21 Kasım 2024 Perşembe

Bu programla enflasyon düşer mi?

Erdoğan'ın "seçimsiz 4 yıl" söyleminin gerçek anlamı böylece milyonlara açıkça belli oluyor. Bursa'da traktörleriyle yollara dökülen domates çiftçilerinin "Hükümet istifa" sloganı tam da bunu anlatıyor.

Sabah haberlerinde televizyon, Eminönü'nde satılan sokak lezzetlerini (kokoreç, gözleme, midye dolma, balık-ekmek) gösteriyor. Hepsi olmuş ateş pahası. Bir gözleme 140 TL. Acaba bu fiyat artışı, kira ve doğalgazdan ayrı düşünülebilir mi?

Ne var var ki, Erdoğan'ın seçim sonrası ekonomi programı, meseleyi böyle ele alıyor. Ücretlerin reel değeri düşürülürken, doğalgaza yüzde 38 zam yapıldı. Ayrıca kira artışlarına getirilen yüzde 25'lik üst sınır da kaldırıldı. Erdoğan yönetimi esasen girdi maliyetlerinin artışından kaynaklanan (arz yönlü) bir enflasyonu, girdi maliyetleri daha da artarak sözüm ona düşürmeye çalışıyor!

Doğalgaz zammı, özellikle ilginçtir. Dünyada doğalgaz fiyatları, son 1 yılda yüzde 50 değer kaybetmiş, yılbaşından bu yana ise yüzde 31 düşmüş (Ozan Gündoğdu, BirGün, 2/8/2024). Bizdeki bu fahiş zam niye? Çok açık ki, iktidar seçim döneminde halka vermek zorunda kaldığı kimi sosyal tavizleri bu vesileyle geriye alıyor. Amaç, enflasyonu düşürmek değil.

Arz yönlü bir enflasyon, ancak fiyatları donduracak, stratejik fiyat kontrolleri yoluyla düşürülebilir. Ama Erdoğan yönetimi bunun tam tersini yapıyor. Nispi fiyat kontrolü uyguladığı doğalgazda ve kirada, kontrolleri kaldırıp, fiyat artışlarını teşvik ediyor.

Kira konusu, başlı başına büyük bir problemdir. Eminönü'nde bir gözlemeyi 140 liraya satan o küçük dükkanda, muhtemelen satışlardan aslan payını dükkan sahibi, kira yoluyla alıyordur. Kira gelirlerinde son iki yılda yaşanan astronomik artış, Erdoğan'ın düşük (hatta bedava) faiz politikasının yol açtığı sayısız makroekonomik dengesizlikten birisidir. Yabancılara konutla birlikte paket halinde vatandaşlık satışı da konut fiyatlarını yukarıya doğru itmiştir. Her ne kadar yüzde 25'lik kira artışı tavanı işyeri kiralarını kapsamasa da, yine de işyeri kiralarına da psikolojik bir sınır çekiyordu. Şimdi işyeri kira artışlarında limit, gökyüzüdür!

Benzin fiyatlarındaki artışı da buna ekleyelim. Kısacası, devlet, girdi maliyetlerinden kaynaklanan enflasyonu düşürmek için, elinde bulunan araçlardan (fiyat kontrolü, sübvansiyon, teşvik vb.) hiçbirisini kullanmazken, tam tersine, girdi maliyetlerini tırmandırıyor. Demek ki, bu programla enflasyon düşmez. Bu programın da amacı, zaten enflasyonu düşürmek değil, yoksuldan zengine gelir ve servet aktarımı yapmaktır.

Seçimler döneminde EYT'lilerin mücadelesine taviz verip, pek çok insanın emeklilik hakkını tanımak durumunda kaldılar; ama şimdi emeklilik hakkının altını boşaltıp maaşları düşük tutarak emeklileri çalışmaya zorluyorlar. Seçim döneminde asgari ücretle yılda iki kez zam yapmak zorunda kaldılar; şimdi ise tam tersine, alım gücünü enflasyon karşısında eritiyorlar. Seçim döneminde BOTAŞ'ın bütçesini kullanarak, doğalgaz fiyatlarını sabit tuttular; şimdi o dönemde kaşıkla vermek zorunda kaldıklarını, kepçeyle geri alıyorlar. Çay, buğday, fındık, antep fıstığı, domates, vb. fiyatlarını o dönem biraz arttırmak zorunda kalmışlardı; şimdi çiftçileri sefalet düzeyine indiren fiyatlarla intikam alıyorlar.

Erdoğan'ın "seçimsiz 4 yıl" söyleminin gerçek anlamı böylece milyonlara açıkça belli oluyor. Bursa'da traktörleriyle yollara dökülen domates çiftçilerinin "Hükümet istifa" sloganı tam da bunu anlatıyor.