27 Temmuz 2024 Cumartesi

İHD Türkiye ve Kürdistan'da ekoloji katliamlarına dikkat çekti

Kentlerde yapılan açıklamalarla iktidarın rant politikalarının Türkiye ve Kürdistan'da ekoloji katliamına yol açtığını kaydeden İHD Afet ve Ekoloji Komisyonu, ekoloji, işçi ve insan hakları mücadelesinin yükseltileceği belirtildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Afet ve Ekoloji Komisyonu, Türkiye ve Kürdistan'da yaşanan ekoloji katliamına ilişkin kentlerde eş zamanlı açıklama yaptı. İzmir'deki açıklamanın metnini Fıran Canoğlu okurken, Ankara'daki metni Ekoloji Komisyonu Sözcüsü Tuğba Kahraman okudu. 

Ortak metinde iktidarın ve enerji politikalarının, Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanında ekolojik talanı yaygınlaştırdığına dikkat çekildi,, su kaynaklarının, ormanlar ve tarım arazilerinin, yerel ve yabancı sermaye gruplarına pazarlandığını belirtildi. Açıklamada, "13 Mayıs 2014'de Soma Holding'e bağlı maden ocağında alınmayan önlemler ve denetimsizlik sonucu 301 maden işçisi kardeşimizin hayatını kaybetmesi, Ermenek, Şirvan, Amasra, Şırnak ve İliç‘te yer alan maden sahalarının işçi ve emekçinin katline neden olması, adalet arayan hak savunucuları yargı eliyle susturulmaya çalışılması bu politikaların sonucudur. İliç Çöpler Altın Madeninde, siyanür liçi yöntemiyle yapılan altın madenciliğinin yasaklanması gerekirken devletin sermayeyle işbirliğinin devam ettiği görülmektedir. Katliamın üzerinden daha üç ay geçmişken, henüz toprak altında olan beş işçinin bedenine dahi ulaşılamamışken, Altın Madencileri Derneği ile Dünya Altın Konseyi'nin birlikte 16 Mayıs'ta Ankara'da "Sorumlu Altın Madenciliği Konferansı" düzenleyecek olması, sermayenin İliç katliamını unutturma, üstünü örtme kar ve rant hırsının sürdürülebilirliğini sağlama çabasıdır" denildi.

2023 yılı itibariyle Türkiye'deki maden ruhsatlı arama ve işletme sayısının 14 bin 701 olduğunu paylaşılan açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "İliç daha önceki yaşanan sızmada madenin göstermelik olarak kapatıldığını vurgulayan Fırat, "Son felakette yaşanan sadece toprak kayması diyerek, olayın vahametini küçültmeye çalışma çabaları da sermaye ve iktidarın rantın bölüşümdeki mutabakatının sonucudur. Vahşi madencilik sektörünün, kendini aklama çabasına karşı ekoloji ve insan hakları savunucuları olarak İnsan haklarının evrensel, bölünmez birbirine bağlı ve kendi içlerinde birbirleriyle ilişkili bir haklar bütünü olduğunu, işçi haklarının da insan hakkı olduğunu, temiz, sağlıklı ve sürdürülebilir bir çevrede yaşamanın temel bir insan hakkı olduğunu ve Soma, Ermenek, Şirvan, Amasra, Şırnak ve İliç. Katliamların sorumluları yargı önünde hesap verene dek mücadelemiz sürdüreceğimizi, ne Soma‘da yaşamını yitiren 301 can'ı ne de İliç'te hala cansız bedenlerini de ulaşılamayan işçileri unutturmayacağımızı, sürecin takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuyla paylaşırız."