25 Kasım 2024 Pazartesi

Temelli: IMF'ye gitmeyip McKinsey'i taşeron kullanıyorlar

Partisinin Parti Meclisi toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Bu iktisadi krizin, 16 yıllık yanlış ekonomik programın bedelini halklara ödetme peşinde. Bunu denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama bir denetim yolunu bulmuşlar. Kendilerini ve ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar, McKinsey'e ihale edilmiştir" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisinin Parti Meclisi toplantısı açılışında konuştu. Sözlerine İbrahim Ayhan'ı anarak başlayan Temelli, "Onun mücadelesi yol gösterici olacaktır. Adaletsizliğin bedelini hayatıyla ödedi. Sevgili Leyla Güven'e sevgilerimi gönderiyorum. Sevgili Leyla Güven, adaletsizliğin bedelini özgürlüğünden yoksun kalarak ödüyor" dedi.
 
NİTELİKLİ SUÇLARA AF GELİYOR
 
MHP'nin meclise sunduğu af teklifine ilişkin konuşan Temelli, "Ne manidardır ki bu koşullarda af teklifi geliyor. Leyla Güven'in olmadığı oturumda af gündeme gelecek. Akıl tutulmasını geçtik artık bir vicdan tutulması ile karşı karşıyayız. Geçen dönem milletvekilli arkadaşlarımızın vekillikleri düşürüldü ve tutuklandılar. Bu af teklifi kapsamında nitelikli suçlara af getiriliyor. Nitelikli hırsızlığa, suç örgütlerine af geliyor. Çok nitelikli bir af teklifi hazırlanmış" diye kaydetti.
 
AFFA KILIF CEZAEVİNİN DOLULUĞU
 
Affa kılıf olarak cezaevinin doluluğunu ve oradaki koşulların sağlıklı olmamasını gerekçe gösterildiğini ifade eden Temelli, "Evet oradaki koşullar sağlıklı değil. Çünkü cezaevlerinde işkence ve kötü muamele var ve bunu yapan bu iktidar. Bu işkenceleri yaşayanlar bu nitelikli af teklifinin içinde yer almıyorlar. Bugün cezaevlerinde 67 bin tutuklu kalıyor ve mahkeme süreçleri zamana yayılarak peşin hükümlü bir cezalandırma yapılıyor. Cezaevlerinde çocuklar var, 680 bebek var. Arin bebek cezaevinde hastalandı. Binden fazla hasta tutsak var. Tıpkı Koçer Özdal'da olduğu gibi 400'den fazla ağır hasta tutsak var" diye belirtti.
 
ADALETSİZLİK DERİNLEŞİYOR
 
Cezaevlerinin sorunlarını çözümünün bu anlayışla mümkün olmadığını vurgulayan Temelli, "AKP her gün 50 cezaevi yapma hedefini önüne koymuş. Türkiye'yi açık cezaevi haline getiren bu iktidar en büyük yatırımı cezaevleri konusunda yapıyor. Adaletsizlik derinleşiyor" dedi. 
 
BU ÜLKEDE ADALET İSTİYORUZ
 
"Bizim teklifimiz nettir. Bu ülkede adalet istiyoruz" diye vurgulayan Temelli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunun yolu da yargıya adalet gelmesinden geçiyor. Yargı siyasallaşmıştır. Eş genel başkanlarımızın, belediye başkanlarımızın cezaevinde olması, binlerce arkadaşımızın alıkonulması bu adaletsizliğin sonucudur. Meclis'e çağrımızdır. Madem bir af anlayışı hakim; gelin af yerine toplumsal  barışı, toplumsal mutabakatı sağlayacak bir adım adım atalım. Meclis'i  Beştepe'nin vesayetinden kurtaracak bir çalışma yapalım. Evrensel hukuk normlarında, insan hakları referanslı bir düzenleme yapalım. Bütün vatandaşları teröristleştiren TMK'yı değiştirelim. O zaman affı konuşmaya gerek kalmaz. Bunları yapamazsınız, yapmayacağınızı biliyoruz. Ama bunun mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz sürecek."
 
PKK lideri Abdullah Öcalan'a uygulanan tecride değinen Temelli, "İmralı'da sayın Öcalan'a uygulanan tecrit bu adaletsizliğin çok önemli bir göstergesi. AİHM, 'kötü muamele yoktur' diye bir karar verdi. Tecrit zaten kötü muameledir. Bu karar, adaletin devletler arası bir pazarlığa dönüştüğünü bize gösteriyor" diye kaydetti.
 
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Almanya'ya yaptığı ziyarete dikkat çeken Temelli, "Cumhurbaşkanı Almanya'da bu adaletsizliğe girdi, 'yargı bağımsızdır, biz karışmayız' dedi. Bunlar söylediklerini hemen yalanlıyorlar ve hemen öyle oldu. Cumhurbaşkanı, 'bu yargılamalar yıl sonuna kadar tamamlanacak' dedi. Belki kararları yazmış olabilirler" diye konuştu.
 
'DIŞ GÜÇLER SURİYE'DEKİ ÇÖZÜMÜ ÖTELEDİLER'
 
İdlib'teki gelişmelere de değinen Temelli, şu değerlendirmelerde bulundu: "Dış politika deyince bütün dünyanın gözü İdlib'de olacak. İdlib konusunda bir çözümün ortaya konulması ve grupların silahlardan arındırılması ve işledikleri suçların uluslararası ölçeğinde yapılması. Ne oldu? Rusya, ABD, İran ve Türkiye gibi Suriye'ye müdahalede bulunan tüm dış güçler, Suriye'deki çözümü ötelediler. Bu ötelemenin Suriye halklarına, bölge barışına hiçbir faydası olmayacak. 
 
AKP hükümetine zaman kazandırmış olabilir ama önümüzdeki dönem maliyeti derinleştirecek. Suriye'nin çözümü Suriye halklarından geçiyor. Dolayısıyla bütün dış güçlerin acilen Suriye'den çıkması ve bu çetelerin acilen silahsızlandırılması gerekiyor. Grupların çıktığı söyleniyor. Bu gruplar nereye gidiyor? Silahları ile beraber nerede bulanacaklar? Bu silahlı gruplar Efrin veya Cerablus'a doğru mu çekiliyor? Burada kalmaya devam edecekler mi? Böyle bir plan varsa çözümsüzlüğün daha da kalıcılaşmasına neden olacaktır.
 
Cumhurbaşkanı'nın Almanya'da idlib meselesini koz olarak kullanacağını söylemiştik. Göçmenlere yaklaşımları böyle olduğu sürece, sorun kalıcılaşmaya devam edecek. Almanya'daki görüşmelerde ekonominin ön plana çıktığını göçmen politikalarının bu çerçevede yine pazarlık edildiğini izledik. Radikal cihatçı örgütleri sorununun çözümü, göçmen sorununun çözümü buradan geçmiyor. Bu yaklaşım devam ederse Ege ve Akdeniz göçmen mezarlığı olmaya devam edecek. Avrupa'ya sesleniyoruz. Bunun vebali boynunuzda olur. AB'nin en temel müktesebatı Kopenhang Kriterleri'dir. Mastricht Kriterleri ile arasında güçlü bir ilişki vardır. Avrupa, hukuk ile bu kriterler arasındaki ilişkileri kopararak Türkiye ile pazarlık yapmaktadır. Bir gazeteciye hızını alamayıp 'ajan' diyecek kadar artık pervasızlaşmıştır. Bir idrak sorunu yaşamaktadır. Türkiye'de yaşadığımız bu sorunlar, Almanya'da bizzat Cumhurbaşkanı'nın ağzından ifşa olmuştur."
 
Üniversitelerin de sorunlarla açıldığını ifade eden Temelli, "Üniversiteler çölleşmiştir, bilimin dışına itilmiştir, özgür ve özerk bilimden yoksundur. Üniversite giderek üniversite vasfını yitirmektedir. KHK ile uzaklaştırılan hocaların yerini doldurmak mümkün değil. KHK ile mağdur edilmiş binlerce insanın sesine kulak vermeliyiz" dedi.
 
'ÜLKEYİ PAZARLAYACAK BİR DENETİM YOLU BULMUŞLAR'
 
Temelli, sadece ekonomik değil, aynı zamanda hem siyasi hem de yönetememe krizi ile çoklu bir krizle karşı karşıya olunduğunu da ifade etti. "Yeni Ekonomi Programı (YEP) diyerek adını değiştirmekle sorunları çözmeniz mümkün değil" diyen Temelli, "Programın haksızlık etmeyelim tutarlı olan tarafları var. Bu da neo-liberal politikalardır. Bu program, kadınlara, işsizlere, topluma büyük bedeller ödetmeyi önüne hedef koymuş. Bu iktisadi krizin, 16 yıllık yanlış ekonomik programın bedelini halklara ödetme peşinde. Bunu denetimden azade yapmayı amaçlıyorlar. Ama bir denetim yolunu bulmuşlar. Kendilerini ve ülkeyi pazarlayacak bir denetim yolu bulmuşlar, McKinsey'e ihale edilmiştir. Önümüzdeki dönemde bankaları özelleştirmenin önünü açmışlar. Merkez Bankası 7 hafta içinde 20 milyar dolar rezervlerinde erime yaratmış. Niye dolar 20 kuruş ucuzlasın diye. İçine sürüklendiğimiz durum o kadar vahim ki et ve buğday ithal edecek durumdayız. Bunca ormanı yakarsanız ve merayı yasaklarsanız yoksullukta artar gelir dağılımında adaletsizlik artar. Bu krizin beledini kadınlar, işçiler ve halklar ödemeyecek. Biz bu bedeli ödemeyeceğiz diye halkı örgütlenmeye devam ediyoruz" diye belirtti.
 
'İTTİFAKLAR KULİSLERDE DEĞİL MAHALLEDE'
 
Yerel seçimlere ilişkin de konuşan Temelli, şunları söyledi: "Şu iki soruyu önümüze koymalıyız. Nasıl bir kent ve yönetim istiyoruz. Bu çalışmaları sürdürmek. Emekçilerin gençlerin, kadınların kentleri istiyoruz eşitlikçi ilişkileri var edeceğimiz bir kent yaratmak istiyor. Emekçiler, kadınlar ve toplumun tüm kesimleri ile ittifakı gerçek anlamına kavuşturarak çalışmalarımızı yoğunlaştıracağız. Burada yerel demokrasi anlayışımızın toplumsallaşması büyük önem taşıyor. İttifaklar kulislerde değil mahallede arandığı zaman gerçek anlamına kavuşacaktır."
 
'DOĞRUDAN IMF'YE GİTMEYİP YİNE TAŞERON KULLANIYORLAR'
 
Basın mensuplarının ekonomi denetiminin McKinsey'e verilmesine ilişkin görüşlerini sorduğu Temelli, "Sayıştay denetiminden kaçırdıkları, baş aşağı giden ekonomiye bu yolla güven pompalamaya çalışıyorlar. Yerli ve milli söyleminin karşılığı olmadığını her zaman söyledik. Doğrudan IMF'ye gitmeyip yine taşeron kullanıyorlar. Bunlar taşeron iktidarı. Bir kemer sıkma politikasını devrede olduğunu görüyoruz" yanıtı verdi.
 
Temelli'nin açılış konuşmasından sonra toplantı basına kapalı olarak devam etti.