24 Kasım 2024 Pazar

'Irkçılığı, HIVfobiyi ve transfobiyi kabul etmiyoruz' 

Adana'da sağlık emekçilerinin mülteci bir kadının HIV+ olduğunu  sosyal medyada ifşa edilmesinin ardından mülteci kadın sınır dışı edildi. Duruma tepki gösteren çok sayıda örgüt, 'Sağlık, iltica haktır. Irkçılığı, HIVfobiyi ve transfobiyi kabul etmiyoruz' dedi. 

Adana'da yaşayan mülteci bir trans kadının HIV ile yaşadığının 5 Temmuz'da  sosyal medyada ifşa edilmesi ile başlayan ırkçı ve HIVfobik hedef göstermeler hukuksuz sınır dışı kararıyla sonuçlandı. Çok sayıda LGBTİ+ örgütü, demokratik kitle örgütü, ekoloji ve hayvan hakları örgütü ortak bir açıklama yaptı.

'MÜLTECİ TRANS BİR KADIN SINIR DIŞI EDİLDİ'
'Hiç kimsenin sağlık statüsünün, mülteci kimliğinin, cinsel yöneliminin, cinsiyet kimliğinin nefret söylemine maruz kalacak şekilde araçsallaştırılmasını kabul etmiyoruz' denilen açıklamada, haber kaynağı olduğunu iddia eden sosyal medya hesaplarının, bu kimlikleri hedef göstererek nefret söylemi üretmelerinin; kişileri değil, bu kimliklere sahip tüm grupları da hedef gösterdiği belirtildi. Açıklamada, 'Transfobi, ırkçılık, HIVfobi münferit olaylar değildir. Devlet ve kurumlarının bu insan hakları ihlallerine karşı önlemler alması gereken yerde, aldığı hukuksuz kararlar insan haklarına aykırıdır. Sağlık çalışanları, mülteci trans bir kadının sağlık verilerini çeşitli haber sayfaları ile paylaşmış ve sonrasında Adana İl Göç İdaresi Müdürlüğünde bu hukuksuzluğa iştirak etmek suretiyle kişi hakkında sınır dışı etme kararı alarak kişilere tanınan 7 günlük itiraz süresi beklenilmeksizin sınır dışı etmiştir' denildi.

'MÜLTECİ HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR'
Bahse konu mülteci trans kadının sağlık verilerinin sağlık çalışanları tarafından basına verilmesinin TCK 257 yönüyle görevi ihmal suretiyle kötüye kullanmak olduğuna dikkat çekilen açıklamada, 'Hasta Hakları Yönetmeliği 21. maddesinde hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesinin esas alınacağı düzenlenmiştir. İlgili düzenleme mahremiyet hakkının sınırlarını açık bir şekilde göstermektedir. Aynı madde hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini ve muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini şart koşar. Hekim veyahut sağlık çalışanı, özellikle HIV gibi ayrımcılık ve damgalanmanın çok fazla olduğu bir  olguda hastasının bilgilerini özenle saklamalıdır. Aksi bu bağlamda TCK m.134'de bireylerin özel hayatının gizliliğinin ihlali suç olarak düzenlemiştir. Kişinin sağlık verilerinin hukuka aykırı olarak paylaşılması TCK ile 136-137 maddelerinde düzenlenen 'Verileri hukuka aykırı olarak verme' suçunu da oluşturacaktır. Söz konusu suçun değerlendirilmesi yalnızca 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca değil, sağlık çalışanlarının ek yükümlülükler altında olduğu Kişisel Sağlık Verileri Hakkında Yönetmelik uyarınca da ele alınmalıdır' ifadeleri kullanıldı.

Açıklama şöyle devam etti: 'Sosyal devlet olmanın gerekliliği olan eşitliğin sağlanması için çalışması gereken kurumların, ayrımcılığa maruz bırakılan gruplar için büyük anlam ifade eden KVKK'da korunma altına alınmış hakları yok sayarak aldıkları bu karar kabul edilemez. Sağlık kayıt bilgileri özel nitelikli kişisel verilerdir ve HIV statüsü hiç kimseyle, hiçbir gerekçeyle paylaşılamaz. Bu hakkın ihlal edilmesi sağlık hakkına erişimin önünde engele dönüşmektedir ve bu hak ihlalinden orantısız daha çok etkilenen seks işçilerine, LGBTIQA+'lara, göçmenlere ve mültecilere sağlığa erişimde eşitlik sağlanmalıdır. Yürürlüğe konulan karar Kişisel Verileri Koruma Kanununa yönelik bir suç oluşturmaktadır. Türkiye'de tüm sağlık kuruluşları sağlık verilerinin korunmasında hem etik hem de hukuki yükümlülük altındadır. Bir kişinin HIVle yaşamasının açık kimlikle ifşa edilmesinin mesleki olarak etik ve kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur. HIVfobi, kişilerin gündelik ilişkilerinden meslek edinme durumlarına kadar her alanda olumsuz etki yaratmaktadır. Sağlığa erişimde ve barınmada eşitlik sağlaması gereken kurumların bu zemini kurması bir insan hakları ihlali ve suçtur. Görevini kötüye kullanan tüm sorumluların tespit edilmesini ve gerekli yasal yaptırımların uygulanmasını talep ediyoruz!

'BU KARAR HIV İLE YAŞAYANLAR VE TÜM MÜLTECİLER İÇİN GÖZDAĞIDIR'
'Mülteci ve seks işçisi trans kadının HIV statüsünün ifşa edilmesi ve ardından sınır dışı edilmesi olayı, HIVfobi, transfobi, orospufobi ve mülteci fobisinin kesiştiği bir noktada büyük bir hak gasbı olarak karşımıza çıkmaktadır.  Kamu sağlığını tehdit eden tedavisi mümkün olan HIV değil, Mültecilerin HIV tedavisine erişimini engelleyen devlet ve devlet organlarıdır. Bu karar, HIV ile yaşayanlar ve tüm mülteciler için bir gözdağıdır, kabul edilemez. Trans kadın mülteci ve seks işçisi öznenin yaşadığı bu hak gasbını kabul etmiyoruz, tüm sorumlulardan hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Mülteci seks işçisi bir trans kadının devlet ve kolları tarafından maruz bırakıldığı zorla yerinden edilme, haklara erişimde gasp, kriminalizasyon ve hedef gösterilme münferit değildir. Ancak bizler yaratılan bu hukuksuzluğun son bulunması, adli işlem başlatılması, sağlığa erişim,her kimlik için dekriminilizasyon ve eşitlik için mücadele etmekten bir an bile vazgeçmeyeceğiz.  Sağlığa eşit erişim haktır. Bu hakkın devlet ve mekanizmalarınca kasıtlı şekilde ihlal edilmesi durumdan orantısız daha çok etkilenen seks işçileri, LGBTIQA+'lar, Kürtler, Romanlar, göçmen ve mülteciler gibi sistematik hak gasbına uğrayan kesimlerin sağlık hakkına erişememesine sebep olmaktadır. Kimsenin sağlığa erişim hakkı engellenemez. HIV statüsü hiç kimseyle, hiçbir gerekçeyle paylaşılamaz. Seks işçilerinin hakları insan haklarıdır.  Mülteci hakları insan haklarıdır.'

İmzacı dernekler, örgütler ve topluluklar: Adana LGBTİQ+ Dayanışma, Ankara Gökkuşağı Aileleri Derneği (GALADER), Ankara Onur Haftası, Ankara Üniversitesi Kuir Araştırmaları Topluluğu KuirAnka, Barış İçin Toplumsal Çalışmalar Derneği, Bilgi Gökkuşağı, Bilgi İnsan Hakları Kulübü, Bilkent Renkli Düşün, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, Civil Rights Defenders, Demir Leblebi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), Eşitlik Çalışmaları Derneği, Eşitlik Van Topluluğu, Feminist Boğaziçi, Genç LGBT+ Derneği, Gençlik Komiteleri, Gökova Ekolojik Yaşam Derneği (GEYDER), GSÜLionqueer, Hacettepe Kuir Araştırmaları, Hayvan Yaşam Özgürlük İnisiyatifi, Hepimiz Göçmeniz - Irkçılığa Hayır Platformu, HEVİ LGBTİ+ Derneği, İHD LGBTİ+ Komisyonu, İklim Adaleti Koalisyonu, İstanbul LGBTİ+ Pride, İstanbul Trans+ Onur Haftası, İstanbul Trans+ Pride, İstanbul Üniversitesi Eşitlik Topluluğu, İTÜ CinsArı, İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, Kadın Savunma Ağı, Kaos GL Derneği, Kapsama Alanı, KHAS İnsan Hakları Kulübü, Koç Kuir Kulübü, KuirMar, Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, Lambda İstanbul LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Lavender LGBTİQ+, LGBTİ+ Aileleri ve Yakınları Derneği (LİSTAG), LGBTİQA+ Tıp Öğrenciler Ağı, MSGSÜ Kuir Baykuş, Muamma LGBTİ + Eğitim Araştırma ve Dayanışma Derneği, ODTÜ Feminist Dayanışma, ODTÜ LGBTİQAA+ Dayanışması, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği, Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği, Pozitif Alan, Pozitif Dayanışma, Samandağ Ekoloji Grubu, Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği (Y-PEER Türkiye), SpoD, Toplumsal Hukuk, Trabzon Kuir, Üniversiteli Feminist Kolektif, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği, Yeşil Sol Parti, 17 Mayıs Derneği, 7Tepe7Renk