6 Ekim 2024 Pazar

Serhat Rojavalı yazdı | ODTÜ'den Nurhak dağlarına bir direniş türküsü yazdılar

Sinan Cemgil ve yoldaşları öyle bir mücadele ateşi tutuşturmuştu ki, dosta umut, düşmana korku saldı. Cemgil, "Bir çoğumuz, belki de hepimiz ölebiliriz ama öyle bir ateş yakacağız ki söndürülemeyecek" demişti. Tam da ifade ettiği gibi birçok devrimci öldürüldü, fakat yaktıkları devrim ateşi söndürülemedi.

Sinan Cemgil, Kadir Manga ve Alpaslan Özdoğan… Onlar, '71 devrimci çıkışının öncü militanlarıydı. Devrim mücadelesinin ilk gerillaları olarak şehit düştüler. Devrimci iradeleri bugün özgürlük, eşitlik ve sosyalizm için dövüşenlere yol açtı.

Sinan Cemgil, devrim için ne gerektiğini iyi bilen bir devrimci önder, çok iyi bir ajitatördü.

Alparslan Özdoğan, '71 kopuşunun zorlu günlerinde yorulmaz emekçi kimliğiyle öne çıktı. Kadir Manga, bitmez bir enerji sahibiydi.

Büyük umutlar taşıyorlardı Nurhak dağlarına çıkarken, bunun için düştüler yollara. Öğrencilik yıllarında bir araya gelmiş, Filistin'de askeri eğitim için ilk grupta yer almış ve gerilla mücadelesi başlatmak için Nurhak'a beraber gitmişlerdi. Özgür bir gelecek için canlarını feda etmekten geri durmadılar.

Sinan Cemgil, öğretmenlik yapan anne ve babanın çocuğu olarak 1944 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Ailenin aydın duruşu, Sinan'ın düşüncelerini etkiledi. 1964 yılında Ortadoğu Teknik üniversitesi (ODTÜ) Mimarlık Fakültesi'ne girdi. Siyasi fikirleri gelişti, devrimci mücadelenin gelişimiyle birlikte öne çıktı. ODTÜ Sosyalist Fikir Kulübü'nün kurucu başkanı olan Sinan Cemgil, Türkiye İşçi Partisi'ne üye oldu. ODTÜ'de 1968 devrimci gençliğinin eylemlerinin en önünde o yer aldı.

ABD emperyalizmine karşı miting ve protestolarda, okul boykotlarında, üniversite işgallerinde o vardı. Ocak 1969'da ODTÜ'yü ziyaret eden ABD Büyükelçisi Kommer'in aracının yakılmasına Sinan Cemgil öncülük etti. Polis tarafından yakalanıp yargılandı.

1969'un Nisan ayında ODTÜ'yü ziyaret eden Amerikalı bir öğretim görevlisi, "Yıllardan beri İngilizce eğitim görüyorsunuz. Nasıl bilmezsiniz" demişti. Aralarında İngilizcenin de olduğu 6 dil bilen Sinan Cemgil'in yanıtı, "Biz ODTÜ'de İngilizce üç kelime öğrendik: Yankee go home" olmuştu.

İstanbul'da Taylan Özgür'ün polis tarafından katledilmesinin ardından toplanan gençlere seslenen Sinan Cemgil, "Bir devrimci kardeşimiz polis kurşunu ile öldürülmüştür. Devrim şehitlerinin matemini tutacak zamanımız yoktur" demişti.

Devrimci gençlik hareketi içinde yaşanan fikir farklılıkları sonrasında Sinan Cemgil, Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ile birlikte Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'nun (THKO) kuruluşuna yöneldi. Bir grup genç, 1969 yılı sonunda askeri eğitim almak için Filistin'e gitti. Sinan da bu grupta yere aldı. Artık yeni bir süreç başlamıştı. Bir yandan gerilla mücadelesi hazırlıkları yapılıyor, bir yandan yeni kurulan örgütün fikirlerini yaymak için eylemler gerçekleştiriliyordu. Bu eylemlerin örgütleyicileri arasında yine Sinan Cemgil en öndeydi. Banka soygunları ve ABD'lilerin rehin alınması eylemlerinde yer aldı.

Alpaslan Özdoğan; İzmir'de göçmen bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Özdoğan, küçüklüğünden itibaren fırın, tütün ve üzüm toplama gibi işlerde çalıştı. Hem çalışır, hem de okula giderdi. 1966 yılında ODTÜ öğrencisi oldu. Üniversiteye başlayınca siyasi çalışmalarla tanıştı. O dönem yapılan eylemlerin pek çoğunda yer aldı. Filistin'e giden ilk grup içinde o da yer aldı. Dönüşlerinde bir süre tutuklu kaldı. Tahliye olunca Sinan ve Kadir ile birlikte yüzünü Nurhak dağlarına çevirenler arasındaydı.

Kadir Manga; Konya'nın Akşehir ilçesinde 1947 yılında doğdu. Liseden sonra Erzurum Üniversitesi Edebiyat Bölümü'nde okudu. O yıllarda hem üniversite içinde hem de kentlerde yapılan antiemperyalist tüm eylemlere katıldı. Fikir Kulüpleri Federasyonu yöneticilerinden biri olarak öne çıktı, genel yönetim kurulunda görev aldı. Erzurum, Ağrı, Kars ve Diyarbakır'da gerçekleştirilen köylü direniş ve işgal eylemlerine güç kattı. Kadir de THKO'nun Filistin'e eğitim için gönderdiği ilk grupta yer aldı. Dönüşünde tutuklandı, Diyarbakır zindanında bir süre tutuklu kaldı. Tahliye olunca gerilla mücadelesine kendine öneren isimler arasında yer aldı.

NURHAK DİRENİŞİ; KOPUŞ VE YENİ BİR BAŞLANGIÇ
Sinan Cemgil'in de yer aldığı gerilla birliğinin Nurhak dağlarına çıkmasına karar verildi. Öncü bir grup hazırlıklar için bölgeye gitti. 12 Mart 1971 askeri darbesi sonrasında Sinan Cemgil, arkadaşlarıyla birlikte Ankara'dan ayrıldı. Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş yolda yakalanırken, Sinan, Nurhak'ta bekleyen yoldaşlarına ulaştı. Bir süre sonra Hüseyin İnan da tutuklandı.

Tutsaklıklar, gerilla mücadelesinin önderliğini etkileyen bir durumdu. Ancak, Sinan bu boşluğu hızla doldurdu. Sinan Cemgil öncülüğündeki gerilla birliği, Denizleri kurtarmak için Kürecik'te bulunan ABD radar üssünü hedef alacak eylemin hazırlığına başladı. Bu dönemde İnekli köyü muhtarı Mustafa Mordeniz'in ihbarı üzerine gerilla birliği jandarmalar tarafından kuşatıldı. Çıkan çatışmada Sinan, Kadir ve Alparslan şehit düştü. Mustafa Yalçıner yaralı yakalandı.

'71 devrimci kopuşu, reformist söylemler ve beklemeciliğin yerini, emperyalist saldırganlığa karşı silahlı mücadelenin almasıydı. Sinanların, Nurhak dağlarında başlattığı direniş, devrim mücadelesini silahla yürütme arayışının bir ifadesi oldu.

Sinan Cemgil ve yoldaşları öyle bir mücadele ateşi tutuşturmuştu ki, dosta umut, düşmana korku saldı. Cemgil, "Bir çoğumuz, belki de hepimiz ölebiliriz ama öyle bir ateş yakacağız ki söndürülemeyecek" demişti. Tam da ifade ettiği gibi birçok devrimci öldürüldü, fakat yaktıkları devrim ateşi söndürülemedi. 31 Mayıs 1971'de Nurhak dağlarında yakılan o ateş, Kızıldere'de, Ulucanlar'da, Dersim'de, İstanbul'da karşılığını buldu, onların bıraktığı mücadele bayrağını başkaları taşımayı sürdürdü.

Nurhak direnişi, feda ruhunun, fedakarlığın ve ölümü göğüslemenin adı olarak yazıldı devrim tarihine. Son mermiye kadar çarpışma ve teslim olmama geleneğinin tuğlası oldu. Ezilenlerin devrimci şiddeti kullanma hakkı olduğunu gösterdi. Emperyalizm ve işbirlikçi iktidara karşı devrimci şiddet eylemlerinin başlangıcı oldu. Sinanların direnişi, 70'li yılların devrimci hareketinde yeni bir yol açtı.

Sinan, Alpaslan ve Kadir, zamansız ve mekansız devrimciliğin öncüleri oldu. Genç yaşlarında kendi üzerlerine düşeni yaptılar. Onların ödediği bedel, onların yolunda yürüyenlerin taşıdığı Kürdistan ve Türkiye birleşik devrim bayrağının harcı oldu.