24 Kasım 2024 Pazar

Koray Can yazdı | Sömürge uşaklarına karşı daha etkin bir mücadele

Sosyalist yurtseverler, Kürdistan'ın geleceğiyle Kürt halkının özgürlüğünün Barzani ailesinin ve bir avuç burjuvazinin çıkarları uğruna feda edilmesine asla izin vermemelidir. Kürdistan'da KDP ve Barzani ailesinin, ENKS'nin işlemiş oldukları suçları halkımıza anlatarak, bu işbirlikçi hainlerin gerçek yüzünü teşhir etmeli ve Kürt halkının bu işbirlikçi hainlere karşı tavır almasını sağlamalıdır.

Bilindiği gibi 1. emperyalist paylaşım savaşından sonra Kürdistan; Türkiye, İran, Irak ve Suriye devletleri arasında paylaştırıldı. Kürt ulusunun kendi kaderini tayin hakkı elinden alındı. Kürdistan dört parçaya bölünürken, Kürt halkı da dört sömürgeci devletin işgali altında sayısız katliamlara maruz bırakılarak, sürgün ve asimilasyona tabi tutularak soykırım kıskacına alındı. Dört parça Kürdistan'da Kürt halkı bir yandan bu soykırıma karşı direnirken diğer yandan Kürdistan'ın her bir parçasında ulusal kurtuluş ve özgürlük mücadelesi yürüttü. Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek yürütmüş olduğu bu kurtuluş ve özgürlük mücadelesi her defasında sömürgeciler tarafından kanla bastırıldı.

Kürt halkı kurtuluş ve özgürlük mücadelesi verirken karşısında sadece sömürgeci devletleri, emperyalistleri bulmadı. Aynı zamanda emperyalistlerle ve sömürgeci devletlerle işbirliği içerisine giren Kürt ihanetçileriyle de savaşmak zorunda kaldı. Tıpkı bugün olduğu gibi...

Dün olduğu gibi bugün de Kürt halkı, varlık ve özgürlük savaşımını çok büyük bedeller uğruna sürdürmektedir. Dün Kürdistan'ı dört parçaya bölüp sömürgeleştirenler -emperyalistler, bölgemizin sömürgeci devletleri ve yerli işbirlikçileri- bugün bir kez daha Kürtlere reva gördükleri bu "statünün" kalıcı olması için birleşmişlerdir.

Kırk milyonu aşan bir nüfusa sahip olan Kürt halkının kendi kaderini tayin etme hakkını elinden alanların, Kürdistan'ı dört parçaya bölerek sömürgeleştirenlerin, bugün bir kez daha aynı politika doğrultusunda saf tutmalarını anlamak Kürtler bakımından zor değil. Kürt halkının anlamakta zorlandığı, Kürtlerin kurtuluşu ve özgürlüğü için mücadele ettiğini iddia eden KDP gibi partilerin bu safta konumlanmalarıdır. Elbette KDP ve Barzani ailesinin dününe bugününe hakim olanlar için, KDP'nin sömürgecilerle aynı safta yer alması hiçte şaşırtıcı değildir. Çünkü, KDP ve Barzanilerin tarihi ihanet ve işbirlikçilikte sınır tanımamanın tarihidir. Diğer bir ifadeyle söyleyecek olursak, KDP ve özel olarak da Barzani ailesi sömürgecilerle, işgalcilerle, soykırımcılarla uzun bir süreden beri kader birliği içerisinde olan işbirlikçi bir ihanet şebekesidir. Bu ihanet şebekesinin ihanet ve işbirlikçilik kapsamında yaptıklarının haddi hesabı yoktur.

Gelinen aşamada tüm iradesini emperyalistlere ve sömürgecilere teslim eden KDP ve Barzani ailesi için özgür Kürdistan'ın hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Böyle bir şeyin olacağına da hiçbir zaman inanmadılar. Onlar her dönem aile ve aşiret çıkarlarının peşine düştü. Büyük ihanetlerle en az emperyalistler ve sömürgeciler kadar Kürdistan'a ve Kürt halkına zarar verdiler. Bu ihanetçi ve işbirlikçi çizgilerini hiçbir zaman terk etmediler. Aksine güç ve servet edinmek için başta sömürgeciler ve soykırımcılar olmak üzere her devletle en ilkesiz, en aşağılık ilişki içine girdiler. Yaptıkları her türlü ilişki biçimini büyük diplomatik başarı olarak gördüler/göstermeye çalıştılar. Emperyalistlerle de, Saddam rejimiyle de, İran sömürgecileriyle de, soykırımcı faşist Türk devletiyle de ilişkilenmeleri hep bu temelde oldu. Kısacası Barzani ailesi ve KDP başta Başûrê (Güney) Kürdistan olmak üzere Kürdistan'ın tamamını kendi dar çıkarlarına kurban etmiş/etmeye de devam ediyor.

Kuşkusuz KDP ve Barzani ailesinin yaptıklarını sadece iktidar hırsıyla veya sınıfsal çıkarlarıyla izah etmek eksik bir değerlendirme olur. Meselenin özünü Barzanilerin KDP'yi ele geçirdikten sonra emperyalistlerin ve sömürgecilerin KDP ve Barzani ailesine biçtiği rolde aramak gerekir. Bu rol, emperyalizmin çıkar ve planları temelinde Kürt halkı üzerinde kontrol ve denetimi sağlamaktır. KDP'nin ve Barzanilerin başta Kürt özgürlük hareketi olmak üzere ilerici, devrimci Kürt parti ve örgütlerine karşı takınmış olduğu düşmanca tutumun en önemli nedenlerinden biri de budur. Çünkü emperyalistler ve sömürgeciler KDP'den ve Barzani ailesinden bunu istemektedirler. Gerçek ve bir o kadar da acı olan; KDP ve Barzani ailesi Başûrê Kürdistan başta olmak üzere dört parça Kürdistan'da bu role uygun hareket etmiş, etmeye de devam ediyor oluşudur. Kendisine biçilen rolü iyi oynamasından kaynaklı olsa gerek; emperyalistler ve sömürgeciler, KDP ve Barzanileri hep koruyup kollamış ve bugüne taşımışlardır. KDP ve Barzani ailesi kendisine biçilen rolün dışına çıktığında ise (Başûrê Kürdistan'da 25 Eylül 2017'de yapılan bağımsızlık referandumunda olduğu gibi) karşısında yine bu emperyalistleri ve sömürgecileri bulmuştur.

Sömürgeci faşist Türk devleti, PKK'nin etkili gerilla mücadelesi karşısında bir çaresizlik yaşamasaydı, Başûr'un statüsünü öyle kolay kabul etmeyeceğini, PKK'yi tasfiye etmenin diyeti olarak Başûr'daki yeni duruma razı olduğunu bilmeyen yoktur. KDP ve Barzani ailesi, PKK'nin tasfiyesi karşılığında Kürt özerk bölgesinin kendilerine verilmiş olmasına bağlı olarak sömürgeci faşist Türk devletine Başûrê Kürdistan'ın topraklarını sonuna kadar açmış, bizzat faşist Türk ordusu ile birlikte PKK'ye karşı savaşmıştır. Birçok PKK militanı KDP tarafından katledilmiştir. PKK'yi tasfiye etme konseptinde KDP ve Barzani ailesinin büyük bir rol oynadığı biliniyor.

MİT ve KDP askeri ve istihbarat eksenli ortak örgütler kurmuştur. KDP'nin istihbarat örgütü olan Parastin, MİT'in Başûr şubesi gibi çalışmaktadır. Başûrê Kürdistan'da yüzlerce yurtseverin katledilmesinde, KDP ve Barzanilerin parmağının olduğu bilinmektedir.

KDP ve Barzani ailesi, Rojava'da Kürt halkına karşı yapılan soykırım saldırılarını Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) üzerinden meşrulaştırmaya çalışmıştır. Kürt soykırımını gerçekleştirmek isteyen faşist Türk devleti ve ona bağlı çetelerle birlikte hareket etmiştir. Binlerce şehidin kanıyla yaratılan Rojava devrimini yenilgiye uğratmak isteyenlerle aynı cephede yer almıştır. Devrim sonrası oluşturulan toplumsal sistemin yıkılması için faşist Türk devleti ve DAİŞ çeteleriyle işbirliği yapmıştır. Keza Rojava'nın tecride alınmasında, boşaltılmasında da KDP özel bir rol oynamıştır ve bu rolü oynamaya devam ediyor. Kendisine bağlı unsurları YPG-YPJ savaşçı, komutanlarının ve komünistlerin tasfiyesi karşılığında MİT ajanı haline getirmek için seferber olmuştur. Aynı şeyleri Efrîn işgalinde de yapmıştır.

KDP güçleri, DAİŞ Şengal'e saldırdığında Şengal'i bırakıp kaçmış, yüzbinlerce Êzidî'yi soykırımın pençesine terk etmiştir. Yine binlerce Êzidî'nin katledilmesine göz yummuş, binlerce Êzidî kadının pazarlarda satılmasına neden olmuştur. Mevcut durumda da Şengal'in özerklik iradesinin ortaya çıkmaması için canla başla çalışmaktadır. Faşist Türk devletine her gün koordinat vererek Êzidî halkının öncülerinin katledilmesine neden olmaktadır. Rojava'da olduğu gibi Şengal'de de KDP kendisine bağlı elamanları faşist Türk devletinin birer ajanı haline getirmiştir.

Başûrê Kürdistan'ında denetim altında tuttuğu kentlerde halka karşı uyguladığı politikalarla AKP-MHP faşizmini aratmayan KDP-Barzani ailesi, Başûrê Kürdistan'ı sınırları içerisinde olan Medya Savunma Alanlarını soykırımcı faşist Türk devletinin işgal etmesine onay vermiş, bu işgalin başarıya ulaşması için sömürgecilere her türlü desteği vermekte tereddüt göstermemiştir. Başûrê Kürdistan'ı emperyalistlere ve sömürgecilere peşkeş çekerek, yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin talan edilmesine neden olmuştur.

Bağdat hükumeti Kerkük ve tartışmalı bölgelere askeri müdahaleyle el koyduğunda KDP en küçük bir direniş sergilemeden Kürt kenti olan Kerkük topraklarını terk etmiştir. Son süreçte Irak'ta yapılan seçimlerde Kerkük'te sömürgeci faşist Türk devletinin isteği doğrultusunda Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (YNK) kazanmaması için her türlü aşağılık yol ve yönteme başvurmuştur. Barzani ailesi ve KDP Başûrê Kürdistan'ı sömürgeci Türk devletinin adeta mali ekonomik sömürgesi haline getirmiştir.

KDP ve Barzani ailesi, sömürgeci İran devletinin YNK'ye yakın durmasından rahatsızlık duysa da İran'daki faşist molla rejimiyle ilişkilerini hep iyi tutmaya çalışmıştır. İran'da faşist molla rejimine karşı gelişen halk ayaklanmalarında Kürtlere yönelik katliamlara seyirci kalmış, en ufak bir tepki göstermemiştir. Rojhilat Kürdistan'ında İran sömürgeciliğine karşı özgürlük mücadelesi veren Kürt partilerinin silahsızlandırılarak tasfiye edilmelerinde belirleyici bir rol oynamıştır.

Rojava Kürdistan'ında KDP ve Barzani ailesiyle doğrudan ilişki içerisinde hareket eden diğer bir ihanet şebekesi de ENKS'dir. 2011 yılında KDP'nin girişimiyle oluşturulan ENKS Rojava devrimine en ufak bir katkısı olmadığı gibi kurulduğu günden itibaren karşıdevrimci bir konumlanma içerisine girmiş, sömürgecilere hizmet etmiştir. ENKS'ye biçilen rol Kürt halkının demokratik özgürlükçü mücadelesinin karşısında durması, devrimin kazanımları karşısında karalama kampanyası yürütmesi, PYD ve komünistlerin tasfiye edilmesine katkı sunması ve devrimin başarısızlığa uğratılması için yapılması gereken ne ise onu yapmasıdır. Tıpkı KDP ve Barzani ailesi gibi ENKS'de kendisine biçilen rolü elinden geldiğince yapmaya çalışmıştır.

KDP ve Barzani ailesine ve ENKS'ye ait televizyonlar her gün Kürt özgürlük hareketini, PYD ve YPG'yi karalayan bu anlamıyla da sömürgeci faşist Türk devletinin Kürt halkına karşı sürdürdüğü psikolojik savaşa Başûr ve Rojava Kürdistan'ından katkı sunmuştur/alet olmuştur.

Kürdistan'ın dört parçasında farklı temellerde de olsa ulusal bilincin geliştiği ve Kürt halkının ulusal özgürlüğüne bu kadar yakınlaştığı bir süreçte Kürtler bir kez daha Barzani ailesi, KDP ve ENKS eliyle hançerlenmek isteniyor. KDP, ENKS ve Barzani ailesinin yaptığı ihanet bu denli tehlikeli ve mutlaka aşılması gereken bir sorun haline gelmiştir. Bu işbirlikçi, ihanetçi güruh etkisizleştirilmeden Kürdistan'ın varlık ve özgürlük sorunlarını çözmek mümkün değildir. Çünkü bunlar sömürgeci faşistlerin Kürt soykırım saldırılarının güç kaynakları, suç ortakları ve meşrulaştırıcı araçlarıdır.

KDP'nin ve Barzani ailesinin emperyalistlerle ve sömürgecilerle geliştirdiği ekonomik, askeri, siyasi ilişki biçimi dün olduğu gibi bugün de Kürt ulusunun çıkarlarına hizmet etmediği gibi, Kürt halkının özgürlük mücadelesine büyük zarar verdiğini halkımıza iyi kavratmamız gerekir. Sosyalist yurtseverler, Kürdistan'ın geleceğiyle Kürt halkının özgürlüğünün Barzani ailesinin ve bir avuç burjuvazinin çıkarları uğruna feda edilmesine asla izin vermemelidir. Sosyalist yurtseverler Kürdistan'da KDP ve Barzani ailesinin, ENKS'nin işlemiş oldukları suçları halkımıza anlatarak, bu işbirlikçi hainlerin gerçek yüzünü teşhir etmeli ve Kürt halkının bu işbirlikçi hainlere karşı tavır almasını sağlamalıdır. Kürdistan'ın dört parçasında Barzani ve KDP'den beslenen partiler de ayrıca teşhir edilmeli ve halkımızı etkilemelerine müsaade edilmemelidir. Sömürgeci işgalcilere karşı mücadele verdiğimiz kadar bu işbirlikçi hainlere karşı da mücadele etmemizin önemini kavramamız ve halkımıza kavratmamız gerekir.