20 Eylül 2024 Cuma

Koçyiğit'ten 11 Haziran'daki boykota çağrı

Meclis'te gündemdeki gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Grup Başkanevikil Koçyiğit, kayyum darbesine karşı Hakkari ve Mersin'de yapacakları mitingleri hatırlattı, irade gasbı sona erene kadar mücadeleyi kesintisiz sürdüreceklerini söyledi. İktidarın ideolojisi doğrultusunda hazırlanan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ni reddettiklerini kaydeden Koçyiğit, 11 Haziran'da müfredata karşı yapılacak boykota katılması için tüm öğrencilere çağrı yaptı. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te basın toplantısı düzenleyerek gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Kayyum darbesine karşı, 13 Haziran'da Hakkari'de, 14 Haziran'da Mersin'de mitingler gerçekleştireceklerini hatırlattı. İrade gasbı geri alınıncaya ve belediye meclis üyelerinin kendi içlerinde seçtikleri Viyan Tekçe belediye eşbaşkanvekili olarak atanana kadar mücadeleyi kesintisiz sürdüreceklerinin altını çizdi.

EŞBAŞKAN EROL HAKKINDAKİ SORUŞTURMAYA TEPKİ
Tatvan Belediye Eşbaşkanı Mümin Erol hakkında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını makam odasından indirdiği için soruşturma başlatıldığını hatırlatan Koçyiğit, "Buradan soruyoruz: Hangi kanuna göre bu soruşturma başlatıldı? Hangi kanuna göre bir siyasi rakibin fotoğrafını indirmek suç? Saray'ın kanunlarında mı? Büyük ihtimalle öyle. Çünkü hiçbir kanunda Erdoğan'ın fotoğrafının siyasi rakipleri tarafından indirilmesinin suç olduğu yazmıyor. Yine hiçbir kanun ve yönetmelikte de asılmasının zorunlu olduğu yazmıyor. Ama ne yapılıyor? Adalet Bakanı hemen bir açıklama yayınlıyor ve "birlik ve beraberliğimizi bozmaya yönelik bir tutum ve davranıştır" diyor. Üstelik konuşmasının başında ironik bir şekilde, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğu vurgusunda bulunuyor. Hangi hukuk devletinde partili bir cumhurbaşkanının fotoğrafını indirmek suç olabilir? Cumhurbaşkanı tarafsız konumunu kendi isteğiyle 2017 yılında yapılan anayasa değişikliği ile terk etmemiş midir? 'Partili cumhurbaşkanı' sıfatını almamış mıdır? Tarafsızlıktan kendi talebiyle vazgeçmemiş midir" ifadelerini kullandı. 

'TÜRKİYE YÜZYILI MAARİF MODELİ'Nİ REDDEDİYORUZ'
"Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli"ni DEM Parti olarak reddettiklerinin altını çizen Koçyiğit, şunları söyledi: "Biliyorsunuz Milli Eğitim Bakanlığı 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli' adıyla yeni bir reform yapacağını iddia ediyor. AKP iktidara geldiğinden beri 8 bakan değiştirdi, 17 kez de eğitim reformu yapacağını ifade etti. Her gelen bakan süreci kendisiyle başlattı, çok şaşaalı güzel sözler söyledi ama eğitimdeki sorunlar gittikçe derinleşti, kangrenleşti. "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" adıyla hazırlanan müfredat programını 10 yıldır hazırladıklarını ifade ettiler. Bu süreçteki usulsüzlüklerine, paydaşlara danışmamalarına, bu meselenin özüne baktığımızda modelin tam olarak AKP-MHP ittifakının itaati merkeze alan yeni bir nesil yetiştirme projesi olduğunu ifade etmemiz gerekiyor. AKP-MHP'nin ideolojik amaçlarla hazırladığı bu program tam anlamıyla asimilasyoncudur, dinsel inancı araçsallaştırmaktadır, bilim dışıdır, cinsiyetçi öğeler ve konulardan oluşmaktadır. Çok kimlikli, çok dilli Türkiye gerçeğine aykırıdır ve tam anlamıyla kamucu eğitim yerine piyasayı esas almaktadır. Ayrıca kapsayıcı olmadığını, son derece ideolojik saiklerle hazırlanmış bir program olduğunu da ifade edelim. DEM Parti olarak bu programı, bu müfredatı reddediyoruz."

'11 HAZİRAN BOYKOTUNA BÜTÜN ÖĞRENCİLERİ KATILMAYA ÇAĞIRIYORUZ'
Erdoğan'ın ideolojik nedenlerle bu programa karşı çıkanları kendilerini sorgulamaya davet ettiğini söyleyen Koçyiğit, "Biz de Tayyip Erdoğan'a, kendisini sorgulamaya davet ediyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz ki bu programı ideolojik nedenlerle bütün topluma ve bu ülkedeki milyonlarca öğrenciye dayatıyorsunuz. Bu, sizin yeni nesil oluşturma, yeni nesil yetiştirme projenizdir. "Dindar ve kindar nesil" yetiştirme hedefine giden yolda yeni bir adım attınız. Uzun uzun bu alandaki sorunlara değinmeyeceğim ama şunu söyleyelim. Eğitim alanında dünya kadar sorun var. Bu ülkede ataması yapılmayan bir milyon öğretmen bekliyor. 2023'te KPSS'ye giren ve atama başvurusu yapan öğretmen sayısı 572 bin. Bakanlık 68 bin olarak ifade etmişti ataması yapılması gereken öğretmen sayısını ama buna karşılık 20 bin öğretmen ataması gerçekleştirildi. Peki, ataması yapılan öğretmenlere ve halihazırda çalışan öğretmenlere ne oluyor? Onlar da yoksulluk girdabıyla ve mobbingle karşı karşıyalar. Her gün CİMER'e yapılan şikayetler nedeniyle mesleklerini icra edemiyorlar, kendilerini geliştiremiyorlar, çağa uygun bir şekilde eğitim hizmetlerini verme konusunda ciddi sorunlar yaşıyorlar. Bütün bunlara tek bir söz söyleyen yok, tek bir çözüm üreten yok. Bununla beraber hala ideolojik saiklerle eğitim süreci yürütülüyor. Özellikle dershanelerde ve özel okullarda çalışan öğretmenler için taban maaş uygulamasının olmaması, çoğunun ya asgari ücretle ya da asgari ücretin altında maaşlarla çalıştırılmaya zorlanması tam bir gasptır. Bakanlık buna dair bir şey diyor mu? Hayır demiyor. Ve bütün bu süreci haksız ve hukuksuz bir şekilde topluma karşı, eğitim bileşenlerine karşı, öğrencilere ve velilere karşı adım adım yürütmeye devam ediyorlar. Yüzyıllık asimilasyon süreci varken, hala bu ülkede Kürtler başta olmak üzere dünya kadar halk kendi anadilinde eğitim alamıyor, Aleviler zorunlu din derslerinde asimile edilmeye devam ediliyor. Laik ve bilimsel eğitimden zaten artık bahsedemiyoruz. Tam bir dinci eğitim modeli son gaz devam ettiriliyor. Bütün bunlara karşı demokratik kamuoyunun ve eğitim örgütlerinin yan yana gelerek oluşturdukları bir platform var. 45 kurum bir araya geldi ve 'Müfredata Hayır Platformu'nu kurdular. 11 Haziran salı günü büyük bir okul boykotunu örgütlediler. Biz de buradan bütün halklarımıza ve çocuklara çağrı yapmak istiyoruz. İrademe, öğrencime, anadilime, bedenime, eğitim hakkıma sahip çıkıyorum diyerek bu boykota bütün öğrencileri katılmaya davet ediyoruz" ifadelerini kullandı. 

TAHİR ELÇİ DAVASININ KARAR DURUŞMASINA ÇAĞRI
Koçyiğit, son olarak ayın 12'sinde Diyarbakır'da görülecek olan Tahir Elçi'nin karar duruşmasına şu sözlerle çağrıda bulundu: "Tahir Elçi cinayeti yakın dönemde bütün kamuoyunun gözü önünde işlenen ama karartılmaya çalışılan bir cinayet olması bakımından çok önemlidir. Savcının verdiği son mütalaaları da bütün kamuoyu çok iyi biliyor. Biz bir kez daha Türkiye'deki vicdan sahibi herkesi, bu ülkede hukuktan yana olan herkesi bu cinayetin karanlıkta kalmaması ve bir dönemin aydınlatılması için orada olmaya ve dayanışmaya çağırıyoruz. Hükümete de hukuka uyması, gerçek katilleri ve o katillerin arkasındaki karanlık güç odaklarını açığa çıkarması çağrımızı da yinelemek istiyorum."