24 Kasım 2024 Pazar

Hüda Kaya hakkında tahliye kararı

Yargılandığı Kobanê davasında konuşan tutsak siyasetçi Hüda Kaya, 28 Şubat sürecinde "şeriatçı" bugün ise "terörist" olarak yargılandığını kaydetti. Hakkında isnat edilen suçlara karşı ifade vermesinin engellendiğini ve aylardır tutsak edildiğini kaydeden Kaya, "Her zaman barış ve eşitlikten yana olan konuşmalarım siyasi bir öç olarak karşıma konuldu. Tek başımıza da kalsak yalana, haksızlığa sarılmayız" dedi. Mahkeme Kaya hakkında tahliye kararı verdi.

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) yönetiminin DAİŞ'in Kobanê'ye saldırısına karşı gerçekleştirilen eylemler gerekçe gösterilerek yargılanmaları devam ediyor. HDP eski milletvekilleri Hüda Kaya, Serpil Kemalbay, Fatma Kurtulan, Pero Dündar ve Garo Paylan hakkında açılan davanın ilk duruşması başladı. Sincan Hapishane Kampüsü'nde bulunan Ankara 22'nci Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmayı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, milletvekilleri ve Demokratik İslam Kongresi (DİK) üyeleri takip etti.

KAYA: TEK BAŞIMIZA KALSAK DA HAKSIZLIĞA SARILMAYIZ
Tutsak siyasetçi Hüda Kaya, duruşmaya Silivri Kadın Kapalı Hapishanesinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı. Mahkeme iddianamede geçen suçlamaları hatırlattı. Daha sonra söz alan Kaya, "Bu iddianame öncekilerin kötü bir kopyası olarak önüme geldi. Baştan sona tek bir hakaret içermeyen konuşmalarım nedeniyle yargılanıyorum. Her zaman barış ve eşitlikten yana olan konuşmalarım siyasi bir öç olarak karşıma konuldu. Tek başımıza da kalsak yalana, haksızlığa sarılmayız" dedi.

'VERİLEN KARARLAR SİYASİDİR'
Yaptığı konuşmaların ve katıldığı tüm etkinliklerin suçlama konusu yapıldığını belirten Kaya, "Adalet mülkün temeli değil de mülk adaletin temeli olunca, egemenlik halkın değil egemenlerin olunca, hukukun üstünlüğü değil üstünlerin hukuku geçerli olunca elbette sanık sandalyesinde olan bizler oluyoruz. Biz mağdur değiliz. Çok şükür çalmadık, insanların özgürlüklerini çalmadık, yalan söylemedik, şiddetin her türlüsüne karşı olduk. Bütün bunlara rağmen savcılığın talep ettiği suçlara karşı ifade vermem hukuksuzca engellendi ve 8 aydır haksız şekilde tutuklu bulunuyorum. Bir milletvekili temsil ettiği insanların acısında, taziyesinde, haksızlığa uğradığında onların sesi olmak için çalışır. Hala görevde olan milletvekilleri de bunun için çalışıyor. Bizleri özgürlüğümüzden alıkoyanların verdiği kararların siyasi olduğunu söylüyorum" diyerek tepki gösterdi.

'KONUŞMALARIMIN SUÇ OLARAK GERİ DÖNMESİNİ ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'
Kaya, Cizre'deki özyönetim direnişinde yaralıların kurtarılması için yaptığı yardım çağrısının dosyaya alındığına şaşırdığını söyleyerek, şöyle devam etti: "Şiddet karşıtı ve barış yanlısı bir insanım, buna karşı size vereceğim cevabım zaten dosyanın içindedir. Dinler insanı ve toplumu vicdani ve öz anlamında geliştirmek içindir diyebiliriz. Onca öğreti ve öncü ve elçilere rağmen toplumlar birçok şeyi yozlaştırıp egemenlik aracı kıldığı gibi egemenler dinleri de baskı, sömürü ve cinsiyetçilik aracı haline getirdi. Yine Meclis'te yaptığım bir konuşma dosyaya konulmuş, kürsü dokunulmazlığı ihlal edilerek anayasaya aykırılık yapılıyor. Asıl bu hukuksuzluğu yapanlar, bunu dosyaya koyanlar hakkında işlem yapılmalıydı. Yaptığım konuşmanın nasıl dosyaya alınıp suç olarak geri döndüğünü anlamak mümkün değil."

'HIRSIZLARA BOYUN EĞMEYECEĞİZ DEMİŞİM DOSYAYA KONMUŞ'
Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "İHD'nin İstanbul Şubesinde Kobanê olaylarına ilişkin bir konuşma yapmışım. Ne demişim,'Kobanê olaylarının ortaya çıkması ve aydınlatılması için önerge verdik ama bu olayların ortaya çıkartılmasını engelleyen AKP-MHP'dir. Derin devlet ve devletin karanlık yüzü olayların ortaya çıkmasını istemeyenlerin kim olduğunu tahmin etmek zor değil' demişim. Yani ne konuşalım ne diyelim; barış konuşmayalım mı, iyilik konuşmayalım mı hep savaş hep çatışma mı konuşalım? Ülkenin iyi geleceği olsun diye yaptığımız çırpınışların ödüllendirilmesi gerekirken bunlarla yargılanır hale gelmişiz. Yine 6 Eylül'de Mardin Belediyesine atanan kayyum belediyesi protestolarında zılgıtlar çekilmiş, şarkılar söylenmiş ve burada bir konuşma yapmışım. Bu da dosyada yer alıyor, 'Hırsızlara boyun eğmeyeceğiz, itaat etmeyeceğiz' demişim. Hakim bey bunu okurken gülsek mi bilemiyoruz iddianamede defalarca 'hırsızlıklar' kelimesi geçiyor. 

'KAYYUM POLİTİKALARI KÖTÜLÜĞE SES ÇIKARANLARIN SESİNİ KESME ÇALIŞMASIDIR'
"Süleyman Soylu'ya yine burada 'sözde içişleri bakanı' diyerek, 'insanlar sizin yüzünüzden dinden uzaklaştı, hırsızlıkla yalanı her türlü kötülüğü inançla bütünleştirdiniz, sizin kötülüklerinize teslim olmayacağız. Kim olursa olsun çocukların, ezilenlerin, kadınların yanında olarak hakkın hakikatin yanında olmaya devam edeceğiz. Bu ülke bu halk kötülüğe teslim olmayacak, işte bu kayyum politikaları da kötülüğün sesinin halkların sesini kesmeye çalışmasıdır. Bu kötülük sesine yenilmeyeceğiz. Bu halk size dersinizi verdi vermeye devam edecek' demişim. Gerçekten ibretlik alıntılardan bir tanesidir bu. Politik mi, sosyolojik mi hangi açıdan değerlendirilse eksik kalır. Nerede olursam olayım, şiddete karşı, haksızlığa karşı olup, canlıların, insanların özgürlüğünün yanında olduğumu her yerde anlatmışımdır. Tüm bunları yetkililere söylememek onları incitmemek mi gerekiyor? İktidarın gücüyle bizler de bir yerde yerleşip yurtlanırdık ama çok şükür hiçbirimiz bunu istemedik, buradan yana olmadık. Yine bu seçimlerde halk Mardin'de Ahmet Türk demedi mi her şeye rağmen, halk işte böyle dersini egemenlere verir."

'ŞERİATÇI OLARAK YARGILANIYORDUK BUGÜN TERÖRİST'
28 Şubat dönemindeki yargılamalara değinen Kaya, bugün aynı sistemin AKP eliyle işletildiğini söyledi. Kaya, "28 Şubat'ta idamlarla yargılanırken de şeriatçı olmakla yargılandık. İktidarlar değişti yargılama biçimi değişmedi. O zaman 'şeriatçı' olarak yargılanıyorduk bugün ise 'terörist, bölücü olarak' yargılanıyoruz.  İyilik ve barış istemek iktidarlara göre değişmez. İyilikle, barışla teröristlik bir arada olamaz. Dün alanda, sokakta, kürsüde ne istediysem, bugün tüm tabiat, canlılar, toprak için, insanlar için aynen iyilik, barış ve mutluluk istemeye devam edeceğim."

Hakkında beyanlarda bulunan tanık Gül Tanrıverdi'nin Kandil'e gittiğine ilişkin iddialarına yanıt veren Kaya, Kandil'e çözüm sürecinde açık bir biçimde gittiğini ve bu röportajların yayınlandığını belirtti. İkinci gidişinde ise bir heyet eşliğinde gittiğini söyleyen Kaya, tarihleri ve verileriyle birlikte olduğunu söyledi. Gizli tanığın iddia ettiği üzere Halklar ve İnançlar Komisyonu ile gittiğine ilişkin beyanların gerçeği yansıtmadığını dile getiren Kaya, 6 Ekim'de HDP MYK toplantısına ise katılmadığını ve o tarihlerde Muş'ta olduğunu anımsattı.

AV. LEVENTOĞLU: SÜREÇ ÜZERİNDEN 11 YIL GEÇTİ
Kaya'nın beyanları ardından söz alan avukat Zilan Leventoğlu, 2013-15 arasında yaşanan sürece dikkat çekerek, bu süreç üzerinden 11 yıl geçtiğini hatırlattı. Leventoğlu, bu sürecin içinde yer alan AKP'lilerin ise faaliyetlerinden yargılanmadığını ancak HDP'li siyasetçilerin ise yargılandığını söyledi. Leventoğlu, söz konusu faaliyet ve çalışmaların suç olmadığını ve devletin bilgisi ile yapıldığını paylaştı. Leventoğlu, Kaya'nın yurt dışında bir konferansa katılmak için havalimanında bulunduğunu ancak havuz medyasının "kaçacaktı" şeklinde haberler servis ettiğini anımsatarak, tepki gösterdi. HTS kayıtlarına değinen Leventoğlu, "Müvekkilin oğlu ile konuşmalarına dahi değinilerek dosyaya konulması ne kadar hakkaniyetli tartışılır. Bir yıl önce başlatılan soruşturmada gizlilik kararı kaldırılmamış, müvekkilin savunma yapması engellenmiştir. Dosyada ithaf edilen suçlara ilişkin tek bir delil yok. 8 aydır müvekkilimiz hukuksuz bir biçimde tutukludur. Kobanê davasında görülen karar duruşmasında müvekkilimize atılı aynı suçlardan siyasetçiler beraat etmiştir. Tutukluluk halinin hiçbir hukuki ve makul bir gerekçesi kalmamıştır. Soruşturmaya yine konu olan son derece demokratik bir çağrı olan 6-8 Ekim çağrısında milletvekilimizin ne imzası vardır, ne toplantıya katılmıştır ne de paylaşım yapmıştır. Buna ilişkin tek bir delil, tanık ve belge yoktur" diye konuştu.

Savunmaların ardından mütalaasını sunan savcılık, Kaya'nın tutukluluğunun devamına karar verilmesini talep etti. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Kaya'nın ayda bir kez imza atma yükümlülüğü ve yurt dışı çıkış yasağıyla birlikte tahliyesine karar verdi.