Meksika'da kadınların fiili meşru mücadelesi
Meksika'da kadın özgürlük mücadelesi yeni bir döneme girdi. Meksika'daki kadınların mücadele deneyimi, dünyanın bütün kadınlarına daha militan, kararlı, fiili meşru mücadele hattından yürünmesi gerektiğini anlatıyor. Meksikalı kadınlar, "Yaşamak için düzeni değiştirmek gerekirse, değiştiririz" fikriyle, erkek egemenliğini alt etme kararlılığıyla, mücadelelerini sürdürüyor.
Kadın katliamları ve kadına yönelik şiddetin yoğun olarak yaşandığı ülkelerden Meksika'da her gün ortalama 12 kadın erkekler tarafından öldürülüyor. Her 18 saniyede bir kadın, LGBTİ+ veya çocuk tecavüz saldırısına uğruyor. Meksika, Latin Amerika'da Honduras ve El Salvador'un ardından kadın cinayetinin en yüksek olduğu ülke konumunda. Dünya çapında en çok kadın cinayetinin işlendiği 25 ülkeden 14'ü Latin Amerika'da bulunuyor.
Kadın katliamları ve kadına yönelik şiddet karşısında kadın öfkesinin dinmediği bir ülke Meksika aynı zamanda. Latin Amerika kıtasında ve dünyada dalgalanan kadın özgürlük mücadelesi ve kadın isyanı Meksika'da da yankı buluyor. Son yıllarda Meksika'da işçiler, öğrenciler, genç kadınlar ve cinsel şiddete maruz kalan kadınlarla, kaçırılan ve katledilen kadınların yakınlarının yürüttüğü ortak bir mücadeleden bahsedebiliriz.
Bu hareket için 2019 yılı bir dönüm noktası oldu. Kadın katliamları ve cinsel şiddetin arttığı 2019 yılında kadın isyanı büyüttü, kitlesel sokağa çıkışlar yaşandı.
2019 yılı Ağustos ayında 17 yaşındaki bir genç kadının evine gitmek üzereyken dört polisin tecavüz saldırısına uğraması, bu olaydan birkaç gün sonra, yine 16 yaşında bir genç kadına, bir fotoğraf müzesinin tuvaletinde müze güvenliğini sağlayan polisin tecavüz saldırısı kadınları harekete geçirdi.
Devlet güçlerinin kadınlara yönelik tecavüz saldırıları Meksika'daki kadınların öfkesini sokaklara taşırdı. 12 Ağustos 2019'da "Bizi korumuyorlar, bize tecavüz ediyorlar" çağrısıyla on binlerce kadın eyleme geçti ve başkent Mexico City'nin güvenlik şefi Jesus Orta'ya pembe renkli spreyler sıktı, tecavüzcü polisi teşhir etti.
Bu ilk tepkinin üzerine 16 Ağustos'ta eylemler 31 kente yayıldı ve giderek şiddetlendi. Yüzü maskeli kadınlar polis merkezlerinin camlarını, kapılarını kırdı, duvarlara yazılamalar yaptı. Tecavüzcü ve kadın katillerini koruyan yargı sistemine de tepki gösteren kadınlar başsavcının ofisine saldırı düzenledi, Ulusal Saray'ın kapılarını kadın katliamlarını simgelemek için kırmızıya boyadı.
Kadınlar eylemlerinde, kadın düşmanı söylemleriyle öne çıkan futbol takımının bayrağını yaktı. Eylemlerde başkentin simgesi olan "Adalet Anıtı"nın hasar görmesi üzerine, başkentin ilk kadın belediye başkanı Claudia Sheinbaum göstericileri 'kışkırtıcı' ve 'vandal' ilan ederek, kriminalize etmeye ve kadın hareketini bölmeye çalıştı.
'KADINLARI ÇİĞNERSENİZ BİZ DE YASALARINIZI ÇİĞNERİZ'
Fakat bu söylemler sokağa çıkan kadınları bölemedi, sokağa çıkışı engelleyemedi, aksine kadınların direnişi önemli bir meşruiyet kazandı. "Siz buna vandalizm diyorsunuz, biz buna onurlu öfke diyoruz" diye yanıt veren kadınlar, "Kadınları çiğnerseniz, biz de yasalarınızı çiğneriz", "Duvarlar temizlenebilir, camlar yenilenebilir, ama katledilen kadınlar asla geri gelmeyecek", "Bunların hiçbiri kadınların hayatlarından daha değerli değil" diyerek tepki gösterdi. Yüksek bir meşruiyet bilincine sahip olan kadınlar eylemlerin haklı ve gerekli olduğunu söyleyerek sahiplendi.
ÇEKİÇLİ KADINLAR
25 Kasım 2019'da çekiç ile silahlanmış yüzü maskeli kadınlar kent merkezlerinde eylemler yaptı. Metrobüs ve otobüs duraklarını, çeşitli işyerlerinin camlarını tahrip etti, karakolları ateşe verdi, "Daha kaç kişi ölmek zorunda" diye haykırdı.
Kadın cinayetlerine karşı yükselen kadın hareketi ve direnişi fikri her yere yayılmaya başladı.
'BİR DAHA SESSİZLİĞİMİZİN RAHATLIĞINA SAHİP OLMAYACAKSANIZ'
Kadınların gün ortasında metrolardan kaçırılması nedeniyle özel kadın vagonları geliştirilmesine tepki gösteren Meksikalı kadınlar, hiçbir yerin, hiçbir zamanın onlar için güvenli olmadığını bildiklerini söyleyerek, eylemlerini sürdürdü. Bu kez kadınlar eylemlerinde, "Bir daha asla sessizliğimizin rahatlığına sahip olmayacaksın" diyerek sokakları terk etmeyeceklerini ilan etti. Üniversitelerde yaşanan tacizler üzerine fakülteler yakılmaya çalışıldı.
2019'daki gösterilerin dinamizmi 2020 yılında büyüyerek devam etti. 2020 yılının Şubat ayında vahşice işlenen kadın katliamlarına karşı sokaklara çıktı.
9 Şubat'ta Ingrid Escamilla erkek arkadaşı tarafından önce bıçaklandı, ardından derisi yüzüldü ve vücudu parçalandı. Ingrid'in cenaze görüntülerinin alaycı içerikle gazete manşetlerinde yer alması kadınların öfkesini artırdı.
İki gün sonra 7 yaşındaki Fatima Cecilia Aldrighetti Anton'un tecavüz edilip, katledilmesi, 8 Şubat'ta katledilen Marbella Valdez Villarrreal'ın katilinin cenazesine katılarak tabutuna çiçek bırakması bardağı taşıran son damlalar niteliğindeydi.
'KADINLAR HAYATI DURDURDU'
14 Şubat'ı protesto gününe dönüştüren kadınlar, 8 Mart 2020 tarihinde güçlü bir kadın grevi örgütlemek için çalışmalarını sürdürdü.
O yıl, Meksika'daki en kitlesel 8 Mart eylemleri yapıldı. 8 Mart 2020 Pazar günü Mexico City'de 100 bin kadın eylemlere katıldı. 9 Mart Pazartesi günü "Bizsiz bir gün" şiarıyla grev örgütleyen kadınlar hayatı durdurdu.
O gün, sokaklarda çok az kadın görüldü. Mexico City'de kuaför salonları, metro bilet satış noktaları kapatıldı ve kadın banka çalışanları işe gitmedi. Rio Grande'deki fabrikalar, başkentteki dükkanlar, Guatemala sınırındaki ofisler kapatıldı. Bu yıl Meksika'da yine 8 Mart grevine hazırlanan kadınlar, geçmiş yılların başarısına dayanıyor.
KADINLAR İÇİN ADALET
Meksika'da kadın hareketinin temel mücadelesi adalet mücadelesidir. Bu mücadelenin ana damarını katledilen ve cinsel şiddete maruz kalan kadınların ve çocukların anneleri oluşturuyor.
Adalet arayan annelerden biri de Manuela Aleman. Aleman, 5 yaşındaki kızı Ly'nin 2017 yılında okuduğu özel okulun öğretmenlerinin istismar saldırısına uğradığını öğrendikten sonra suç duyurusunda bulunmuştu. Çocuk istismarcılarını serbest bırakan eyalet savcısının tecavüzcüleri aklamasının ardından Ulusal İnsan Hakları Komisyonu'nda (CNDH) görüşmeler yapıldı.
Kızının ve kendisinin ölümle tehdit edildiğini söyleyen Aleman, Eylül 2020'de erkek adalet sistemini protesto etmek için diğer şiddet mağdurlarının yakınlarıyla birlikte Ulusal İnsan Hakları Komisyonu'nun salonuna kendilerini zincirledi.
Kadınlar devlet binalarını bastı, Ulusal İnsan Hakları Komisyon binasını işgal etti. Hükümet çalışanlarını dışarı çıkaran kadınlar, binayı şiddet mağduru kadınlar için sığınak olarak kullanacaklarını ilan etti. İşgal ettikleri binalar üzerine katledilen kadınlarla ilgili pankartlar astı. Haftalar süren işgal eylemleri, başka kentlere de yayıldı.
Meksika'daki kadın hareketi bugün bakımından kadın ve çocuk katliamları ve cinsel şiddetini önleyecek yasal düzenlemeleri yaptıracak düzeye ulaşabilmiş değil. Fakat kadınların sokaklarda ve toplum üzerinde kurduğu etki, iktidarı yasa tasarıları oluşturmaya zorluyor. Ayrıca Meksika'daki kadınların fiili meşru mücadelesi, erkek şiddetini durdurmak için başvurduğu eylem biçimleri kadınlarda özsavunma fikrinin yaygınlaşmasını sağlıyor.
Kadınların mücadelesinin çeşitli kazanımları da oldu. Ingrid Escamilla'nın işkence edilmiş vücudun görüntülerini basına servis eden polislere karşı "Ley Ingrid" Yasası yürürlüğe girdi. Kadın cinayeti görüntülerinin yayılması yasaklandı.
"Ley Olimpia" ise Olimpia Coral Melo'nun yaşadığı dijital şiddet üzerine yürürlüğe giren bir yasal düzenleme. Bu düzenlemeye göre; ilgili kişilerin rızası olmadan cinsel içerikli görüntülerinin yayılması veya paylaşılması yasaklanıyor.
Meksika'da kadın hareketinin önemli kazanımlarından biri de güney eyaleti Oaxaca'da kürtajın yasallaştırılması. Oaxaca'da kürtaj hakkının tanınması, Meksika'nın genelinde kürtaj hakkı tartışmalarını gündeme getirdi.
'YAŞAMAK İÇİN DÜZENİ DEĞİŞTİRİRİZ'
Meksika'da kadın özgürlük mücadelesi yeni bir döneme girdi. Meksika'daki kadınların mücadele deneyimi, dünyanın bütün kadınlarına daha militan, kararlı, fiili meşru mücadele hattından yürünmesi gerektiğini anlatıyor. Meksikalı kadınlar, "Yaşamak için düzeni değiştirmek gerekirse, değiştiririz" fikriyle, erkek egemenliğini alt etme kararlılığıyla, mücadelelerini sürdürüyor.