Hatimoğulları'ndan Gezi ve Kobanê dava tutsaklarıyla dayanışmayı yükseltme çağrısı
TMMOB Genel Kurulunda konuşan DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulalrı, Türkiye'de neoliberal politikaları uygulamakta en başarılı iktidarın AKP olduğuna dikkat çekti. İktidarın iş cinayetlerinin hesabını mühendislere, emekçilere, işçilere yüklemeye çalıştığını söyleyen Hatimoğulları, Gezi ve Kobanê dava tutsaklarını hatırlattı. Yüksekdağ, "Gezi ve Kobanî tutsaklarını özgürleştirmek için daha çok dayanışmaya ihtiyacımız var" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, TMMOB Genel Kuruluna katıldı. Burada söz alan Hatimoğulları, Gezi direnişini hatırlattı ve ölümsüzleşenleri andı. Hatimoğulları, "Akbelen'den Cudi'ye ve Dikmece'ye, Gezi'den Van'a çevre, kent hakkı ve doğanın korunması konusunda mücadele yürüten, bu ülkede yaşanmış olan insan hakları ihlallerine ve özgürlüklerin kısıtlanmasına karşı demokratik zeminde mücadele yürüten siz değerli TMMOB üyeleri ve emektarları, bugün bir kurultay gerçekleştirecek ve yeni bir yönetim seçeceksiniz. Aynı zamanda Türkiye'nin içinden geçtiği süreci ve Türkiye'nin fotoğrafını değerlendireceksiniz, önemli kararlar alacaksınız. Ben bugüne kadar yönetimde emek vermiş arkadaşların emeğine sağlık diyorum, yeni seçilecek olan arkadaşlara da başarılar diliyorum" dedi.
'İKTİDAR İŞ CİNAYETLERİNİN HESABINI MÜHENDİSLERE, EMEKÇİLERE, İŞÇİLERE YÜKLEMEYE ÇALIŞIYOR'
AKP'nin Türkiye'de neoliberal politikaların uygulanmasında en başarılı iktidar olduğuna dikkat çeken Hatimoğulları, "Neoliberal politikaları uygulayarak Türkiye'deki bütün doğaya ait ne varsa, insana ait ne varsa, emeğe ait ne varsa hepsini uluslararası ve yerli sermaye başta olmak üzere her kesime peşkeş çektiler. Soma'dan İliç'e kadar yaşanan iş cinayetlerinde hesap vermek yerine, sermayeye hesap verdirmek yerine mühendislere, emekçilere, işçilere hesabı yüklemeye çalışıyorlar. Yayınladıkları raporlarda yaşanmış olan ihmallerin mühendis ve işçilerden kaynaklandığını ifade ediyorlar. Oysa onlar, yani sermaye ve onu koruyan iktidar bu konuda en çok suçlu olandır. AKP iktidarı leblebi dağıtır gibi maden ruhsatı dağıttı. Bu dağıtılan maden ruhsatları sadece doğamıza, havamıza, suyumuza, toprağımıza zarar vermedi; insanlara ve insanlığa da zarar verdi. Bugün Soma'da yaşamını yitiren işçilerden onlar sorumludur, İliç'te yaşanan insanlık dramından onlar sorumludur. Ancak bu faturayı ne yazık ki sizlere ve işçilere çıkarmak istiyorlar. Bizler bu sermaye düzenine, ülkeyi tek adam rejimiyle yönetmek isteyen bu rejime karşı hep beraber karşı durduk. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokratik bir cumhuriyeti pekala hep birlikte inşa edebileceğimizin, bunun olanaklarının günümüzde açığa çıktığının altını çiziyorum" ifadelerini kullandı.
'GEZİ VE KOBANÎ TUTSAKLARINI ÖZGÜRLEŞTİRMEK İÇİN DAHA ÇOK DAYANIŞMAYA İHTİYACIMIZ VAR'
Gezi ve Kobanê davalarını hatırlatan Hatimoğulları, "Kobanî kumpas davasında Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş ile beraber 13 arkadaşımız 407 sene hapse mahkum edildi. Elbette bu süreç bitmedi. Türkiye'nin bütün demokrasiden yana güçleri olarak, vicdan sahibi insanlar olarak, bu ülkenin özgürleşeceğine inanıp bunun için emek verenler olarak Gezi ve Kobanî tutsaklarını özgürleştirmek için daha çok dayanışmaya, daha çok beraber olmaya ve daha çok mücadele etmeye ihtiyacımız var. Bir konudan daha bahsetmek isterim. Sevgili Başkan, yine oldukça geniş yer verdi konuşmasında. Maraş ve Antakya merkezli çok ağır bir deprem yaşadık. Sanıyorum ki son 600 yılın en büyük yıkımının ve kaybının yaşandığı depremdi. Bu depremde devlet asla deprem bölgesine sahip çıkmadı ve insanlar o enkaz altında günlerce çığlık çığlığa bağırarak can vermek zorunda kaldı. Biz o insanlara yeterince yardım edemedik, o insanlarla yeterince dayanışamadık. Aslında bu görevi yerine getirmesi gereken kamu gücü orada yoktu" dedi.
'REZERV ALAN MAĞDURLARININ DAHA GÜÇLÜ DAYANIŞMAYA İHTİYACI VAR'
Bölgede demografik yapıyı değiştirmek için "beşli çete"nin bütün olarak seferber edildiğinin altını çizen Hatimoğulları, özellikle Antakya, Samandağ, Defne ve Osmaniye'nin bir bölümünde rezerv alan ilan edildiğini halkın buna karşı direndiğini kaydetti. Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Halk siyaseten bu amacı güden iktidara karşı bu güçlü mesajı veriyor. Bunu özellikle burada neden paylaşma gereği duydum. Çünkü doğrudan TMMOB ve bağlı odaları ilgilendiren bir konu. Bölgedeki meslek odalarının katkıları zaten çok büyük oldu. Türkiye genelinde TMMOB'un çok büyük katkıları oldu ama daha fazla katkınıza ihtiyacımız var. Hem rezerv alanla ilgili hem de kentlerimizin yeniden inşa edilmesiyle ilgili uzmanlığınıza daha fazla ihtiyacımız var. Buradan çağrı yapıyoruz rezerv alan mağdurlarıyla daha çok dayanışma için. Desteğinize ve uzmanlık bilginize çok ihtiyacımız var. Yaşadığımız bu ülke bizim. Rengarenk coğrafyasıyla, her biri kendi özgünlüğüyle, kendi kültürel değerleriyle bu ülke hepimizin. AKP iktidarı sadece insanların özgürlüklerini sınırlamakla kalmadı, ülkenin tarihsel dokusunu ve kentlerin siluetini silmek için elinden gelen her türlü çabayı gösterdi. Kentlerin mimarisine karışıyor, kendi kültürel değerlerini yaratmak için adımlar atıyor. Bu konuda başta TMMOB olmak üzere, Türkiye'deki bütün emek ve meslek örgütleri ve demokrasi güçleri oldukça güçlü bir tavır koydu. Biz şunu gösterdik hep beraber; faşizm bu ülkede kurumsallaşamaz. Biz son yerel seçimlerde büyük bir yenilgiye uğratarak aslında şunu göstermiş olduk. Faşizm toplumsal rıza, kitle rızası üretememiştir ve gücümüzü birleştirerek, faşizme karşı omuz omuza daha güçlü direnişler sergileyerek pekala başarabilir ve özgür yarınlarda hep birlikte daha mutlu bir hayatı hep beraber sürebiliriz. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve tekrar yeni seçilecek arkadaşlarımıza başarılar diliyorum."