25 Eylül 2024 Çarşamba

TTB: Sağlıkta dönüşüm programı çökmüştür

TTB, Sağlık Bakanlığı’nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı, "2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması" ve "Sağlık Harcamaları İstatistikleri" raporlarının sağlığın içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdiğini belirterek, "Sağlıkta Dönüşüm Programı çökmüştür" dedi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz günlerde açıkladığı "2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması" ve "Sağlık Harcamaları İstatistikleri" raporlarına ilişkin açıklama yaptı.

Her iki raporda yer alan ve sağlığın içinde bulunduğu durumun gözler önüne seren verilerin değerlendirildiği basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman, TTB Genel Sekreteri Dr. Bülent Nazım Yılmaz ve TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör katıldı.

TTB, raporlardaki verilerin Sağlık Bakanlığı’nın yorumlarından farklı bir Türkiye’yi yansıttığına işaret etti.

'SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM PROGRAMI ANNE VE ÇOCUK SAĞLIĞI ALANINDA DA ÇÖKTÜ'
"2018 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA)" raporuna ilişkin yapılan değerlendirmede, "Sağlıkta dönüşüm programı anne ve çocuk sağlığı alanında da çöktü" denildi.

Gerekli bilgilerin açıklanmasını isteyen TTB, Sağlık Bakanlığı’nın raporunda çocuk ölümlerine yer verilmediği hatırlatılarak, "Türkiye’de çocuk sağlığının durumunun, doğru bir biçimde değerlendirilebilmesi, geçmiş yıllarla karşılaştırılabilmesi için ölümlülük verileri olmazsa olmaz değere sahip bilgiler arasındadır. Hiçbir gerekçe, elde edilmiş olduğu bilinen bu bilgilerin toplumla paylaşılmasını engellememelidir. Geçmiş raporlarda yer aldığı halde 2018 TNSA Raporu’nda bu bilgilerin neden yer almadığı konusunda ilgilileri ve yetkilileri açıklama yapmaya ve raporun eksiğini bir an önce gidermeye davet ediyoruz. Bilim insanının ve bilim kurumunun toplumsal sorumluluğu ve toplumun bilme hakkı, akademik ve etik değerler bağlamında her türlü idari tasarrufun üzerindedir, yönetsel süreçlere heba edilmemelidir. 2018 TNSA bebek ve çocuk ölümlülüğü bilgileri açıklanmalıdır" denildi.

TTB, açıklanmış olan 2018 TNSA Raporu’ndaki bazı çocuk ve kadın sağlığı ile ilgili bilgiler hakkında önceki araştırmaların verilerini de dikkate alarak şu değerlendirmeleri yaptı:

-2018 TNSA verisine göre, 15-49 yaş evli 100 kadından 12’sinin son beş yıl içinde aile planlaması gereksinimi karşılanamamıştır. Oysa, bu oran TNSA 2003’de yüzde 10, 2008’de yüzde 8 ve 2013’de de yüzde 6 idi. Bu veriler, Türkiye’de kadınlara sunulan aile planlaması hizmetlerinde olumlu gelişme sürecinin 2014-2018 döneminde tersine seyrettiğini göstermektedir. Aile planlaması gereksinimi karşılanamayan kadınların oranı, 2018 döneminde bir önceki döneme göre maalesef iki katına çıkmıştır.

-Sezaryenle gerçekleşen doğumlar 2014-2018 döneminde de artmıştır. Yüz doğumdan 1998 döneminde 14’ü, 2003 döneminde 21’i, 2008 döneminde 37’si, 2013 döneminde 48’i, 2018 döneminde de 52’si sezaryenle gerçekleştirilmiştir.

-Gebelikleri süresince doğum öncesi bakım verilmemiş gebelerin oranı, yüzde 62’lik bir artışla, 2013 döneminde yüzde 6.2’den, 2018 döneminde yüzde 10’a yükselmiştir.

-Rapora göre, doğum yapan gebelerden ilk 24 saat içinde doğum sonrası bakım(ilk sağlık kontrolü)  alan gebeler sayısında azalma gerçekleşmiştir. İlk 24 saatte doğum sonrası bakım alan 15-49 yaş kadınların oranı, 2013 döneminde yüzde 84’ken, 2018 döneminde yüzde 71’e gerilemiştir. Başka bir ifadeyle, 2018 döneminde 100 lohusadan 29’u, bebek ve annesi için yaşamsal öneme sahip olan, ilk 24 saat içinde sağlık bakımı alamamış, birinci günde yapılması gereken ilk sağlık kontrolünden yararlanamamıştır.

-Yaşlarının gerektirdiği aşıların tümü yapılmış(tam aşılı) çocuklarımızın oranında da son beş yıllık dönemde önemli bir gerileme yaşanmıştır. Yüz çocuğumuzdan 2008 döneminde 77’si, 2013 döneminde 74’ü tam aşılıyken bu oran 2018 döneminde, bir önceki döneme göre, yaklaşık yüzde onluk bir azalmayla, 67’ye düşmüştür. Anne eğitimi ve hanehalkı refahı azaldıkça tam aşılı çocuklarımızın oranı daha da azalmaktadır.

Tüm bu verilerin Dünya Bankası ve AKP işbirliğiyle hayata geçirilen "Sağlıkta Dönüşüm Programı"nın anne ve çocuk sağlığı alanında da çöküşünün işareti olduğuna dikkat çeken TTB, sorunların çözümü için herkese parasız, nitelikli, kamusal, bölge ve nüfus temelli örgütlenmiş, ekip tarafından sunulan sağlık hizmeti verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

TEDAVİ VE İLAÇLARDAN SONRA SAĞLIK YATIRIM HARCAMALARI DA KİŞİLERDEN ALINIYOR

"Sağlık Harcamaları İstatistikleri, 2018" raporuna ilişkin TTB'nin yaptığı değerlendirmeler şöyle:

-Türkiye'de sağlık hizmetlerinin finansmanında AKP'den önce hâkim olan model genel bütçe ve kamu sağlık sigortası modeliyken, 2008 yılından itibaren, genel sağlık sigortası adı altında 'Neoliberal Kamu Sağlık Sigortacılığı' modeline geçilmiştir. Nüfusun tümünü kapsama ve kamu sigorta kurumları arasında hizmet sunumundaki 'eşitsizlikleri' ortadan kaldırma iddiası ile Haziran 2003 tarihinde AKP Hükümeti tarafından gündeme getirilen Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın da temel bileşeni olan bu modelin uygulanması ile 16 yılın sonunda, devlet, sağlık hizmetleri alanındaki finansal sorumluluklarının büyük bölümünü halkın üzerine yüklemiştir. Sağlık hizmetlerinin finansmanında kişiler tarafından yapılmak zorunda kalınan harcamaların payı yıllar içinde sürekli olarak artarken, devletin payı azalmıştır.

-Türkiye'de, 2018 yılında sağlık hizmetlerinin tümü (toplam sağlık harcaması) için bir önceki yıla göre yüzde 17.5'lik bir artışla 165 milyar 234 milyon TL harcandığı belirtilmiştir. Buna karşın, toplam sağlık harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla-Gelir(GSYH) içindeki payı son üç yıldır düzenli olarak azaltılmaktadır. Toplam sağlık harcamalarının GSYH'deki payı 2015 yılında yüzde 5.4'iken, 2016 yılında yüzde 4.6'ya, 2017 yılında 4.5'e ve 2018 yılında da yüzde 4.4'e düşürülmüştür.

-Hükümet ve TÜİK tarafından iddia edilenin aksine, sağlık harcamalarında kişiler tarafından yapılan harcamaların payı yıllar içinde artarken, merkezi (genel büçe) ve yerel(yerel yönetim) devlet tarafından yapılan sağlık harcamalarının payı azalmaktadır:

Türkiye'de kişiler sağlık harcamalarını; a)sağlık sigortası prim ödemesi olarak ve b)doğrudan tedavi ve ilaç harcamaları ile c)sağlık sigortası kapsamında olup prim ödemekte olanların sağlık hizmeti kullanabilmek için ödemek zorunda oldukları 'reçete katılım payı', 'muayene katılım payı', 'ilaç katılım payı' ve 'ilaç fiyat farkı' gibi sayısı 10'u geçen ek ödeme biçiminde cepten sağlık harcaması olarak gerçekleştirmektedir.

Bu kapsamda, Türkiye'de 2018 yılında toplam (cari ve yatırım) sağlık harcamalarının yüzde 69.5'i, cari(muayene, ameliyet, ilaç, hastane, aşı vb.) sağlık harcamalarının ise yüzde 72.1'i kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir.

-Türkiye'de yıllar içinde sağlık yatırım (sağlık kurumu, hastane vb.) harcamalarında genel ve yerel devlet harcamalarının payı azalmakta, prim ve cepten ödeme gelirleri üzerinden yatırım için yapılan harcamaların payı artmaktadır:

-Merkezi ve yerel devlet tarafından yatırım için yapılan harcamaların toplam yatırım harcamaları içindeki payı, 2017 yılında yüzde 79.8'iken, 2018 yılında yüzde 64.1'e gerilemiştir. Buna karşın, prim ve cepten ödeme gelirleri üzerinden yapılan yatırım harcamalarının toplam yatırım harcamaları içindeki payı 2017 yılında yüzde 15.4'iken, 2018 yılında yaklaşık iki katına çıkarak, yüzde 30.0'a yükselmiştir.

-Öyle ki, toplanan sağlık primleri üzerinden, başka bir ifadeyle, yalnızca SGK tarafından yapılan yatırım harcamaları 2017 yılında 249 milyon TL'iken, 2018 yılında 1milyar 523 milyon TL'ye yükselmiştir. Özetle, SGK'nin tedavi hizmet giderleri için topladığı sağlık prim gelirlerinden 2018 yılında yatırım harcamaları için kullandığı pay, 2017 yılına göre 6.1 kat artmıştır. Başka bir ifadeyle, Hükümet, sağlık hizmetlerinde yatırım harcamalarını da genel bütçe yerine toplayabildiği sağlık sigortası primleriyle gerçekleştirmeye çalışmaktadır.

TTB, Türkiye'nin iklim koşullarında Ekim ayı sonundan önce yapılması gereken grip aşısının halâ yapılmamış olmasıyla milyonlarca insanın sağlık ve yaşamının risk altına sokulduğuna dikkat çekti, Sağlık Bakanlığı'na, mağduriyet daha da büyümeden sorunu çözmeye çağırdı.