20 Eylül 2024 Cuma

HDP: Krizin nedeni de çözümü de siyasi

Doların devam eden yükselişi ile ilgili açıklama yapan HDP, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Onların doları varsa bizim Allahımız var" sözlerine atıfta bulunarak "Kamyon arkası yazıları ile veya 'dış güçlere karşı ekonomik savaş yürütüyoruz' safsataları ile süreç yönetimi yapmak, yarın daha ağır ekonomik sonuçları işçinin, emekçinin, yoksulun, çiftçinin, esnafın, üreticinin omuzlarına yıkmak demektir" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Saruhan Oluç, yaşanan ekonomik kriz ve yükselen dövize ilişkin yazılı açıklama yaptı.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bayburt'ta ''Yastık altındaki dövizleri bozdurun, bu bir milli mücadeledir, ekonomik savaşı kazanacağız'' sözlerine değinilen açıklamada, "Ortada bir ekonomik savaş yoktur; iktidarın politik ve ekonomik tercih ve uygulamalarının yarattığı kriz ve fiyasko vardır" diye belirtildi.
 
YÖNETEMEME KRİZİNİN SONUCU
 
'Kriz yok' diyenlerin açıkça yalan söylediğini vurgulanan açıklamada, "Saat başı kur artışının yaşanması, döviz alım-satım farkının gittikçe artması, ekonomik dengelere ve işleyişe yönelik güvenin yıkıldığına dair önemli işaretlerdir. Bütün bunlar aynı zamanda yönetememe krizinin de önemli göstergeleridir. OHAL hukuksuzluğunun kalıcılaşması ve bu durumun yolsuzluk ve israf düzenine duyulan güvensizlikle birleşmesi krizi tetiklemiştir" diye belirtildi.
 
"24 Haziran'dan sonra Türk Lirası yüzde 33 oranında değer kaybetmiş, üretici enflasyonu yüzde 25'e yükselmiş, faiz oranları yüzde 25 bandına çıkmış ve işsizlik oranları iki haneli olmuştur. Gün geçtikçe enflasyon ve hayat pahalılığı, borçlanma büyümektedir. Bugün halk dünden daha fakirdir. Yarın ise maalesef bugünden daha fakir olacaktır. Türk Lirasının değer kaybetmesinin anlamı budur" denilen açıklamada, ülkenin hızla bu iktidar eliyle uçuruma sürüklendiği ve yandaşlarında bu durumdan büyük rant ve kazanç elde ettiği belirtildi.
 
KAMYON ARKASI SÖZLERLE DOLAR DÜŞMEZ
 
Açıklamanın devamında şöyle denildi:
"Hem siyasi hem de ekonomik krizin müsebbibi olan bu iktidar, kurduğu otoriter rejimle yanlışlarının bedelini halklarımıza, işçi ve emekçilere ödeterek yoluna devam etme peşindedir. Yaşanan krizi finansal alanda atılacak adımlarla, para politikalarıyla veya rantçı, talancı ve verimsiz harcamalara dayanan 100 günde 400 proje gibi yalan rüzgarları ile durdurmayı düşünen iktidar yanıldığını görecektir. Hamasetle ekonomi ve ülke yönetimi yürütülemez. 'Onların doları varsa bizim Allahımız var' gibi kamyon arkası yazıları ile veya 'dış güçlere karşı ekonomik savaş yürütüyoruz' safsataları ile süreç yönetimi yapmak, yarın daha ağır ekonomik sonuçları işçinin, emekçinin, yoksulun, çiftçinin, esnafın, üreticinin omuzlarına yıkmak demektir.
 
KRİZİN ÇÖZÜMÜ İÇİN DEMOKRATİKLEŞME GEREKLİ
 
"Biliyoruz ki, çözüm sadece ekonomik alanda yapılacaklarla sınırlı değildir, çözüm için siyasal adımlar atılması gereklidir. Tek kişi yönetimine ve tekçi anlayışa değil çoğulcu demokrasiye; üstünlerin hukukuna değil hukukun üstünlüğüne; yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına; savaş politikaları yerine barış politikalarına dayanan, İmralı'da tecriti sonlandırıp Kürt sorununda demokratik çözüme yönelen bir siyaset anlayışı ile ancak sonuç almak mümkün olabilir. Rantçı ve yandaşı besleyen açgözlü sermaye düzenine, hukuksuzluk ve tek adam keyfiliğine son verilmedikçe, faşizmin kurumsallaşması karşısında demokratik cumhuriyetin özellikleri geliştirilmedikçe, bu krizin orta ve uzun vadeli olarak aşılması mümkün değildir.
 
İktidarın yarattığı krizin faturasını halka ödetmeye çalıştığının altı çizilen açıklamada, iktidarın ekonomi politikalarını ve siyasi kurgusunu kabul etmeyen, itiraz eden herkese ortak mücadeleye çağrısı yapıldı.