23 Kasım 2024 Cumartesi

Kadınların güçlü olmasının anahtarı örgütlülük

?Kadınlar yan yana olduğunda, dayanışma içinde olduğunda güçlü olduğunu gördüler. Bunun da bir tek anahtarı var örgütlü olmaktır. Ne kadar örgütlü olursa o kadar güçlü olur? diyen HDP'nin İzmir milletvekili adayı Ayşe Yılmaz, kadınları HDP'ye oy vermeye çağırdı.
HDP'nin İzmir milletvekili adaylarından Ayşe Yılmaz, sosyalist bir kadın olarak on yıllardır aktif mücadelenin içerisinde yer alan bir isim.  
 
Eğitim emekçisiyken 12 Eylül döneminde bir süre göreve gitmeyince müstafi sayılan Yılmaz, belediye çalışanı olarak emekli oldu. Tüm Bel Sen ve KESK'in kurucuları arasında olan Yılmaz,  işçi sınıfı mücadelesinde de yer aldı. Yılmaz, Emekçi Kadınlar Birliği ile birlikte kadın özgürlük mücadelesi yürüttü, 1995'de Hasan Ocak'ın bulunması için yürütülen mücadeleyle birlikte kayıplar mücadelesine katıldı. Halen ICAD Türkiye temsilcisi olan Yılmaz, İHD'de de çalıştı.   
 
HDP'nin İzmir milletvekili adayı olan Ayşe Yılmaz ile seçim sürecini konuştuk. Yılmaz'ın ETHA'nın sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
 
Çalışmalarınız nasıl gidiyor, insanlardan nasıl tepkiler alıyorsunuz, halkın bu seçimden beklentisi ne? 
 
Mücadele yaşamımda bu dönem böyle bir sorumluluk üstlendim. HDP adaylık önerdiğinde onur duydum. Bu zamana kadar kadınların, insanların yaşamının iyileştirilmesi için emeğimi bu alanda yoğunlaştırmaya çalıştım. 
 
Baskın seçim biliyorsunuz, çok hızlı koşmamız gerekiyordu. Tek adam yönetimine karşı daha yoğun emek sarf etmek gerekiyordu. İzmir'in ilçelerine gidiyoruz, demokratik kitle örgütleri, sendikalar, Alevi örgütlerini ziyaret ediyoruz. En çok emekçi mahallerine gidiyoruz.  
 
AKP'nin 16 yıllık yönetiminde işçiler, emekçiler, kadınlar çok acılar çektiler. Bir araya geldiğimiz emekçilerle nasıl değiştirebileceğimizi konuşuyoruz. Çok olumlu tepkiler alıyoruz. İnsanlardan 'yıldık' kelimesini çok duyuyorum. Yeter artık, diyorlar. Yürekten TAMAM diyorlar. Gittiğimiz ilçelerde olağanüstü sıcak karşılanıyoruz. İzmir merkezdeki tepkiler de beni çok şaşırttı. İnsanlar ne olursa olsun HDP mecliste olmalı, bu dengeyi değiştirecek olan HDP'dir, diyorlar. Onların sesini meclise taşıyacağımızı ifade ediyorlar. 
 
ICAD temsilciliği yapıyorsunuz hala. Bu topraklardaki adalet mücadelesi sandığa nasıl yansır sizce?
 
Bu topraklarda gözaltında kaybetme saldırısı çok yaygın olarak kullanıldı. 15'lerin kaybı (Mustafa Suphi ve arkadaşları), 1921'lerde, 12 Eylül'de ve 90'larda.... Gözaltında kayıplar tarihi bu coğrafyada eskidir. 1995'de Hasan Ocak'ı bulma kampanyamız döneminde kayıplarla ilgili çalışmaya başladım. 23 yıldır Galatasaray Meydanı, Cumartesi Annelerinin mekanı oldu. Anneler, evlatlarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz ancak failler yargılansın, diyor. Bu adalet talebidir. Barış anneleri için de aynı şey geçerli. Nasıl ki Arjantinli anneler mücadele ederek kazanım elde ettiyse bu coğrafyanın ailelerinin adalet taleplerinin de karşılanacağına inanıyoruz. Adalet sadece kayıp yakınlarının istemi değil, erkek devlet şiddetine uğrayan kadınların, yurtlarda tacize tecavüze maruz kalan çocukların, KHK'larla işten atılan emekçilerin de adalet talebi var. Adalet herkes için gerekiyor. 
 
Kadınların adalet talebi nasıl yansır?
 
HDP olarak biz kadın partisiyiz diyoruz. Eşbaşkanlık sistemini bu coğrafyaya getiren bir partiyiz. Ondan önce kadınların cinsel, ulusal, sınıfsal sömürüye uğradığını bilen bir sosyalist kadın olarak 93'lerde kadın özgürlük mücadelesinde yerimi almıştım. Ondan sonra emekçi kadınların örgütlü olmaktan başka seçeneği yoktur diyerek örgütlü mücadelesini vermeye çalıştım. Süreç ilerledi, kadın hareketi kitleselleşti. Kadınlar yan yana olduğunda, dayanışma içinde olduğunda güçlü olduğunu gördüler. Bunun da bir tek anahtarı var örgütlü olmaktır. Ne kadar örgütlü olursa o kadar güçlü olur. OHAL sürecinde kadınların elde ettiği kazanımların birçoğu kaybedildi. Kadınlar zaten sokakta, mücadelemizi sokakta geliştirdik, bu bağımızı hep sürdüreceğiz. Meclise girdiğimizde de meclise tıkılıp kalmayacağız, ama kadınların sesini, rengini Meclise'e de taşımış olacağız. Özsavunmasını kullanan kadınlar cezalandırılırken, kadın katillerinin cezasızlık zırhıyla korunduğunu görüyoruz. Erkek devlet şiddetinin, adaletsizliğin yok edilmesini sağlayacağız. Kadınlar olarak güçlü bir şekilde meclise girersek bunun temellerini oluşturacağız. 
 
İşçi ve emekçilerin talepleri neler? Sandığa gittiklerinde neyi oylayacaklar?
 
İşçi direnişlerini ziyaret ediyoruz. Ellerimizin sıcaklığı buluşuyor işçi sınıfı ve emekçilerle. OHAL 3. yılına girecek. Erdoğan itiraf etti, patronların her dediğini yerine getiriyoruz, dedi. Sendikaların geldiği duruma bakalım, zaten sendikalar devlet güdümlü değilse iyice yok edilmeye çalışıldı. Her şeyden öte asgari ücreti göz önüne getirdiğimizde yoksulluk sınırının 3'te biri bile değildir. Oy kullanırken bunları düşünecekler. OHAL dönemimde grev hakkımız yok edildi, üreten biziz bize kalan ne, işte bunları düşünerek oylarını kullanacaklar. Görüştüğümüz işçiler, 'sen bir daha bu yönetimde ol demeyeceğiz, senin işin tamamdır' diyorlar. 
 
Evde emeği görülmeyen kadınlar açısından da aynı şey geçerli. Çocuk, hasta, yaşlı bakımı kadınlara ihale edilmiş durumda. Biz güçlü bir şekilde mecliste olduğumuzda kadın bakanlığı kuracağız diyoruz. Hasta, çocuk, yaşlı bakımının toplumsallaşması gerektiğine inanıyoruz. Kadınların üretimde olup olmamasına bakmadan sosyal güvencesinin olmasını istiyoruz. Kadınların sosyalleşmesi, toplumsal, politik alanda daha fazla var olması gerekiyor. 
 
Kadınlar, işçiler, emekçiler bunları düşünerek oy verecekler ama en çok önemli olan gençlerdir. Tutuklu öğrenciler var. O insanlar özgür olabilmek için oy kullanacaklar. Gelecek güvencesi yok, iş yok. Gençler HDP ile kendi gelecekleri için oy kullanacaktır. Biz umutluyuz. 
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “HDP'yi baraj altında bırakmak” için AKP'lilere verdiği talimatları gösteren video ortaya çıktı. Ne söyleyeceksiniz bunun hakkında?
 
Suç üstü yakalanma halidir. Biz biliyorduk. Sayın Selahattin Demirtaş'ın, Figen Yüksekdağ'ın, belediye eşbaşkanlarının cezaevinde olması tesadüf değildir. Bunlar Erdoğan'ın tek adam yönetimi için hazırlanan kumpaslardı. Bizi baraj altında bırakarak vekillerini kendisine katmak istiyor. 400 istiyorum diyor. Selahattin başkan da bunun karşılığında 'seni başkan yaptırmayacağız' dedi. O günden beri 4. seçim yaşıyoruz, yine başkan yaptırmayacağız diyoruz. Bizi baraj altında tutmak için çeşitli senaryolar düzenliyor. Bizi baraj altında bırakarak kendi çoğunluğunu sağlamaya çalışıyor. Hayır biz barajı aşacağız. HDP mecliste olmalı, çünkü bu iktidarın tek adam yönetiminin önünde sadece HDP durabilir. Barajın altında kalmayacağız. 
 
Hem HDP bileşenleri hem de HDP'ye destek veren kuvvetlerin 24 Haziran sonrasına da hazırlıklı olmak gerektiği yönünde açıklamaları var. Siz ne diyorsunuz?
 
Hep sokaktan söz ettim yani nerelerden geldiğimiz ortada. Biz mücadeleyi dişe diş sokaklarda veren devrimciler, demokratlar, sosyalistler, komünistleriz. Şu anda halkın bir cephesi oluşmuş durumda. Biz mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Bizim mayamız, mücadele azmidir, mücadele kararlılığıdır. Toplumsal mücadeleler bir takvimle sınırlanamaz. 25 Haziran'da sokağın iradesini meclise taşıyacağız. HDP'nin mecliste olması işçi ve emekçilerin yaşamlarının iyileşmesi, çocuk istismarının önüne set çekilmesi, kadınların, gençlerin, örgütlenmesi için çok daha fazla olanak sunacaktır.