23 Eylül 2024 Pazartesi

'Ji Bo Azadiye' filminin Rojava galası yapıldı

Sur direnişinde yer alan savaşçıların günlüklerinden hazırlanan Özgürlük İçin (Ji bo Azadiye) filminin Kuzey ve Doğu Suriye'deki galası, yüzlerce kişinin katlımı ile gerçekleştirildi.

2015 yılında Diyarbakır'ın Sur ilçesinde 100 gün süren öz yönetim direnişini konu alan Özgürlük için (Ji bo Azadiye) filminin Kuzey ve Doğu Suriye gösterimlerinin ilk galası Cizire bölgesinin Rumeylan kentinde bulunan Aram Tigran Kültür Merkezinde gerçekleştirildi.

Galaya, yönetmen Ersin Çelik, filmin oyuncuları ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Temsilcileri, Kongre Star Üyeleri, PYD, TKŞ, DSG komutanları ve savaşçıları izledi.

Gala, öz yönetim direnişi ile Rojava'da şehit düşenlerin anısına yapılan saygı duruşu ile başladı.

Konuşma yapan Yönetmen Ersin Çelik, filmin çekimlerinin ardından gerillada şehit düşen "Çiyager" rolünü oynayan Rubar Şervan ile Mazdek Ararat'ı andı. Çelik, "Burası bizin ülkemiz savaşta olsa etrafımız çevrilide olsa biz sanatımızı üretmeye ve savaşçıların tarihe düştüğü notu halklarımız ile buluşturmaya devam edeceğiz" dedi.

Yaklaşık 140 dk süren film Rojava'nın Kobane kentinde 2017 yılının sonlarına doğru çekilmeye başlandı. Bir yıllık çalışmanın ardından film ilk olarak Hindistan'da gösterildi. Filmin Güney Kürdistan'ın Süleymaniye kentinde gerçekleştireceği gösterim ise bölge yönetimi tarafından yasaklandı. Film, Sur direnişinde yaşananları konu alan film, Sur direnişi sırasında katledilen Diyarbakır Barosu başkanı Tahir Elçi'nin vurulma anına ilişkin görüntüler ile başlıyor. Daha sonra kimi savaşçıların gerçek yaşamdan görüntüleri ile devam ediyor. Film, Sur direnişi sırasında ölümsüzleşen "Son muhteşem olacak" diyen Sur direnişinin komutanlarından Çiyager Hevi'nin bu sözü ile sona eriyor.

Galanın sonunda, Sur direnişinde ölümsüzleşenlerin fotoğrafları ile geçiş yapıldı. Bu sırada salonda bulunanlar "şehit namirin" ve "biji berxwedana sur" sloganlarını attı.

İzleyiciler tarafından beğenilen "Ji Bo Azadiye" Kuzey ve Doğu Suriye'nin birçok kentinde izleyici ile buluşmaya devam edecek.

ŞERO: BU FİLM BİZİM GERÇEĞİMİZ
Filme ilişkin ETHA'ya değerlendirmelerde bulunan oyunculardan Şero Hindi, "Bu film büyük emekler ile çekildi. Yaşlısı, çocuğu ile Kobane halkı büyük destek oldu. Yine çeşitli kurumlar bize desteklerini esirgemediler. Bu film aynı zamanda bizim bir gerçeğimiz. Direnişin içerisinde, savaşın içerisinde bir direniş filmi çektik. Şuan bugün bu salonu dolduranların böyle bir filme ihtiyacı vardı. Direnenlerin yaşamını ortaya çıkarttığımız bu filmde rol aldığım için çok mutluyum, halkımızı kendi gerçekliği ile buluşturduğumuz için sevinçliyim" dedi.

ÇELİK: FİLM GERÇEK YAŞANTILARA DAYANIYOR
Yönetmen Ersin Çelik ise duygularını şu şekilde ifade etti: "Bu film 2015 yılında Kuzey Kürdistan'da, Sur'da ortaya çıkan büyük mücadeleyi anlatıyor. Kürtlerin yüz yıllardır aradığı statü arayışına karşı devlet saldırdı. Bu saldırılara karşı küçük gruplar büyük direnişler ortay çıkardı. Halktan insanlar vardı. Hikayenin kendisi o gerçek yaşantılara dayanıyor. Bir sinemacı olarak veya bir gazeteci olarak orada ne oluyor ne yaşanıyor bunu içeriye girerek bire bir gözlemledik" diye kaydetti.

Filmin Kobane'de çekildiğini hatırlatan Çelik, bunun tesadüf olmadığını belirtti. Çelik, Kobane'deki direnişin de Sur'daki gibi büyük bir direniş olduğunu kaydetti.

'BİR ÜLKENİN SANATÇILARI, SAVAŞÇILARI KADAR CESUR OLMALI'
Filmin Rojava'da gösterime girmesinin, çekilmesi kadar önemli olduğunun altını çizen Çelik, "Filmin ekibi olarak ne olursa olsun bu filmi Rojava halkı ile buluşturmalıyız diyorduk. Bunu gerçekleştirdik. Salon büyüktü ama insanlar sığmadı, merdivenlerde oturanlar da oldu, dışarıda kalanlarda. Rojava'da bir savaş var. Serekaniye'de, Efrin'de ve birçok yerde savaş devam ediyor. Fakat biz şuna inanıyoruz; bir ülkenin sanatçıları, savaşçıları kadar cesur olmalı. Sanat ve sinema gerçekten devrimcilerin işidir. Toplum analizi bakımından, sosyolojik bakımdan, dünyayı en çok okuyan ve gören bunu analiz edenlerin işidir" dedi.

Filmin oyuncuların hepsinin savaş cephelerinde yer aldığını vurgulayan Çelik, şöyle devam etti: "Yola çıkarken şöyle bir yaklaşımımız vardı. Biz ancak duyguyu, bu duyguyu gerçekten yaşayan insanlarla ortaya çıkarabiliriz. Filmde oynayanların bir çoğu Rakka'da veya farklı yerlerde savaşıyorlardı. Daha önce Kobane'de savaşanlar, Sur'da savaşanlar öz yönetim direnişinde yer alanlar bir şekliyle aktif olarak bu duygunun içerisinde yerlerini almışlardı. Bize düşen de onlara kamera önünde cesaretle, kendileri olmalarını sağlamaktı. Bunu büyük oranda başardık."

Yönetmen Ersin Çelik, son olarak gazeteci ve yönetmenlere şu çağrıyı yaptı: "Biz de orada savaşanlar kadar cesur olmazsak kazanılan haklar savunulamaz. Başka kazanımlarda elde edilemez. Sinemacılar, aydınlar, sanatçılar Kürt olup olmaması da önemli değil. Gerçekten vicdanı olan gelir filmini burada yapar bu her şeye rağmen olur. Belki filmini üç kişiye gösterir belki yüz kişiye gösterir fakat burada bir film ortaya çıkartır. Bazen devrimi korumak sadece savaşmakla da olmuyor. Belki bu salonu korumak film yapmak, film göstermekte bir yönü ile savunma biçimi olabilir. Bu Galanın kendisi bir çağrı. Biz burada film yapıyoruz, gösterim yapıyoruz. Her şeye rağmen burası bizim ülkemiz" dedi.