21 Eylül 2024 Cumartesi

İHD: Hapishanelerde hak ihlali runtinleşti

İHD Adana Şubesi, Çukurova bölgesi hapishanelerinde bulunan hasta tutsaklar ve yaşanan genel hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. Raporda ayakta sayım ve kelepçeli muayeneden çıplak aramaya kadar birçok hak ihlalinin rutinleştiği belirtildi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Adana Şubesi, Çukurova bölgesi hapishanelerinde bulunan hasta tutsaklar ve yaşanan genel hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu basın açıklaması ile duyurdu. Açıklamaya HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları da katıldı.
 
Basın açıklamasını Cemevi Komisyonu üyesi Avukat Yasemin Dora Şeker okudu. Şeker, yapılan başvurularda tutsakların spor yapma, haber alma, diğer tutsaklarla ortak alanlarda sohbet etme, aileleriyle görüşme, tedavi edilme gibi temel sosyal haklarının gasp edildiğini belirterek kelepçeli muayene veya hastaneye hiç götürülmeme, işkence ve  kötü muameleye maruz kaldıklarını ifade etti.
 
Şeker, tutsakların hak ihlali başvurusunun artması üzerine İHD Adana ve Mersin Şubesi Cezaevi komisyonu avukatlarından oluşan heyetle farklı zamanlarda Osmaniye 1 ve 2 nolu T Tipi Hapishanesi,Tarsus T1, T2, T3 ve Tarsus Kadın Hapishanesi,Adana F Tipi ve İskenderun T Tipi Papishanelerinde bulunan tutsaklarla görüşülerek raporun hazırlandığını belirtti. 
 
Raporda yer alan hak ihlalleri şöyle:
 
SALDIRILAR RUTİNLEŞTİ
 
- Hapishane yönetimi tarafından sık sık aramalar yapıldığı, tahrik ve hakaret ederek, mahpusların aileleri tarafından getirilen eşyalarına, kitap, dergi, günlük ve defterlerine el konulduğu, kağıt, mutfak ve sair eşyalarının birbirine karıştırılarak koğuşların arandığı ve bu saldırıların rutin hale getirildiği.
 
- Hastaneye veya mahkemeye sevklerde memurların mahpusları tahrik eden söz ve onur kırıcı, hakaret içeren söz ve davranışlar sergilediği, çok sayıda kötü muamele, darp olaylarının yaşandığı, sık sık tartışma ortamı oluşturularak mahpusların aleyhine tutanaklar tutulduğu ve bu tutanaklara dayanarak haksız ve dayanaksız disiplin cezaları verildiği, bu şekilde mahpuslara tek başına ve fiziki koşulların çok kötü olduğu hücre cezaları, ayları bulan aile görüş yasakları, yine ayları bulan telefon veya mektup görüş yasağı gibi cezalar verilmek suretiyle şartlı tahliye tarihinin bu cezalar gerekçe gösterilerek ötelendiği, giderek tekrarları halinde de şartlı tahliye koşullarının ortadan kaldırılmak istendiği, açıkça kanuna aykırı bu uygulama ve orantısız cezalara karşı yapılan itirazların ise hiç dikkate alınmadan İnfaz Hakimliklerince reddedildiği, bu haliyle mahpusların dış dünyadan, ailelerinden ve  birbirlerinden izole edildiği, bunun da insanlık onuru ile bağdaşmadığı ve mevzuata aykırı olduğu.
 
- Hapishaneye ilk kabulde veya sevkler sırasında mahpusların çıplak aramaya maruz kaldıkları.
 
- Ayakta sayım dayatıldığı ve kabul etmedikleri için darp edildikleri.
 
- Mahpusların hastane sevklerinin geç yapıldığı veya hiç yapılmadığı, acil sağlık sorunu yaşayanların haftalarca sık sık dilekçe vermelerine rağmen revire çıkarılmadıkları sevkleri yapılsa bile kelepçeli muayene dayatıldığı.
 
- Sevk sırasında mahpuslara refakat eden gardiyan ve askerlerin mahpuslara hakaretler ve darp ve ölümle tehdit ettiği.
 
- Görüşmelerinin 30-40 dakika ile sınırlandırıldığı.
 
- Bebekleriyle/çocuklarıyla cezaevinde bulunan kadın mahpusların bebekleri için temel gıda ve ihtiyaçlarının karşılanmadığı.
 
- Hasta veya yaralı mahpusların cezaevinde tedavilerinin aksatıldığı.
 
- Açlık grevcisi olan tutsakların şeker, tuz, meyve suyu gibi içecekler ile vitamin ihtiyaçlarının karşılanmadığı.
 
- Yemeklerin kalitesinin kötü olduğu, besin değeri ve miktar yönünden de yetersiz olduğu.
 
- Uzak yerlerde yargılamaları devam eden tutsakların hukuksal yardım alma ve savunma hakkının ihlaline yol açan bir duruma dönüştüğü.
 
Adalet Bakanlığı'nın yaşanan hak gasplarını ve insan hakkı ihlallerini önleyecek çalışma ve denetim başlatması gerektiğini söyleyen Şeker, sorumluluğu bulanan personel ve idarecilerin hakkında adli ve idari soruşturma açılması gerektiğini söyledi.