GÜNCEL
Oluç: Krizin tek sorumlusu Erdoğan'dır
Krizin tek sorumlusunun Erdoğan olduğunu belirten HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, "İsraf ekonomisi sonlandırılmalıdır. Ahbap çavuş ilişkileri sonlanmalıdır, üretime ve istihdama yönelmek gerekir. Üçüncüsü de askeri harcamalara, savaş harcamalarına son verilmelidir. Bu adımlar atılmadığı müddetçe krizin durdurulması mümkün değildir" dedi.
HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, sabah saatlerinde toplanan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Parti genel merkezindeki basın toplantısının ana başlığında ekonomideki gelişmeler yer aldı.
'TEK SORUMLU ERDOĞAN'DIR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık sık bir "ekonomik savaş" olduğunu dile getirdiğini ifade eden Oluç, "En son bugün 'ekonomik teröristler var' dedi. Net olarak ifade edelim ki, ortada bir ekonomik savaş yoktur, 'yerli ve milli mücadele sürdürülmesi' lafı tamamen hamasettir. Ekonomik teröristler de yoktur. Olan, hükümetin ve istikrar getireceği ilan edilen tek kişi yönetiminin, ekonomide, iç ve dış politikada aldığı yanlış kararlardan, yanlış tercihlerden kaynaklanan bir krizdir. Bu açıdan bakarak durumu değerlendirmezsek, finansal alanda gelişen bu krizin önüne geçmek mümkün olmayacaktır. Tüm kararların ve tercihlerin müsebbibi ve uygulayıcısı Saray'da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ekonomi danışmanlarıdır, bakanlardan oluşan ve ona bağlı olan kuruldur. Tek sorumlu onlardır. Yıllardır ülkeyi yöneten partinin iktidarıdır" dedi.
'TBMM ACİLEN TOPLANMALIDIR'
Denge-denetleme ve fren mekanizmalarının olmadığı, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırıldığı bu dönemde bu krizin daha da derinleşmemesi için TBMM'nin acilen toplanması gerektiğini söyleyen Oluç, "Meclis, denetim mekanizması olarak işlev görmeli, gelişmekte olanlar karşısında hangi adımların atılması gerektiğini özgürce tartışmalıdır. Aksi takdirde bu denetlenemeyen gidişat karşısında karşı karşıya kalınacak durum toplumun tamamı açısından son derece sıkıntılı sonuçlar yaratacaktır" diye konuştu.
'KRİZİN FATURASI EMEKÇİLERE VE İŞÇİLERE KESİLMEKTEDİR'
Oluç, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bakın bugün tekrar güncellediğimiz rakamlara göre, bu krizin faturası ücretli çalışanlara, emekçilere ve işçilere kesilmektedir. Kamu emekçilerinin yılbaşından bugüne döviz kuru etkisiyle kayıpları dolar bazında yüzde 18, euro bazında kayıpları yüzde 11'dir. Emeklilere baktığımızda bu kayıp dolar bazında yüzde 37, euro bazında yüzde 32'dir. Asgari ücretlilere baktığımızda bu kayıplar dolar bazında yüzde 42 euro bazında yüzde 37'dir. Yani emekçiler, ücretli çalışanlar, işçiler, emekliler bu uygulamalardan dolayı yılbaşından bu yana çok büyük kayıplarla karşıya kalmıştır."
TL DEĞER KAYBEDİYOR, TOPLUM FAKİRLEŞİYOR
Doların yükseldiğinin konuşulduğunu, ama esas meselenin TL'nin değer kaybettiğine dikkat çeken Oluç, "TL'nin değer kaybetmesi demek bu toplumda emeğiyle çalışan herkesin her gün biraz daha fakirleşmesi demektir. Emeği ile geçinen tüm toplum kesimlerinde ciddi bir fakirleşme söz konusudur. Yanlış politikaların bedelini esnaf, işçiler, çiftçiler, emekçiler, üreticiler ödemektedir. Bu yüzden bir an evvel Meclis'in fren ve denge-denetleme mekanizması olarak işlemeye başlaması gerekmektedir" diye belirtti.
KİTLESEL İŞTEN ÇIKARMALAR BAŞLADI
Birçok ilde kitlesel işten çıkarmaların başladığını ifade eden Oluç, "Meclis'in acilen önlem alması gerekmektedir. Önümüzdeki aylarda bugün yaşanan finansal krizin gündelik yaşama nasıl olumsuz yansıdığını göreceğiz. Hayat pahalılığı artacak. Türkiye'de her şey dövize endeksli. Mercimekten soğana kadar tarımda ithal ürünler söz konusu. Yaşanan bu kriz bir süre sonra, yani Eylül ve Ekim aylarında beslenme sorunları yaratmaya başlayacak. Keza sağlık sektöründe, ilaç fiyatlarında benzer bir durumla karşılaşacağız. Bu ahbap çavuş kapitalizmine yatırılan kaynaklar bizi buraya getirmiştir" diye kaydetti.
İSRAF VE SAVAŞ HARCAMALARI BİTMELİ
Oluç konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu sorunun aşılması için tartışırken üç konuya dikkat çekmek gerekir. Birincisi israf ekonomisi sonlandırılmalıdır. Ahbap çavuş kapitalizmi çerçevesindeki çılgın projeler olarak adlandırılan verimsiz projeler sonlandırılmalıdır. Üretime ve istihdama yönelmek gerekir. Üçüncüsü de askeri harcamalara, savaş harcamalarına son verilmelidir. Bu adımlar atılmadığı müddetçe krizin durdurulması mümkün değildir.
DAYANIŞMA AĞLARIKURACAĞIZ
"Toplumun ne yapması gerekir? Önümüzdeki aylarda krizin topluma yansımalarına karşı yerel ve geniş bir dayanışma ağı kurulmalıdır. Parti örgütlerimize yerel dayanışma odaklarını yaratması konusunda önlem almaları talimatlarını ileteceğiz, hazırlıklarımızı yapacağız.
HALKIN EKONOMİK-SOSYAL ZİRVESİNİ TOPLAMALIYIZ
"Bütün sendikalara, meslek örgütlerine ve STK'lara da çağrı yapıyoruz: Halkın ekonomik-sosyal zirvesini toplamak ve halkın alacağı önlemleri tartışmak acil bir ihtiyaçtır. Biz HDP olarak üzerimize düşeni yapacağız. Sendikalar, meslek örgütleri ve STK'lar da acilen harekete geçmelidir.
"Said-i Kürdî'nin bir sözü var, der ki 'Canavara merhamet ederseniz o sizi yer, sonra da sizden dişlerinin kirasını ister'. Bugün yaşanan tam da bu. Canavara merhamet edildi, sonrasında her şeyi yutmaya başladı, faturası da halklara çıkarılıyor. Biz HDP olarak buna engel olmak için elimizden geleni yapacağız.
TEK ADAM PROJESİ ÇÖKTÜ
"Türkiye'de sorunların aşılması için çözüm olarak önerilen tek adam yönetimi, kuvvetlerin ayrılığı yerine birleştirilmesi, adalet ve yargının işlemez hale getirilmesi, üniversitelerin, medyanın ve tüm kurumların bir odağa bağlanması projesi çökmüştür. Türkiye bu çöküşle en büyük krizini yaşamaya başlamıştır. Önümüzdeki günlerde bu sistemin Türkiye'yi daha da zor günlere sürükleyeceğini göreceğiz. Faşizmin kurumsallaşması karşısında yapılması gereken tek şey demokrasi ve hukuk mücadelesini yükseltmektir. Bu olmadığı müddetçe bugün ekonomik alanda görülen bu sıkıntılar yarın siyasal alanda da derinleşerek karşımıza çıkacaktır. Dolayısıyla tek adam rejimi karşısındaki demokrasi, hukuk, adalet mücadelemizi büyüteceğiz."