23 Eylül 2024 Pazartesi

Halk İran'ın da ABD'nin de Irak'tan çıkmasını istiyor

Petrol zengini Irak'ta halkın payına yoksulluk düşüyor. Emperyalistler ve bölge gerici devletleri, halkları düşmanlaştırarak yönetmeye çalışırken, Irak'ta yoksullar, "Kurşun değil, ekmek istiyoruz" diyerek sokaklarda öfkelerini dile getiriyor. Yoksulluk ve işsizlik, Irak halkının kaderi değil. Emperyalistler, bölge gerici devletleri ve Irak'ın kukla hükümetleri kendi çıkarları için, ölümü ve açlığı halklara reva görmesindendir. Bu gidişat değişebilir. Bunun imkânı, Irak halklarının elindedir. Irak'ta yaşayan, Arap, Kürt, Türkmen vb. halkların birleşik mücadelesi ile yaratılır.

Ortadoğu ülkeleri, 2020 yıllına, savaş, kaos, isyanlar ve direnişlerle girdiler. Ortadoğu'da çatışmalar bitmek yerine yeni boyutlar kazanarak yayılıyor. Halklar, dayatılan emperyalist küreselleşme politikalarını ve bölgenin gerici devlet uygulamalarını tanımıyorlar. Halklar, Cezair'den Libya'ya, Suriye'den Irak'a, İran'a oradan Lübnan'a uzanan birçok ülkede sokakları terk etmiyor. Irak'ta yaşananlar ve İran ile ABD arasındaki çatışmalar gündemi belirler oldu. 

Günümüzde emperyalist devletler, kendi istikrarsızlıklarını, yeni istikrarsızlıklarla aşmaya çalışmaktadırlar. Emperyalistler, kontrollü savaşlarla, kaoslar ve çatışmalar sonucu denetimlerini devam ettiriyorlar. Ekonomik ve siyasi krizler her zaman iktidarların yıkılmasını getirmiyor. Kapitalizm kendi yıkıntılarından yeniden örgütlenmektedir. Onu yıkacak, örgütlü bir güç olmadan, hiçbir devlet, krizlerle yıkılmayacakları daha net ortaya çıkmış durumda.

ABD emperyalizm ve İran molla rejimi, uzun zamandır, Irak üzerinden hegemonya çatışması içinde. İki devlet hem kendi çatışmalarını Irak toprakları üzerinde yapıyor, hem de Irak'ın zenginliklerini yağmalama kavgası içinde. ABD, bunu 2003 işgali sonrası kurduğu işbirlikçi hükümetler ve oluşturduğu bürokrasi ile yapıyor. İran devleti ise, örgütlediği; Haşdi Şaabi, Bedir Tugayları, Kudüs Gücü vs. kuvvetlerle yapmaya çalışıyor. Mezhepsel çelişkileri de kullanan İran, burada belli bir yol almış durumda. Belli oranlarda Irak hükümetini denetlese de, esas etkisini sokaklarda gösteriyor. ABD karşıtlığı üzerinden Irak halkını yanına çekmeye çalışıyor.

PETROL ZENGİNİ IRAK'TA HALKIN PAYINA YOKSULLUK DÜŞÜYOR
ABD emperyalizmin ve İran gericiliğinin bu müdahaleleri, Irak halkında her geçen gün öfkeyi büyütüyor. Farklı zamanlarda, tepkisini ortaya koyan Irak halkı, son olarak, 1 Ekim'de başlattığı yeni dalga hareketle, ABD ve İran varlığını kabul etmeyeceklerini sokaklara çıkarak gösterdi. Irak halkı, özgürlük ve yoksulluk için taleplerini daha güçlü dile getiriyor.

Başlayan yeni dalga eylemler, ABD ve İran işgali karşısında, Irak halkının, yoksulluk, açlık, işsizlik, taleplerini içeriyor. Sokaklara çıkan yoksullar, özgürlük ve adalet, için sokakları terk etmeyeceklerini, eylemleriyle ortaya koydular. Bugün Irak'ta, yaşananlar ABD'nin 2003 askeri müdahalesini yarattığı siyasi ve ekonomik sorunların sonucu. Bağdat'ta başlayan eylemler kısa sürede, Basra, Nasıriye, Amara, Samava, Hille ve oradan da, Divaniye, Zikar, Metsan, Müsenna, Kerbela ve Necef'e kadar yayıldı. Dünyanın sayılı petrol zengini olan Irak'ta halk yoksulluk ve açlık içerisinde. Petrol'un muslukları, emperyalist ABD'nin ve işbirlikçilerinin ellerinde bulunuyor, Irak halkının payına ise yoksulluk düşüyor. 

Yoksulluk ve işsizlik en çok Şiileri etkiliyor. Şii inancına sahip Irak'lılar, devletin tüm olanaklarından uzak tutuluyor. İzlenen bilinçli bir politika sonrası, inançlar üzerinden Irak parçalanarak yönetilmeye çalışılıyor. Araplar, Kürtler, Türkmenler ve diğer halklar birbirine karşı düşmanlaştırılıyor. İnsanların inançlarını bir çatışma argümanına dönüştürülüyor. Ancak bu düşmanlaştırma taktiği de bir sınıra dayandı. Irak'ın Şii yoksulları insanca yaşanabilir bir ülke istediklerini sokaklarda dile getiriyor. Devam eden eylemlere Sünnilerin yoğun yaşadığı kentlerde sınırlı da olsa katılımlar oluyor. Sokaklara inen insanlar, yoksulluk ve işsizliğin sorumluları olarak emperyalist güçleri ve onların işbirlikçi hükümetlerini görüyorlar. 

Irak'ın bir bileşeni olan Başur Kürtlerinin yaşananlara seyirci ve sessiz kaldıkları bir gerçek. Bu durum Kürtlerin gelecekleri için iyi sonuçlar ortaya çıkarmayacaktır.

HALK İRAN'IN DA ABD'NİN DE IRAK'TAN ÇEKİLMESİNİ İSTİYOR
Halkın bu eylemleri, İran destekli Haşdi Şabi'nin örgütlediği ABD karşıtı eylemlerle gölgelenmek istenmektedir. ABD üsleri, milisler tarafından basıldı. En son ABD'nin elçiliği basılarak yakıldı. ABD, buna karşılık, İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şaabi komutanlarını öldürdü. Yapılan bu suikast atmosferi daha çok yükseltti. İran, saldırı tehditlerini açıkladı. Çok geçmeden de ABD'nin Irak'taki kimi askeri üslerine saldırı düzenledi. Birçok kesimin bir bölgesel savaş beklentisi, ABD ve İran'dan yapılan açıklamalarla tansiyon karşılıklı olarak düşürüldü. ABD ve İran arasında yaşanan bu hegemonya mücadelesinde, kendi rotasını kaybedenler de oldu. Bu çatışmada bir taraf seçilecekse, işçi ve emekçilerden yana taraf olunmalıdır. İran veya ABD'den yana olmak doğru bir tutum olamaz. Bu yaşananlar içinde devrimcileri, sosyalistleri ilgilendiren, Irak halkının, adalet ve işgale karşı geliştirdiği direniş olmalıdır.

Sokaklara inen halkın taleplerine, bileşimine baktığımızda, ezilenlerin isyanı olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Eyleme geçenler, topraklarının, ABD ve İran'ın savaş sahası olmasını istemiyorlar. Yabancı işgallere karşı, duruyorlar. Özgürlük, adalet, ekmek, iş, için eylemdeler. İnsanlar arasında ayrım olmasını istemiyorlar. Devlet hizmetlerinin daha düzenli ve eşit yapılmasını talep ediyorlar. ABD ve İran vb. gibi güçlerin Irak'tan çıkıp gitmesini istiyorlar.

'KURŞUN DEĞİL, EKMEK İSTİYORUZ'
Kitleler, 'kurşun değil, ekmek istiyoruz' diyerek yürüyorlar. Gençlerin daha çok öne çıktığı eylemlere, öğretmenler, doktorlar, sanatçılar, kitle örgütleri, Irak Komünist Partisi, İşçi Sendikaları Federasyonu (IFTU) ve Irak İşçi Konseyleri ve Sendikaları Federasyonu (FWCUI) işçi örgütleri yanında, Basra İşçi Sendikaları Federasyonu ve Irak Petrol Sendikaları Federasyonu gibi sanayi işkolları da katılıyor. Birçok ülkede olduğu gibi, Irak'ta da toplumun farklı katmanları ortak talepler etrafında bir araya geliyorlar. Eylemde yer alanlar farklı sınıflardan, değişik meslek grupları, işçiler ve işsizler beraber eylemlere katılıyorlar. Ayrıca, bu eylemler herhangi bir örgüt çatısı altında yapılmıyor. Yaşananlardan rahatsız olan ve bedel ödeyenler ortak eylemler düzenliyor. 

Sadr Hareketi öncülüğünde kurulan, 'Sairun' (Reform Yürüyüşü) koalisyonu eylemleri desteklediğini açıkladı. IKP'nin iki milletvekili istifa etti. IKP Merkez Komitesi'nden yapılan açıklamada 'Gerçek değişim zamanı geldi' diyerek eylemlere destek verdi. Eylemlere katılanlar ve destekleyenler, hükümetin istifasını, seçim yasasının değiştirilmesini, yolsuzlukla mücadele, kamu hizmetlerinin sağlanması, çalışma koşullarının iyileştirilmesini istiyor. Bu taleplerle beraber eylemcileri öldürenlerin yakalanmasını ve yargılanmasını haykırıyorlar.

Buna karşı eylemleri, 'büyük fitne', 'dış güçlerin işi' diyerek, küçümseyen, 'Fetih ittifakı' gören ve ABD-İsrail örgütlediğini savunan Haşdi Şabi (Gönüllü Halk Güçleri) hükümet binalarını ve elçiliklerin korunmasını üstlendi. Bunun üzerine halk hareketi, Haşdi Şabi binalarını hedef almaya başladılar. Eylemciler, ABD emperyalizmin kuruluşu olan, petrol şirketleri, Exxon Mobil'e peşkeş çekilen Güney Petrol Şirketleri Zikar'daki binasına da 'Halkın talimatı ile kapatıldı' pankartını astılar. Meysan Petrol Şirketine girişleri kapattı.

Irak geneline yayılan eylemler sonrasında, Başbakan Adil Abdülmehdi'nin istifası da eylemleri durduramadı. Ölümleri pahasına sokaklara inen halkın isyanını 'emperyalist devletlerin planları' diyerek karalama çabaları da haklı eylemlere gölge düşüremedi. Eylemler sonrasında Irak devlet başkanı ABD'nin Irak'tan çekilmesi için görüşmeler yapacaklarını açıkladı. Bu açıklamaya ABD'nin yanıtı, 'Biz çekilmeyeceğiz' oldu. Yeni askeri takviyeler yapıldı. ABD'nin, Irak'tan öyle kolay kolay çıkmayacağı ortadadır. ABD'yi Ortadoğu'dan gönderecek olan halkların özgürlük ve eşitlik eylemleri olacağı bir kez daha görüldü.

Birçok yerde olduğu gibi, Irak'ta da, bizim alışageldiğimiz eylemler yaşanmıyor. Toplumun farklı tabakalarından, farklı örgütlerden kurumlar, ortak talepler etrafında eylemler yapıyor. Eylemler, sadece işçiler, sadece, küçük burjuvazi ya da gençlik kesimlerinin örgütlediği eylemler değil. Devletin olanaklarından nemalanan kesimler dışında her kesimden eyleme katılanlar var.

ÖNDERLİK SORUNU ZAYIF HALKA
Yaşanan bu eylemlerin en zayıf halkası ise, devrimci ve komünist bir partinin önderlik ve öncülüğünde gelişmemesidir. Eylem bileşenleri içinde birden fazla örgüt ve kurumlar var. Ama kitlelere önderlik yapan ve programı doğrultusunda süreci örgütleyen ve yöneten bir parti yoktur. Bu sadece Irak'ta yaşanan eylemlerin eksiklikleri değil. Ortadoğu, Afrika, Latin Amerika vb. alanlarda yaşanan eylemlerinde de temel bir sorunudur. Bu aynı zaman da, sosyalist ve devrimci hareketlerin bir sorunu olarak önümüzde duruyor.

Irak halkı yılardır çok ağır bedeller ödedi. Bu Irak halkının kaderi değil. Emperyalistler, bölge gerici devletleri ve Irak'ın kukla hükümetleri kendi çıkarları için, ölümü ve açlığı halklara reva görmesindendir. Bu gidişat değişebilir. Bunun imkânı, Irak halklarının elindedir. Irak'ta yaşayan, Arap, Kürt, Türkmen vb. halkların birleşik mücadelesi ile yaratılır. Ezilen halklar, özgürlük, eşitlik, kardeşlik ve adalet için tek çatı altında saldırılara karşı birleşmelidir. Özgür, eşit ve adil bir Irak, ancak halkların kardeşleşmesi ve ortak mücadelesi ile başarılır. Bu nedenle kardeşlik temelinde mücadeleyi daha da büyütmek bir görev olarak duruyor.