25 Kasım 2024 Pazartesi

TMMOB elektrik ve doğal gaz zammı raporu yayımladı

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu, elektriğe bu yıl içerisinde yüzde 45,0-72,3, doğal gaza ise yüzde 29,5-112,5 oranlarında zam yapıldığını, yapılan zamların etkisi ile yıllık enflasyonun yüzde 30'ları aşmasının şaşırtıcı olmayacağını vurgulanırken, hayat pahalılığından dolayı ezilenlerin ücretlerinin en az yüzde 40 artırılmasını ve asgari ücretin vergi dışı bırakılması istendi.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu, Elektrik ve Doğal Gaz Fiyatları ve Zamları İnceleme Raporu yayınladı.
 
Elektrik ve doğal gaz satış fiyatlarında 1 Ekim tarihinden itibaren geçerli olmak üzere tüm tüketici gruplarını etkileyen yeni artışlar yapılığı ifade edilen raporda, "1 Ekim'de yapılan zam sonucu değişik tüketici gruplarına uygulanan elektrik tarifeleri (vergi ve fonlar dâhil olmak üzere), bir önceki zammın uygulandığı Eylül 2018'e göre yüzde 9-18,5 oranlarında, 2018 yılı ilk on ayı itibarıyla da yüzde 45,0-72,3 oranlarında artmıştır. 1 Ekim 2018 itibarıyla 2017 Eylül ayına göre en yüksek oranda artış, yüzde 72 ile sanayi (orta gerilim) elektrik fiyatında olmuştur. Mesken elektrik fiyatı yüzde 44,2; BAŞKENT GAZ abone satış fiyatı yüzde 38,6; BOTAŞ serbest tüketici satış fiyatı yüzde 29,5 oranında artmıştır" diye belirtildi.
 
Yine 1 Ekim'de yapılan zam sonucu değişik tüketici gruplarına uygulanan doğal gaz tarifelerinin 2018 yılı içindeki artış oranları da yüzde 29,52-112,5 olduğu kaydedilen raporda, "Asgari tüketim üzerinden yapılan hesaplamalara dayanarak 4 kişilik bir ailenin bir ayda en az 230 kilovat saat elektrik harcadığı kabul edildiğinde, fon ve vergi kesintileri dâhil aylık elektrik faturası en az 137,4 TL'ye çıkmıştır. Bireysel (kombi) ısıtmanın yaygın olduğu Ankara'da, bir konutun Ekim 2018 için geçerli olan KDV dahil 1,6070 TL/m3 gaz satış fiyatı üzerinden yıllık doğal gaz faturası en az 1,6070 TL/m3 x 1.099 m3= 1.766 TL'ye ulaşmaktadır. Yani aylık ortalama doğal gaz faturası en az 147 TL olmaktadır" diye vurgulandı.
 
Buna göre asgari yaşam standardındaki dört kişilik bir ailenin aylık doğal gaz ve elektrik faturasının Ankara'da en az 284 TL'ye vardığını, bu tutarın 1.603,12 TL olan asgari ücretin yüzde 17,7'sine karşılık geldiğine dikkat çekilen raporda, "Son bir yıl içinde resmi tüketici enflasyonu (TÜFE) artışı yüzde 24,52, üretici fiyat endeks (ÜFE) artışı yüzde 46,15 olarak gerçekleşmiştir. ÜFE'nin bu denli yüksekliğinin önümüzdeki aylarda tüketici fiyatlarına olumsuz etkide bulunacağı bilinmektedir. Çalışanların ve emeklilerin ücret/maaş artışlarının, döviz, ÜFE, TÜFE, elektrik, doğal gaz fiyat artışlarının çok gerisinde olduğu da açık bir gerçekliktir" denildi.
 
Yaşamlarını birçok zorluklara göğüs gererek ve zorunlu harcamalarını bile her geçen gün daha da kısarak yapan ücretli çalışanlar ve küçük özel işletmeler, bu fiyat artışlarından ve yaratacağı olumsuzluklardan en çok etkilenecek kesim olduğu belirtilen raporda, "Merkez Bankası Eylül 2018 Aylık Fiyat Gelişmeleri Raporu da göstermektedir ki, enerji zamlarının yaratacağı maliyet artışları nedeniyle mal ve hizmet fiyatlarında Kasım-Aralık aylarında gündeme gelecek fiyat artışları, göstermelik fiyat denetimleri ve sınırlı sayıda üründeki küçük fiyat indirimlerine karşın yıllık enflasyon yüzde 30'u aşabilecektir" diye kaydedildi.
 
Raporda ne yapılması gerektiğine ilişkin ise şunlar belirtildi:
 
-Elektrik enerjisi faaliyetleri, toplum çıkarlarının korunmasını esas alan bir kamu hizmetidir. Temelleri 1980'li yıllarda atılan, 2002'den bu yana hız kazanan, hizmetin kamusal niteliğini ve toplum çıkarlarını esas alarak verilmesi gereğini göz ardı eden ve sektörü piyasanın isteklerine bırakan anlayış ve uygulamalar son bulmalı; genelde enerji sektörü, özelde de elektrik üretim-iletim-dağıtımı, toplum çıkarlarını gözeten kamusal bir planlama anlayışı ve toplumcu bir bakış açısıyla yeniden düzenlenmelidir. 
 
-Bugüne değin, enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynağı kullanılmış ve kamusal bir planlama anlayışı ile değil yalnızca piyasanın isteklerini gözeten ve ithal kaynaklara dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılmış, sonuçta enerjideki dışa bağımlılık Türkiye için ciddi boyutlara ulaşmıştır. Bu nedenle bundan sonra izlenmesi gereken politikanın esası; "önce enerji verimliliği için yatırım yapılması, bu yatırımlarla sağlanan tasarrufların yanı sıra talebin yönetilmesi, mevcut tesislerin verimliliğinin artırılması, elektrik dağıtım ve iletim şebekelerindeki teknik kayıpların azaltılması ve bütün bu uygulamalar yeterli olmaz ise, ancak o zaman yenilenebilir kaynaklara dayalı enerji üretim tesisi yatırımı" olmalıdır.
 
-Enerji kullanımını azaltan, enerjiyi verimli kullanan, enerjiyi yerli ve yenilenebilir kaynaklardan, yurt içinde üretilen ekipmanlarla temin eden bir paradigmaya geçiş sağlanmalıdır. 
 
-Bugüne değin kamu çalışanlarının, işçilerin, emeklilerin ücret ve maaşları ile asgari ücret, hiç bir zaman tutmayan ve gerçek enflasyon oranlarının çok gerisinde kalan oranlarda artırılmış ve bu kesimlerin gelirleri reel olarak gerilemiştir.
 
-Kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşları, asgari ücret ve işçi ücretleri yüzde 30–35 enflasyon oranı dikkate alınarak, en az yüzde 40 artırılmalı, asgari geçim indirim tutarı asgari ücrete eşitlenmeli ve tüm maaş ve ücretlerin asgari ücret tutarı kadar bölümü vergi dışı kalmalıdır.
 
-Doğal gaz ve elektrikte mesken aboneleri için maliyet unsuru olan yüzde 18 KDV oranı düşürülmelidir.
 
-Elektrik fiyatlarını artıran, mesken abonelerinin sırtına yıkılan ve kamu yararına değil siyasi iktidarın yayın organı olarak çalışan TRT'ye zorunlu ödenen paylar kaldırılmalıdır. 
 
-Düşük gelirli konut tüketicileri için doğal gaz satış fiyatlarında sübvansiyon sağlanmalı, enerji yoksunlarına ise bedelsiz elektrik ve doğal gaz desteği verilmelidir.