24 Kasım 2024 Pazar

İzmir'de Kenan Bilgin ve Aydın Esmer'in akıbeti soruldu

İHD İzmir Şubesi ve kayıp yakınlarının düzenlediği "Kayıplar bulunsun failleri yargılansın" eyleminde, 12 Eylül 1994 yılında Ankara'da gözaltına alınan ve kaybedilen Kenan Bilgen ve 1993 yılında Muş Kızılağaç köyünde kaybedilen Aydın Esmer'in akıbetini sordu.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, Konak eski Sümerbank önünde yaptığı bu haftaki eyleminde 12 Eylül 1994 yılında Ankara'da gözaltına alınan ve kaybedilen Kenan Bilgen ve 1993 yılında Muş'ta Aydın Esmer'in akıbetini sordu.
 
Eyleme HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, HDP Parti Meclis (PM) üyesi Ekoloji üyesi Beyza Üstün, İzmir Barış Anneleri Meclisi ve demokratik kitle örgütleri destek verdi.
 
Basın açıklamasını İHD Şube Başkanı Zafer İncin okudu. İncin, kayıpların aileleri için bir umut olduğunu belirterek, gün geçtikçe beklentilerinin ümitsizliğe dönüştüğünü söyledi. Türkiye'de 800'e yakın insanın kaybedildiğini belirten İncin, bazılarının gözaltında bazılarında herkesin gözü önünde, sokaktan alınarak kaybedildiğini hatırlattı. "Kayıpların akıbetini hükümetlerden ve devletten soruyoruz" diyen İncin, şöyle devam etti: "Bazı kayıplar bulundular. Ama maalesef ki mezarları bulundu. Bulunan bu kayıpların ve diğerlerinin hukuksal zeminde mücadelesi sürdürüldü. Fakat birçok dava zaman aşımı veya cezasızlıkla sonuçlandı. Cezasızlık yeni kayıplara zemin yaratmaktır. Davaların cezasız kalmaması için takipçisi olacağız. Zaman aşımı hukukun bittiği noktadır. Hiçbir dava hele hele yaşam hakkı söz konusuysa zaman aşımına bırakılamaz."
 
'AHİM TÜRKİYE'Yİ TAZMİNAT ÖDEMEYE DAVET ETTİ'
 
Kayıpların akıbetini sormaya her koşulda devam edeceklerini vurgulayan İncin, Kenan Bilgin'in 12 Eylül 1994'de Ankara Dikmen'de bir otobüs durağından sivil polislerce gözaltına alındığını hatırlattı. Gözaltına alınan Bilgin'in ailesi gözaltıyla ilgili herhangi bir bilgilendirilme yapılmadığını kaydeden İncin, kayıp sürecini şöyle özetledi: "Kardeşi İrfan Bilgin kimliğini açıklamayan bir kişi tarafından üç defa arandı ve kendisine ağabeyinin üç diğer kişiyle beraber Gölbaşı'nda tutulduğu, gördüğü işkenceler sonrasında durumunun ciddi olduğu söylendi. 15 Kasım 1994'te gelen son telefonda ağabeyinin başka bir yere götürüldüğü bilgisi verildi. Aile hem kendisi hem de avukatları aracılığıyla Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi ve Başsavcılığa dilekçe ile de başvurdu. Başsavcılıktan 10 Ekim'de gelen cevapta Kenan Bilgin adında birinin gözaltı kayıtlarında görünmediği söylendi. 27 Eylül'de gözaltına alınan ve 13 gün tutulan bir avukat da Kenan Bilgin'i gözaltında gördüğünü belirterek, Kenan Bilgin'in kendisine 22 gündür gözaltında tutulduğunu ve polisin kendisini kaybetme niyetinde olduğunu düşündüğünü, ailesine haber vermesini istediğini söyledi. Bilgin ailesi Kenan Bilgin'in akıbeti ile ilgili hiçbir bilgiye ulaşamayıp iç hukuk yollarında herhangi bir ilerleme olmayınca 17 Ekim 1994'te AİHM'ye başvurdu. 17 Ekim 2001'de verdiği kararda Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesinin esastan ve usulden, özgürlük ve güvenlik hakkını düzenleyen 5. maddesinin ve etkili başvuru hakkını düzenleyen 13. maddesinin ihlal edildiğine karar vererek Türkiye Cumhuriyeti devletini tazminat ödemeye mahkûm etti."
 
'ESMER BİRDAHA DÖNMEDİ'
 
İncin, 1993 yılında Diyarbakır'ın Kulp'un Ağaçkuru (Beyrok) köyünden askerlerce köylerinin ateşe verilerek yakılmasının ardından Muş'a göç etmek zorunda kalan 7 Çocuk babası Aydın Esmer'in akıbetini de sordu. Esmer'in Muş'a göç ederken kaybolan katırlarını aramaya çıktığını ifade eden İncin, kayıp sürecini şöyle aktardı: "Muş'un Kızılağaç köyünde ikamet eden korucubaşı olan Sıracettin Zengin boş bir katırın civarlarda gezindiğini söylemesi üzerine, 11 Eylül günü Kulp İlçe Jandarma Komutanlığı'ndan yazılı izin alarak Bingöl üzerinden Muş ili Kızılağaç köyüne doğru yola çıktı. Korucubaşı Zengin'in evine giden Esmer, geceyi Zengin'in evinde geçirdi. İkinci günü Ali Aslan isimli köylünün evinde kalan Esmer, üçüncü günü Zengin'in evine döndü.  Esmer, akşam saat 18.30'da Kulp ilçe merkezindeki evini aradı ve eşi Fatma Esmer'e katırı bulamadığını, sabah saat 06.00'da bu köyden ayrılacağını ve ilçe merkezine döneceğini söyledi. Ancak Aydın Esmer geri dönemedi. Kardeşi Necat Esmer, Kulp ilçe Savcılığı'na, Muş Savcılığına, Kızılağaç Jandarma karakoluna, OHAL Valiliği'ne ve Muş Valiliği'ne dilekçe ile başvurdu. Karakol komutanının yanıtı 'O teröristti bu yoldan gitti, eğer sen de teröristsen aynı yoldan gidersin' oldu. İç hukuk yollarından hiçbir şey elde edemeyen ailesi avukatı aracılığı ile davayı AİHM'e taşıdı. AİHM'ye götürülen dosya kabul edildi. Karar henüz açıklanmadı."