olarak benimsediği ilkeler çerçevesinde yürüttüğü siyasi çalışmaları yargılanıyor. Bu çalışmalar arasında ise 1 Mayıs'tan 8 Mart'a, 25 Kasım'dan kadın katliamlarına, çocuk istismarından yoksulluğa kadar bir dizi eylem ve etkinlik var. Aynı şekilde demokrasi ve özgürlük mücadelesi veren herkesin çeşitli konu başlıklarına dair eylem görüntüleri var. Demokrasi, özgürlük ve sosyalizm mücadelesi yürüten ve hayatını kaybeden insanların uğurlamalarına, taziyelerine veya anmalarına katılmak var" diye özetliyor.
 
OTLU ŞAHSINDA KADIN ÖZNELEŞMESİ YARGILANIYOR
 
Tüm bunların ısrarla yasa dışı faaliyet kapsamına sokulmaya çalışıldığını ve bu şekilde partilerine dönük siyasi 'cezalandırma' hareketi yaratılmaya çalışıldığını söyleyen Tümüklü, "Bu süreci partimizin politik çizgisi ile hesaplaşma olarak gören iktidar anlayışı, aynı zamanda Genel Başkanımız şahsında kadınların politik özneleşmesi ve kadın önderleşmesi cezalandırılmak isteniyor. Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak gibi politik öncü kadınların 'cezalandırıldığı' politik ve hukuksuz bu süreçte Çiçek Otlu'nun tutukluluğunun bundan bağımsız değildir" şeklinde özetliyor.
 
YARGILANAN PARTİMİZİN PROGRAMIDIR
 
Bu sürecin sadece ESP'ye yönelik olmadığını ve toplumsal muhalefetin tüm öznelerine yönelik baskıdan bağımsız olmadığını söyleyen Tümüklü, faşist politikaların hakim kılındığı ve çeşitli biçimlerde kendini yeniden organize ettiği bu süreçte başta HDP olmak üzere devrimci, demokrat tüm toplumsal muhalefetin hedef alınmasını ise "Mücadele yürüttüğümüz siyasi program. Kapitalizmin vahşi sömürüsüne karşı işçi sınıfı ve emekçilerin yanında yer alıyoruz. Faşizme karşı özgürlük ve demokrasi mücadelesi ile yan yana yürüyoruz. Erkek egemen sistem ve onun temsilcisi iktidarın taciz, tecavüz, kadın katliamı ve çocuk istismarını aklama politikalarının da karşısında yer alıyoruz. Kürt halkının onur ve özgürlük mücadelesinin yanında yer alıyoruz. İnanç özgürlüğü isteyen Alevilerin, doğasına ve çevresine sahip çıkan halkımızın yanında yer aldığımız için hedef haline getiriliyoruz" diye konuştu.
 
BİRLEŞİK MÜCADELE ANLAYIŞIMIZ HEDEF ALINIYOR
 
"Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) şahsında yapılan baskı ve saldırılar ile Türkiye'de yeniden organize edilen tek devlet, tek din ve tek insan anlayışının karşısında toplumsal muhalefetin tek başına durması mümkün değil. Bu nedenle birlikte mücadeleyi büyütmeyi ve özgürlük ve demokrasi güçlerini yan yana getirmeyi kendimize görev sayıyoruz. En geniş toplumsal muhalefet hattını ve birlikteliğini yaratmak aynı zamanda toplumda umut yaratmak anlamına geliyor" diyen Tümüklü, partilerinin birleşik mücadele çizgisi ve anlayışının hem direniş çizgisi hem de toplumun gelecek umudunu büyütme mücadelesi olduğunu belirtiyor.
 
SALDIRILARDAN ÇIKARILAN SONUÇ: DAHA FAZLA MÜCADELE
 
Tümüklü, "Genel Başkanımız Çiçek Otlu'nun tutukluluk halinin hukuksuzca devam etmesi ve partimize yönelik saldırılar, ESP'nin programatik görüş ve bu temeldeki mücadelesinin en geniş kitlelere ulaşmasının engellenmesi amacı taşıyor. İktidar, büyütülmek istenen umudu kırmaya çalışıyor. Bu nedenle başkanımızın tutukluluk halinin devamı hiç bir hukuku zemine dayanmasa bile keyfi olarak sürdürülüyor" diye ifade ediyor.
 
Tutuklamalara karşı partilerinin cevabının ise mücadeleyi daha da büyütmek olduğunu söyleyen Tümüklü, bu mesajı bir çağrı olarak aldıklarını belirterek, "Bu çağrı bizim için örgütlülüğümüzü ve birleşik mücadele çizgimizi daha da büyütme çağrısıdır. Yerellerde birleşik mücadele kanallarına daha fazla su taşıma anlamına gelir" diye vurguladı.
 
MAHKEMEDE YARGILANAN POLİTİK ÖZGÜRLÜK İSTEYENLER
 
Mahkemeye çağrıyı ise mücadeleyi ve umudu büyütmeye çağrı olarak tanımlayan Tümüklü, 'Çiçek Otlu'ya özgürlük' kampanyasını da bu temelde yürüttüklerini söylüyor. "Çiçek Otlu bir simge ve temsiliyettir" diyen Tümüklü, "Kampanya sürecinde bizlere destek veren Flormar işçileri gibi işçi ve emekçi kadınların, ezilen ve ötekileştirilenlerin değişik bölüklerinin yani Alevilerin, Kürtlerin, LGBTİ+'ların temsiliyetidir. Her kesimden insan, video yayımlayarak, bildiri dağıtarak ve ya ajitasyon ve propaganda çalışmasının çeşitli biçimlerinde yer alarak kampanyanın yürütücüsü oluyor" diye bahsetti.
 
Kampanya kararı aldıklarında çalışmanın amacını ve içeriğini tam da böyle tarif ettiklerini yani politik özgürlükler sorunun bir parçası olarak ele aldıklarını ve politik özgürlük isteyen herkesi yana yana getirmeye çalıştıklarını söyleyen Tümüklü, emekçi mahallerde çeşitli ajitasyon ve propaganda materyalleri çıkardıklarını, kitle toplantıları ile gençlik ve kadınlar başta olmak üzere insanlarla bir araya geldiklerini ifade etti.
 
KAMPANYANIN ÖZETİ: POLİTİK ÖZGÜRLÜKLER SORUNU
 
"Amacımız, politik özgürlükler sorununu başat bir gündem haline getirmek ve bir mücadele hattı oluşturarak politik özgürlükler mücadelesi veren kesimleri yan yana getirmek" diyen Tümüklü, şimdiye kadar başarılı bir çalışma yürüttüklerini söylüyor ve ekliyor, "Ancak ülke gündemi çok değişken ve her bir gündem iç içe geçiyor. Örneğin, Flormar işçilerine destek oluyoruz bu kampanyayı onlarla birlikte yürütüyoruz, 3. havalimanı işçilerinin aileleri ile bir araya geliyoruz ve onlarla bu sorunu gündemleştiriyoruz" diyor ve kampanyanın özetinin politik özgürlükler sorunu yaşayanların birliği olarak tarif ediyor.
 
27 EYLÜL'DE SOSYALİZMİ SAVUNMAYA
 
Kampanyayı, 'Çiçek Otlu'ya özgürlük' meselesi etrafında darlaştırmadıklarını ve bütün kentlerde politik özgürlükler sorunu kendine dert edinen insanlarla yan yana geldiklerini ve mahkemeye katılmalarını sağlamaya çalıştıklarını söyleyen Tümüklü, "27 Eylül'de Çiçek Otlu'yu savunmak ESP'yi savunmaktır. ESP'yi savunmak ise sosyalizm iddiasını ve umudunu savunmaktır" diye özetliyor.
 
Sosyalizmin sadece umut olmadığını insanlığın geleceği olduğunu ifade eden Tümüklü, "Biz bugüne kadar birlikte yol yürüdüğümüz ve bundan sonra da yol yürüyeceğimiz en geniş kesime bu mücadeleyi birlikte büyütme çağrısı yapıyoruz. Ayrıca Çiçek Otlu'nun mahkemesine katılmak demek her kesimin kendi gündemi ile mahkemeye katılması demektir" diyerek bütün ezilenleri, halkları, emek ve demokrasi mücadelesi verenleri 27 Eylül'de Çağlayan Adliyesi'nde görülecek Çiçek Otlu'nun mahkemesine çağırıyor.
 
Tümüklü son olarak, "Çiçek Otlu şahsında ESP, sosyalizm mücadelesinin umududur, umut dimdik ayakta" sözlerini vurguladı.