22 Eylül 2024 Pazar

L. Michel Destan yazdı | 50. yılında '343 manifestosu' mücadelesi devam ediyor

343 Fransız kadın 5 Nisan 1971'de, kürtaj yasağına karşı "Kürtaj oldum" manifestosunu imzalayarak Fransa'da kürtaj hakkına doğru giden büyük bir adım attı. 1973'te, 331 doktor kürtaj hakkını ve kadınların üreme hakları konusunda kendileri karar vermesi gerektiğini savunan bir bildiriyi imzaladı. Kamuoyu desteğinin de artmasıyla birlikte parlamentoda süren uzun tartışmaların ardından kadınların mücadelesi sonuç verdi 17 Ocak 1975'te yürürlüğe giren yasa ile kürtaj 10 haftaya kadar yasallaştı.

5 Nisan 1971'de, tam 50 yıl önce 343 Fransız kadın kürtaj yasağına karşı "Kürtaj oldum" manifestosunu imzalayarak Fransa'da kürtaj hakkına doğru giden büyük bir adım attı.

Bu manifesto, Le Nouvel Observatoire ve Le Monde gazetelerinde yayınlandı ve büyük bir heyecan, yankı yarattı. 343 öncü kadın kendilerine yönelecek sadece toplumsal baskıyı değil, aynı zamanda devlet baskı ve şiddetini, tutuklanmayı göze aldı. Fransa'da 1942 yılında kürtajın "devlete karşı işlenen suç" kapsamına alınmasıyla birlikte gönüllü olarak gebeliği sonlandırmak yasaklanmış, kürtaj yaptıran bazı kadınlar idam edilmişti. Bir bakıma kürtaj yaptırmak ya da yapmak vatana ihanet olarak kabul ediliyordu.

Kadınlar gizli ve sağlıksız koşullarda kürtaj oluyor ya da kürtajın yasal olduğu İngiltere'ye gizlice gidiyorlardı.

343 kadının manifestosunda, "Her yıl Fransa'da 1.000.000 kadın kürtaj yaptırıyor. Tıbbi koşullar altında basit şekilde yapılabilen bu operasyon yasaklardan ötürü ilkel koşullarda tehlikeli sonuçlar oluşturuyor. Milyonlarca kadın yasal zorunluluktan dolayı sessiz kalmak zorunda kalıyor. Bilmenizi isteriz ki; biz yasadışı kürtaj yaptıran kadınlardan birisiyiz. Ücretsiz doğum kontrol yöntemleri istediğimiz gibi, ücretsiz kürtaj hakkı da istiyoruz" yazıyordu.

Nouvel Observateur'un sayfalarında yayınlanan manifestoda tanınmış isimlerden Simone de Beauvoir, Marguerite Duras, Françoise Sagan, Jeanne Moreau, Catherine Deneuve ve Agnès Varda'nın yer alması manifestoya görünür kıldı ve etkisini artırdı.

1 Nisan'da manifestonun yıl dönümü nedeniyle yayınlanan bir röportajda 343 imzacıdan biri olan Marguerite Duras şöyle diyor: "Manifesto yayınlandıktan bir hafta sonra aldıkları bir mektupta dışkı vardı. Vatikan Radyosu'nda, 'Fransa soykırım ve krematoryum yoluna çıkıyor' yorumları yapılıyordu."

Manifesto ve kürtaj hakkı seferberliği kadının kendi bedeni üzerinde, kendi söz ve karar alma hakkını hiç olmadığı kadar tartışmanın yolunu açan bir pratik oldu. Öyle ki, 1972 sonbaharında, tecavüzden sonra kürtaj yaptırmaktan yargılanan Marie-Claire Chevalier'in davası, kürtaj hakkı için mücadelenin ana davasına dönüştü. 343'ün üç üyesi Gisèle Halimi, Simone de Beauvoir ve Delphine Seyrig davaya müdahil oldular, suç işleyen ve suça ortak olduğu gerekçesiyle genç kadını ve annesini savundular. Mahkeme dışında feminist aktivistler destek gösterileri yaptı. Bu tarihi duruşmanın ardından, Fransa'da kürtaj için mahkumiyetlerin sayısı önemli ölçüde azaldı.

1973'te, 331 doktor kürtaj hakkını ve kadınların üreme hakları konusunda kendileri karar vermesi gerektiğini savunan bir bildiriyi imzaladı. Kamuoyu desteğinin de artmasıyla birlikte 1974 yılına kadar kürtaj suç olmaktan çıkarıldı ve yasal düzenleme yapıldı. Parlamentoda süren uzun tartışmaların ardından 17 Ocak 1975'te yürürlüğe giren yasa ile kürtaj 10 haftaya kadar yasallaştı.

1982'de çıkarılan Roudy yasasıyla kürtajın sosyal güvenceden karşılanması düzenlenmesi yapıldı. Yasa François Mitterrand yönetimindeki Kadın Hakları Bakanı ve "Manifeste des 343" imzacısı Yvette Roudy'nin adını taşıyor. 1999'da kürtaj süresi 10 haftadan 12 haftaya çıkarıldı. Aynı zamanda, yasa ile, reşit olmayanların ebeveyn izni olmadan kürtaj yaptırmalarının önü açıldı.

343'lerin Manifestosu'nun etkisi sadece Fransa ile sınırlı kalmadı. Sınırları aştı ve nesilden nesile aktarılmaya devam etti. Manifestonun yayınlanmasından birkaç ay sonra, Haziran 1971'de benzer bir metin Alman dergisi Stern'de yayınlandı. Ve bugün de bu kadınların mücadelesi, kadın özgürlük mücadelesi öznelerine ilham olmaya devam ediyor.

Fransa'da Journal Du Dimanche'nin son sayısında 343 "hamile olan kadın ve kişiler" tarafından imzalanan yeni bir manifesto ortaya çıktı. Vanessa Paradis, Béatrice Dalle veya Najat Vallaud-Belkacem başta olmak üzere imzacılar, Fransa'da kürtajda 12 hafta sınırının kaldırmasını ve ücretsiz olmasını talep ediyorlar. İlk manifestodan elli yıl sonra "henüz bedenlerimizin üzerinde tam söz ve mülkiyet hakkına sahip değiliz. Ataerkillik seçimlerimizi frenliyor" diyorlar.

Yeni imza metninde kadınlar, kürtaja erişimdeki eşitsizliklere tepki gösterirken, kürtajın hamileliğin 12'nci haftasına kadar yapılabileceği sınırlaması ve şartlara bağlanmasını kabul etmediklerini ifade ediyor. Ayrıca, "günümüzde kürtaja erişimde yaşanan yasal, ekonomik, sosyal ve toplumsal eşitsizlikler nedeniyle kürtaja erişimde sınıf farkı kendini göstermektedir. İstenmeyen gebeliği sonlandırmak için sosyo-ekonomik durum belirleyici olmaktadır" deniliyor.

Var olan eşitsizliğe karşı kürtaj hakkına erişimin önündeki tüm engellerin kaldırılması ve kürtajı sınırlayan sürenin uzatılması için mücadele eden kadın örgütleri parlamentoya yeni yasa önerilerinde bulundu. İşte bu yeni manifesto; istenmeyen gebeliği sonlandırma süresinin 12 haftadan 14 haftaya uzatılmasına yönelik yasa tasarısının Şubat ayında geri çevrilmesinden hemen sonra yayınlandı.

Kadın özgürlük mücadelesi tarihinden öğrenerek haklarını gasp ettirmeme ve kazanımlarını büyütme iradesi gösteren kadınlar 343 Manifestosu'nun yıldönümünde "kavgaya devam" diyor.