Nazlı Top yazdı | Tacizde ayrıcalıklı sınıfın dokunulmazlığı
Sophie Patterson-Spatz 2017 yılında İçişleri Bakanı Gérald Darmanin'in tecavüz saldırısına uğradığını açıklayarak şikayette bulunmuştu. Soruşturmanın üç kez kapatılmasının ardından Patterson, 2022 yılında yeni bir karar verileceği ümidiyle Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulundu. Ancak yargıtay başvuruyu reddederek dosyayı kapattı. Egemen sınıftan bir erkeğin cinsel şiddet suçlaması karşısında dokunulmazlığı bu kararla onaylanmış oldu.
Fransa İçişleri Bakanı Gérald Darmanin'e karşı açılan cinsel şiddet davası 14 Şubat günü yargıtay tarafından kesin bir şekilde reddedildi ve dosya rafa kaldırıldı. Fransa'da ayrıcalıklı, zengin, burjuva sınıfına mensup yapılan ilk kıyak değil bu. Kadın örgütlerinin uzun bir sürece dayanan protestoları ve farklı tepkilerine kulak tıkayan yargı sistemi kadının değil erkeğin beyanını esas alarak son noktayı koydu.
Fransa'da her üç günde bir kadın öldürülüyor. 2023 yılında 244 bin kadın evli olduğu erkek, partneri, kardeşi, babası tarafından şiddete maruz kaldığını beyan etti ve 134 kadın öldürüldü.
Yaklaşık on kadından biri fiziksel veya cinsel şiddete, aynı zamanda psikolojik ve sözlü şiddete maruz kaldığını söylüyor.
Macron göreve geldiğinde kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında yürürlüğe aldığı acil telefon, acil bilezik, dijital platformlar, acil barınma yerleri gibi tedbirleri arttıracağını belirtmişti, ama 1000 adet bilezikten sadece 88'inin çalışır durumda olduğu resmi kaynaklarca açıklandı. Sığınma evleri ve yeterli korunmanın sağlanması için talep edilen bütçe ise uygulanmadı.
Macron hükümeti, kadın örgütlerinin mücadelesi sonucu kadına yönelik şiddete karşı çok sınırlı bazı yaptırım kararları aldı. Ama bu yaptırımlar kadınların taleplerini karşılamıyor. Üstelik üst tabaka, ayrıcalıklı siyasetçiler, sanatçılar, entelektüeller gibi tanınmış erkeklere tam bir koruma zırhı uygulanarak, bu sınırlı yaptırımlar bu kişilere de uygulanmıyor.
Örneklendirmek gerekirse: Sophie Patterson-Spatz 2017 yılında İçişleri Bakanı Gérald Darmanin'in tecavüz saldırısına uğradığını açıklayarak şikayette bulunmuştu. Her ikisi de cinsel ilişkiye girdiklerini söylese de Sophie ve avukatı Me Elodie Tuaillon-Hibon, Darmanin'in yetkilerini kullandığını, cinsel ilişkinin zora dayandığını ve rıza içermediğini belirtiyordu.
İçişleri Bakanı Darmanin ise dava sürecinde "girişimci" bir şikayetçinin "cazibesine kapıldığını" iddia ederek kendisini savunmuştu.
Soruşturmanın üç kez kapatılmasının ardından Patterson-Spatz, 2020 yazında bir soruşturma hakimi atanmasını sağladı. Patterson, 2022 yılında davanın reddinden sonra yeni bir karar verileceği ümidiyle Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulundu. Ancak yargıtay başvuruyu reddederek dosyayı kapattı. Egemen sınıftan bir erkeğin cinsel şiddet suçlaması karşısında dokunulmazlığı bu kararla onanmış oldu.
Darmanin'in ilk reddedilen taciz dosyası değildi bu. Tourcoing şehrinde bir kadın, o zamanlar şehrin belediye başkanı olan Darmanin'in, barınma ve iş karşılığında kendisini cinsel ilişkiye zorladığını açıklamış ve şikayette bulunmuştu. Ancak bu soruşturma da 2018 yılında kapatıldı.
Karara tepki gösteren avukatı Me Elodie, "Tecavüzcüler mağdurlardan daha şanslı, savunma hakları ve gerekçe gösterme yükümlülüğüyle korunuyorlar, ancak mağdurun hakları ülkemizde geçerliliğini yitirmiş durumda" diyerek Fransa'da yargı sisteminin erkekten yana olduğuna dikkat çekiyor.
Fransa'da pek çok ırkçı, ayrımcı yasada imzası bulunan Gérald Darmanin, adalet sisteminin göçmenlere veya işçi sınıfı mahallelerindeki gençlere karşı daha katı olmasını isterken, kendisi erkekleri koruyan cinsiyetçi düzenlemelerden sonuna kadar yararlanıyor.
Kadına yönelik şiddetle mücadelede ikiyüzlü davranan Macron hükümeti de, cinsel şiddet ve tacizle mimlenmiş erkekleri bakan, vekil gibi konumlara getirmede arsızca davranmaya devam ediyor.
Damien Abad'ın Dayanışma, Özerklik ve Engelliler Bakanı olarak atanmasının ertesi günü Mediapart yayımladığı makalede, iki kadının 2010 ve 2011 yıllarında yeni bakanın tecavüz saldırısına uğradıkları ve dava açtıkları bilgisine yer verdi.
Fransa Kamu Hizmetleri Bakanı George Tron'un da iki eski çalışanına cinsel taciz saldırısında bulunduğu kamuoyuna yansımış ve bakan istifa etmek zorunda kalmıştı.
Fransa'nın ünlü haber spikeri Patrick Poivre d'Arvor, genç bir kadına tecavüz saldırısında bulunmuş, hakkında başlatılan soruşturmanın ardından kadının kendisini "baştan çıkardığı"nı söyleyerek, aklanmanın yolunu açmıştı.
Ünlü entelektüel Olivier Duhamel'den aktör Richard Berry'ye, uluslararası üne sahip sanatçı Claude Lévêque'ten geçtiğimiz sene Emmanual Macron'un Ulusal Sinema Merkezi Başkanı seçtiği film yapımcısı Dominique Boutonnat'a kadar bir sürü erkeğin cinsel saldırı dosyaları mevcut.
Macron, "Gérard Depardieu'nun büyük bir hayranıyım. Fransa'nın kültürünü dünyaya tanıtıyor" diyerek, yaklaşık on kadın tarafından taciz ve tecavüz saldırısıyla suçlanan ve cezasız kalan Depardieu'yu destekleme cüretini göstermişti.
Cinsiyete dayalı ve cinsel şiddet vakalarında hükümet üyelerinin ve erkek egemen sisteme sırtını dayayan "ünlü", "yetki sahibi" erkeklerin cezasız kalması, kadınların bu sistemdeki adalete güvenemeyeceğini gösteriyor.
Tüm dünyada yankısını bulan #MeToo hayatın her alanında devam ediyor. Tecavüz saldırısında bulunan erkeklerin sadece yüzde 1'inin mahkum edilmesiyle cezasızlık devam ediyor. Macron hükümeti ırkçı, cinsiyetçi, göçmen ve sınıf düşmanı politikalarına devam ederken aşırı sağ ile ittifak içinde yürüyerek cinsel şiddet ve tecavüze zemin hazırlamaya devam ediyor.
Fransa'da kadınlar, 8 Mart'ta grev ve eylem çağrısı yaparken kadına yönelik cinsel şiddet ve tecavüze karşı mücadele kapsamında şu çağrılara da yer veriyor:
"Fransa'nın bu yaz Olimpiyat ve Paralimpik Oyunlarına ev sahipliği yapacak olması dolayısıyla, her türlü cinsiyetçi ve cinsel şiddetle mücadele edilmesi, mağdurların korunması ve fuhuş ve pezevenklik ağlarıyla mücadele edilmesi için somut adımlar atılması. Mevcut yasaların uygulanması ve kadınlara, çocuklara ve toplumsal cinsiyet azınlıklarına yönelik erkek şiddetiyle mücadele için bir çerçeve yasa çıkarılması."
"8 Mart'ta grev ve eylemlerimizle ataerkilliğe ve hükümete karşı meydan okuyacağız" diyen kadınların talepleri elbette bundan çok daha fazla. En önemlisi ise kadınlar öz gücüne güvenerek 8 Mart kadın grevinde, "Toplumdaki temel rolümüzü göstereceğiz" diyor.