24 Eylül 2024 Salı

Pınar Gayıp yazdı | 'Mahallemizde çetelerin anlatılmasını istemiyoruz'

Mahallenin harcını 1950'lerde çalışmak için İstanbul'a göç eden ancak kentin dışına sürülen Kürtler, Aleviler ve devrimciler kardı. İstanbul'un Maltepe ilçesine bağlı Gülsuyu-Gülensu Mahallesi Yeşilçam filmlerine ilham veren sahnelerle kuruldu. Yolu, suyu olmayan mahallede oluşturulan insan zincirinde elden ele tuğlalar, bidonlarla su taşındı...

İlk gittiğimde bir taşın üzerine oturup şöyle demiştim: "Bu manzara nefes kesici."

Sermayenin "varoşlar" diye ötekileştirdiği ancak manzarası için defalarca kentsel dönüşüm adı altında rant talanına başvurduğu Gülsuyu Mahallesinden bahsediyorum. Prens adalarına karşı, Boğaz'a hakim eşi benzeri görülmeyen manzarası nedeniyle hem burjuvazinin göz bebeği hem de devletin yıllardır ele geçirmek için her türlü kirli oyuna başvurduğu yer Gülsuyu-Gülensu Mahallesi. 

Uyuşturucu çeteleriyle mücadelesinde katledilen Hasan Ferit Gedik'in; sistemin dayattığı özel mülkiyete karşı çıkıp yüzünü döndüğü özgür alanlarda ölümsüzleşen Gezi'nin "kırmızı fularlı kızı" Ayşe Deniz Karacagil'in ve Suruç katliamında ölümsüzleşen Cebrail Günebakan'ın sokaklarını adımladığı, uyuşturucu çeteleriyle mücadele ettiği mahalle aynı zamanda. Gülsuyu mahallesi bir döneme damga vuran Çukur dizisinin çekilmek istendiği, ancak mahalle muhtarının "mahallemizde çetelerin anlatılmasını istemiyoruz" diyerek teklifi reddettiği "korunaklı" bir alan. 

Çünkü harcını 1950'lerde çalışmak için İstanbul'a göç eden ancak kentin dışına sürülen Kürtler, Aleviler ve devrimciler kardı. İstanbul'un Maltepe ilçesine bağlı Gülsuyu-Gülensu Mahallesi Yeşilçam filmlerine ilham veren sahnelerle kuruldu. Yolu, suyu olmayan mahallede oluşturulan insan zincirinde elden ele tuğlalar, bidonlarla su taşındı... Gecekondu mahallesi bir süre sonra çetelerin ve mafyanın hedefi haline geldi. Mahalleyi parsellere bölen çete-mafya, arsaları mahalleyi kuran halka zorla satmaya çalıştı. Devrimciler mahallenin kuruluşunda yer aldıkları gibi korumak için de mücadeleye başladı. Çete ve mafyaları devre dışı bıraktı. Eşit, hakça barınma ihtiyacı için parselasyon çalışması yaptı; okul, park, sağlık ocağı kuruldu. 

Devrimci damarlarından dolayı bu mahalle 15-16 Haziran büyük işçi ayaklanmasına, sayısız işçi direnişine hem tanıklık etti hem de direnişin parçası oldu. Mahalle aynı zamanda '72 Mart muhtırasına, 12 Eylül askeri faşist darbesine karşı ciddi bir muhalefet örgütledi, Gezi direnişinde mahalleli E5'i trafiğe kapattı... 

Yükselen muhalefet, örgütlü bilinç nedeniyle devlet için büyük bir tehdit oluşturdu mahalle. Bu nedenle artık devletin müdahalesi zorunlu hale geldi. Gecekondu mahallesinde kameralar olmadığı, her türlü suç oranının yüksek olduğu iddiasıyla devlet kentsel dönüşüm kapsamında yüksek binalı, güvenli sitelerin inşası için işe girişti. Asıl amaç dayanışmanın son derece önemli olduğu komşuluk ilişkilerini yok etmek, devrimciler ve halk arasındaki bağı koparmak olduğu kadar bu mahallenin eşsiz manzarasının etinden sütünden faydalanmaktı. 

Bu nedenle İstanbul'daki ilk imar planı, Kuzey Nazım İmar Planı Gülsuyu için yapıldı. Plan iptal davaları ve sokağa dökülen binlerce kişinin iradesi planı iptal ettirdi. Gülsuyu'nda ranta karşı başlatılan bu direniş sayesinde Sulukule, Bezirganbahçe, Aydos, Başıbüyük başta olmak üzere yağmalanmak istenen birçok semt, mahalle kendi içinde örgütlenerek İstanbul Mahalleler Platformu kuruldu. Ziyaretler, eylemler, bilgilendirme toplantıları yapıldı. İstanbul'un emekçi semtlerinin talanına karşı mücadeleden ziyade bir kenti savunmak için çalışmalar yürütüldü. Gülsuyu'nda sermaye devletinin halkı yerinden ederek emlak patronlarının egemenliğini inşa etme planları suya düşürüldü.

2013 yılında bu topraklarda yaşanan en görkemli ve devletin korkusu Gezi direnişinde, halk ilk günden itibaren eylemler örgütledi, uluslararası ve yerli sermayenin ticaret yolu E5'i trafiğe kapattı. Gözü iyiden iyiye korkan devlet ardından mahalleye saldırılarını artırdı. Bu saldırılar sonrası mahallede çok şey değişti.

Gülsuyun'da doğmuş, büyümüş, devrimcilerle birlikte sokaklarda çeteleşmeye karşı mücadele etmiş bir mahalle sakininin şu sözleri devletin iskan politikasının özünü içeriyor: "Kürdistan'ın, Karadeniz'in köylerinden buraya gelip devrimcilerin dağıttığı evlere taşınan ailelerin çocukları, faşist ülkücülerin 3-5 metrelik MHP bayraklarıyla poz vermeye başladı. Mahallenin gençleri ülkücü-mafya-çete gruplarıyla bir araya geldi, sırtını devrimcilere döndü." 

Bağrını sayısız devrimciye, ölümsüzleşenlere, devrimci örgütlere açan Gülsuyu mahallesinin ismi bugün faşist hesaplaşmalarda ülkücüler tarafından öldürülen ülkücü Sinan Ateş'lerle anılıyor. Görüştüğüm mahalleli, "Bu mahallede artık yetişenler ilerici, aydın, devrimci olmuyor, Sinan Ateş'in katili oluveriyorlar. Devletin kirli işlerini yaptırdığı aparatlara dönüşüveriyor" demişti. 

Devrimcilerin halkla kurduğu, savunduğu, saldırıları püskürttüğü, sokaklarını devrim şehitlerinin adımladığı Gülsuyu mahallesini bizden çalanlardan geri almamız gerek. Bunun için de 1950'lerde olduğu gibi halk ve devrimciler arası dayanışmanın, örgütlü mücadelenin yeniden tesis edilmesi, yükseltilmesi şart. Hasan Ferit Gedik, Ayşe Deniz Karacagil, Cebrail Günebakan gibi bu mahalle için her türlü bedeli göze alarak yozlaşmaya karşı mücadele yürüten ölümsüzlerimiz bize yürüyeceğimiz yolu gösteriyor...