24 Kasım 2024 Pazar

'işçiler ve emekçiler çaresiz değil'

İzmir Emek Ve Demokrasi Güçleri yaptığı açıklamada "Düne kadar OHAL altında ücretleri aylar içerisinde eriyen milyonlarca insanın alım gücü sadece birkaç günde yüzde kırk oranında erimiştir. İşçi sınıfı ve emekçiler, yani Türkiye?deki yurttaşların yüzde 99?u, yüzde 1?lik bir azınlığın oturduğu sofranın hesabını ödemeye razı değildir" dedi.
İzmir Emek Ve Demokrasi Güçleri, ekonomik krizin faturasının emekçilere ödetilmek istenmesi ile ilgili basın açıklaması yaptı.
 
Açıklamayı okuyan DİSK Marmara Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, "Son bir haftada tanık olduğumuz şey bir iflas tablosudur. Kapitalizm küresel ölçekte yama tutmamakta, dünyanın her köşesinde kriz üstüne kriz yaratmaktadır. Emperyalist güçler arasında giderek artan rekabet ve gerilimler kah ticaret savaşları ve krizler, kah sıcak savaşlar üretmektedir. Bugün Türkiye’de yaşanan gelişmeler bunlardan bağımsız değildir. Ama başka ülkelerde yaşandığından daha yakıcı biçimde yaşanmasının sebebi on yıllarca sürdürülen rant ve israf ekonomisidir" dedi. 
 
"Yıllardır emperyalist devletlerin, sermaye gruplarının, tekellerin talepleriyle ülkeyi uluslararası finans tekellerinin yağmasına açanların yarattığı bağımlılık ilişkileri iflas etmiştir. Dış borçlanmaya dayalı yağma, talan ve israf düzeni çökmektedir" diyen Sarı,  herkesin kanıksadığı bir pişkinlikle, sermayenin su üstünde kalması için yoksulları fedakârlığa davet ettiklerini söyledi. 
 
"Türkiye’de her dönem yaratılan zenginliğin kaymağını yiyen, ama belki de son 17 yıldır daha fazla semiren, refahı kendi aralarında paylaşanlar, yoksul işçi ve emekçileri derinleşen bir yoksulluğa mahkûm edenler, aynı "millet"ten olduklarını hatırladıkları yoksullardan dayanışma ve özveri beklemektedir" diyen Sarı,  yıllardır yoksulları makine dairesine tıkıp, konuşanı kürek mahkûmu haline getiren ve kaptan kamarasında oturanlarla "hepimiz aynı gemideyiz" hamasetine inanmadıklarını ifade etti.
 
"Düne kadar OHAL altında ücretleri aylar içerisinde eriyen milyonlarca insanın alım gücü sadece birkaç günde yüzde kırk oranında erimiştir. İşçi sınıfı ve emekçiler, yani Türkiye’deki yurttaşların yüzde 99’u, yüzde 1’lik bir azınlığın oturduğu sofranın hesabını ödemeye razı değildir" diyen Sarı, işçi ve emekçilerin çaresiz olmadığını belirtti. 
 
Sarı konuşmasına şöyle devam etti: "Krizin siyasal sorumluları, iktidar sahipleri yönetememektedirler. Ellerinde tüm yetkiyi toplamaları ve bir tek adam rejimi oluşturmaları da ekonomide sorunları çözmemiş, aksine derinleştirmiştir. Bu tablonun sorumluları istifa etmelidir. Bu krizin sonuçları ile emekçilerin baş edebilmesinin yegâne koşulu sermayeye can simidi sunan politikalar değil, emekçilerin taleplerini esas alan bir yaklaşımdır."
 
"Toplu işten atmalar yasaklanmalı, kamu istihdamı artırılmalıdır. Başta asgari ücret olmak üzere ücretler reel enflasyon oranında arttırılmalıdır. Vergi sistemindeki adaletsizliğe son verilmeli ve başta temel tüketim malları olmak üzere dolaylı vergiler azaltılmalıdır. Rant, faiz ve sermaye gelirleri vergilendirilmeli, var olan vergileri artırılmalı, çeşitli sermaye çevrelerinin vergilerini neredeyse sıfırlayan kararlar iptal edilmelidir. Devletin başındakilerin, savurganca harcamaları, örtülü ödenek ve kanun dışı mali kaynak kullanımı derhal durdurulmalıdır."