24 Kasım 2024 Pazar

'Telhamut Mülteci Kampı için adli ve idari soruşturma yürütülmeli'

Oluşturdukları heyetin, cinsel istismar iddialarının yaşandığı Ceylanpınar ilçesindeki Telhamut Çadır Kampı'na girmesine izin verilmediğini belirten Diyarbakır Barosu, olayla ilgili bakanlık nezdinde bir müfettiş kurulu belirlenerek etkin bir idari ve adli soruşturmanın yürütülmesini istedi.
Diyarbakır Barosu, Urfa'nın Ceylanpınar İlçesi'nde bulunan Telhamut Mülteci Kampı'nda bulunan Suriyeli göçmen kadınların fuhuşa zorlandıklarına ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
Kampta kadınların cinsel istismara uğradığı ve kötü muameleye maruz kaldıklarına ilişkin basın yayın organlarında çıkan haberler üzerine Diyarbakır Barosu'nun İnsan Hakları Merkezi bünyesinde yer alan Mülteci Hakları Komisyonu ile Kadın Hakları Merkezinden oluşan heyet ile birlikte Zorla Alıkonulan Kadınlar İçin Mücadele Platformu, İHD, SES, Kadın Yaşam ve Dayanışma Derneği ve kadın aktivistleri ile birlikte kampta incelemelerde bulunmak istedi. Ancak kampta yapmak istedikleri inceleme Jandarma Komutanlığı'nın kamp yetkilileri ile yaptığı telefon görüşmesi sonrası engellendi.
 
Diyarbakır Barosu açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"Daha sonra konu ile ilgili olarak Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı ve Ceylanpınar Kaymakamlığı ile görüşülmüştür. Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı ile yapılan görüşmede, iddialara ilişkin olarak soruşturma açıldığı ve soruşturmada gizlilik kararı alındığı tarafımıza iletilmiştir. Ceylanpınar Cumhuriyet Başsavcılığı söz konusu iddialara ilişkin olarak, Nisan 2018 tarihi itibariyle yürütülen başka bir soruşturmada alınan bir beyan içeriğinde böyle bir iddianın tespit edildiği, iddia ile ilgili olarak yürütülen soruşturma ile birlikte konunun basına yansıması sonucunda gizlilik kararının alındığını belirtmiştir."
 
'KAMUOYUNDA SÜREKLİ TARTIŞILMAKTADIR'
 
Ceylanpınar Kaymakamı ile yapılan görüşmede ise ziyaretin Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün yasal yazılı izni ile olabileceği söylenerek kampa girişe izin verilmediği aktarılan açıklamada, "Şanlıurfa Ceylanpınar Telhamut Çadır Kentinde yaşanan fuhuş ve kötü muamele iddiasının ağır bir hak ihlali olduğu açıktır. Kendi ülkelerinde sistematik ve kitlesel olarak öldürülen ve yaşama tutunma gayesiyle başka ülkelere gelerek sığınma talebinde bulunan mültecilerin, kaldıkları kamplarda fiziksel ve sosyal koşulların yeterli düzeyde olmadığı kamuoyunda sürekli tartışılmaktadır. Yeterli koşulların sağlanmamasından kaynaklı bu durum mültecileri her türlü istismara açık hale getirmektedir. Sığınmacı ve mültecilerin kaldıkları kamplardaki koşulların asgari ölçütlerin oldukça gerisinde olduğu bilinmektedir. Savaş ve soykırım sonrasında sığınma talebinde bulunanların çoğunluğunun kadınlar ve çocuklar olduğu düşünüldüğünde, bu durum kendilerini istismara daha açık hale getirmekte ve sonrasında yaşanılan mağduriyetlerin cinsel kimlik üzerinden daha çok şekillendiği görülmektedir" diye kaydedildi.
 
'SİVİL DENETİME AÇIK OLMASI LAZIM'
 
Türkiye BM Mülteciler Sözleşmesini imzalayarak bu sözleşmenin tarafı olsa da, bu statüyü yalnızca Avrupa'dan Türkiye'ye mülteci olarak gelenler için kabul ettiği hatırlatılan açıklamada, şunlara yer verildi: "Suriye ve Irak'tan Türkiye'ye gelen kişilerin hukuki statüsü hala belirlenememiş bir statü olarak varlığını korumaktadır. Bu belirsizlik karşısında Suriyelilerin hukuki statüsünün ve akabinde de Suriyelilere yasal olarak sağlanacak korumanın önemi uluslararası yükümlülükler çerçevesinin çizilmesi açısından hem de Suriyelilerin hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Öncelikle Ceylanpınar Telhamut Çadır kentinde, insani yardım beklentisi ve savaştan kaçmak zorunda kalan ve sığınma mecburiyetinde bulunan sığınmacılara ilişkin iddiaların oldukça ciddiye alınması, etkili bir idari ve adli soruşturma yürütülmesi gerekmektedir. Her ne kadar tarafımıza adli ve idari bir soruşturma yürütüldüğü bilgisi verilmişse de kampın ziyaretlere, ulusal ve uluslararası heyetlere açılması iddiaların açıklığa kavuşturulması ve kamuoyunun aydınlatılması açısından önem taşımaktadır. Kampların kamusal ve sivil denetime açık olacak şekilde olması, eş güdümün sağlanması hukukun üstünlüğünü esas alan demokratik hukuk devleti açısından zorunluluk arz etmektedir."
 
KADINLARIN CAN GÜVENLİĞİ
 
"Kampların iddialar açısından kamu ve sivil denetime bir an önce açılması, adli soruşturmanın sonucunun beklenmeyerek bakanlığın müfettiş görevlendirmesi suretiyle etkili bir idari soruşturmanın yürütülmesi ve yine etkin adli bir soruşturmanın yürütülmesi sığınmacı kadınların yaşadıkları ağır hak ihlali karşısında zorunluluk arz etmektedir" denilen açıklamada, özellikle mağdur olan kadınların bir an önce can güvenliklerinin sağlanması yönünden koruma tedbirlerinin alınması zaruri olmakla beraber yürütülecek etkili ve hızlı bir adli ve idari soruşturmada delillerin karartılmaması açısından önemli olduğu vurgulandı.
 
MAĞDURLARA PSİKOLOJİK DESTEK
 
Cinsel istismar iddiasına ilişkin olarak sivil ve kamu denetiminin yapılmasının sağlanması gerektiği belirtilen açıklamada, "Bu iddialar karşısında devletin ulusal ve uluslararası sözleşmeler uyarınca pozitif sorumluluğunun bulunduğunu hatırlatmak gerekir. Bizler öncelikle bu iddiaya ilişkin olarak mağdurların, mağdur kimliklerine zarar vermeyecek şekilde gizlilik içerisinde bir an önce tespitini, bakanlık nezdinde bir müfettiş kurulu belirlenerek etkin bir idari soruşturmanın yürütülmesini, derhal geçici tedbirlere başvurularak ilişkili olabileceği değerlendirilen kişiler yönünden idari tedbirler alınmasını ve yine etkin bir adli soruşturma sürecinin yürütülmesini, kamu ve özel kurumlarla eşgüdümün sağlanarak kampta bulunan mağdurlar yönünden psikolojik desteğin sağlanmasını ve bu husustaki iddialara ilişkin olarak kamuoyuna tatmin edici bir açıklama yapılmasını gerekli gördüğümüzü belirterek yaşanan bu olayın takipçisi olacağımızı kamuoyu ile saygıyla paylaşırız" denildi.