GÜNCEL
İHD tek tip elbise uygulamasına karşı açıklama yaptı
İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tek tip elbise uygulamasına karşı dernek binasında basın açıklaması yaptı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tek tip elbise uygulamasına karşı dernek binasında basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasını Komisyon üyesi Mehmet Acettin okudu. Her ay periyodik şekilde gerçekleştirdikleri eylemlerinin Galatasaray Meydanı'nın yasaklanması nedeniyle dernek binasında yapmak zorunda kaldıklarını ifade eden Acettin, yasağın bir an evvel kaldırılmasını beklediklerini söyledi.
24 Aralık 2017 tarihinde, 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile tek tip elbise uygulamasına geçileceği hatırlatan Acettin, bu kararname ile yapılmak isteneni şöyle sıraladı:
-TTE giymek zorunda olanlar-olmayanlar, badem kurusu ya da gri renkte olanlar, tulum ya da alt üst biçiminde olanlar diyerek mahpuslar arasında kategorik bir ayrım gözetmektedir ve ayrımcılık yasağının ihlalidir.
-TTE, mahpusu tek tipleştirmeyi, kimliksizleştirmeyi, kişiliğini ezmeyi amaçlayan bir araçtır ve kötü muamele/işkence yasağının ihlalidir.
-TTE giymeyi kabul etmeyen mahpuslara ziyaret yasağından başlayıp hücreye kapatılmaya varan birçok ceza verilmesi öngörülmekte olup, bu disiplin cezaları diğer sakıncalarının yanında ağır tecride yol açacaktır. Tecrit işkencesi daha ağırlaşacaktır.
-TTE, üst üste verilen disiplin cezalarıyla mahpusların infazlarının yanmasına ve şartlı tahliye haklarının ellerinden alınmasına neden olacaktır.
-TTE giymeyi kabul etmeyen mahpusların mahkemeye çıkarılmaması ve mahkemeye çıkarılmadan haklarında hüküm verilmesi mümkün olacağından savunma hakkının engellenmesi ve adil yargılanma hakkının ihlali söz konusu olacaktır."
Yarın 12 Eylül askeri faşist darbenin 38. yılı olduğunu hatırlatan Acettin, "12 Eylül darbesiyle hapishanelerde her türlü işkence uygulanmıştır. TTE de bunlardan biridir. Çünkü TTE dayatması ile yapılmak istenen, beklenen şey aynıdır: Mahpusların kişilikleri siyasi kimlikleri yani düşünceleri ve onurları aşağılanarak onlara boyun eğdirmektir. Yani bu sistem ve anlayış yeni değildir ve bu tür baskı, işkence yöntemlerini tekrar tekrar gündeme getirmekte de bir sakınca görmemektedir. Ancak tarihte görünen; direnmek en meşru, haklı haktır ki kazanan hep meşru ve haklı olanlar olmuştur" dedi.