24 Kasım 2024 Pazar

Hakkari'den seslendiler: Sömürge hukukuna karşı mücadeleyi sürdüreceğiz

Hakkari'de demokratik kitle örgüleriyle yan yana gelen DEM Parti Eş Genel Başkanları Hatimoğulları ve Bakırhan, Hakkari Valiliği önüne ve kente yığılan askerlerin söz konusu kayyum darbesinin asker postallarıyla yapıldığının tescili olduğunu kaydetti. Gayrimeşru saray yönetimi ve ortağının derhal istifa etmesini isteyen Hatimoğulları, "İstifa etmiyorlarsa Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Artık Türkiye'de erken seçimin koşulları oluşmuştur. Erken seçim çağrımızı da kayyım rejimini genişletmek için odak olarak seçtikleri Hakkari'den bütün Türkiye kamuoyuna yapıyoruz. Türkiye derhal erken seçime gitmelidir" çağrısı yaptı. 

Hakkari Belediyesi'ne yönelik kayyum gasbına karşı halkın direnişi 4. gününde sokak sokak sürüyor. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları, bileşen partiler, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütlerinin de katılımıyla kentte başlatılan nöbet devam ediyor. Polis engelini yok sayan çok sayıda kişi, sömürge hukukuna karşı mücadeleyi yükselteceklerini kaydediyor. 

Hatimoğulları ve Bakırhan, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanları Keskin Bayındır ve Çiğdem Kılıçgün Uçar, kentteki demokratik kitle örgütleri ve meslek odalarıyla bir araya geldi. KESK Şubeler Platformu binasında yapılan toplantıda, kayyum gasbı ve önümüzdeki döneme ilişkin bilgi alışverişinde bulunuldu. 

HATİMOĞULLARI: ASKER POSTALLARIYLA DARBE YAPILDIĞI TESCİLLENDİ
Toplantıda ilk sözü alan Hatimoğulları, Türkiye'de artık kimsenin kayyum rejimine müsamahakar davranmadığını vurguladı. Kente ve belediye önüne yığılan askere dikkat çeken Hatimoğulları, "Bugün Türkiye'nin dört bir tarafında DEM Partiye hayatı boyunca oy vermemiş, belki de oy vermeyi düşünmemiş farklı düşünen insanlar dahi kayyım rejimine hayır dedi. Bu önemli bir konudur. Türkiye ve Avrupa'da herkes kayyım rejimine hayır diyor. AKP, Erdoğan ve küçük ortağı bu ülkeyi uçurumun derinliklerine sürüklüyor. Bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye halkları bunu kabul etmiyor. Yapılan meşru değildir, bir darbedir. Dün biz Hakkari Valiliğinin önünde basın açıklamamızı ve oturma eylemimizi gerçekleştirdiğimizde polis bariyerinin arkasında jandarma konumlanmıştı. O fotoğraf; sadece kolluk kuvvetleriyle ve yargıyla değil, sadece İçişleri ve Adalet Bakanıyla değil, sadece saray rejiminin doğrudan görünen yüzüyle değil asker postallarıyla da bir darbe yapıldığını tescillemiştir. Valiliğin önündeki bu fotoğrafı tarih asla affetmeyecektir" dedi.

'FAŞİST REJİMLERDE ATANMIŞLAR, SEÇİLMİŞLERİN YERİNE GEÇER'
Mehmet Sıddık Akış'ın 2014'te açılan davasını hatırlatan Hatimoğulları, "Ne zamanki kendisi belediye eşbaşkanı seçildi, bu dava devreye konuldu. Kayyım atandığı zaman daha gözaltı yeni gerçekleşmiş, daha İçişleri Bakanlığı yazıyı henüz göndermemişti. Yani adeta Süleyman Soylu'nun söylediği icra edilmiştir: 'Siz yapacağınızı yapın kanun arkasından gelir'. Aynen öyle yaptılar. Gözaltı süresinde duruşmasının gününü dahi beklemeden kayyım atandı. Sadece biz DEM Parti olarak söylemiyoruz, Türkiye'deki bütün hukukçular söylüyor. Olması gereken normal şartlarda şudur. Zaten arkadaşımız hakkında tezgahlanmış olan bu davayı kökten reddediyoruz, gayrimeşrudur. Tıpkı Kobanî kumpas davası gibi sarayda yazılmış senaryolardandır. Bu davaların hiçbiri hukuki değildir. Siyasi intikam davalarıdır. Yine de bütün bunlara rağmen olması gereken şudur. Dava süreci ilerler, nihai karar verilene kadar belediye eşbaşkanına görevden el çektirilemez. Nihai karar açıklandıktan sonra da belediye meclisi kendi belediye başkanını kendisi belirler. Halkın iradesine saygı duymanın kanalları buradan geçer. Ama onlar, yine kendilerinden birini seçerler fikriyle hareket ederek ve seçilmişin yerine atanmışı getirerek adeta bizi Orta Çağ'ın gerisine götürdüler. Çünkü sadece krallıklarda, padişahlıklarda, faşist rejimlerde atanmışlar seçilmişlerin yerine geçer" ifadelerini kullandı.

'GAYRİMEŞRU SARAY YÖNETİMİ VE ORTAĞI DERHAL İSTİFA ETMELİDİR'
Hatimoğulları, son olarak şunları söyledi: "Buradan bir kez daha altını çiziyoruz. AKP ve ortağı MHP artık gayrimeşrudur, gayrimeşruluklarını bir kez daha tescillemişlerdir. Tarihin çöp sepetine gideceklerdir. En son seçimlerdeki aritmetiğe baktığımızda halkın desteğini kaybetmişlerdir ve bizden siyasi intikam almaktadırlar. Bu kayyımı bir daha atamalarının bir nedeni budur. Bir nedeni de belediyelerin maddi kaynaklarını kendi kaynakları haline getirebilmek ve yandaşlarına peşkeş çekmektir. Bu gayrimeşru saray yönetimi ve ortağı derhal istifa etmelidir. İstifa etmiyorlarsa Türkiye derhal erken seçime gitmelidir. Artık Türkiye'de erken seçimin koşulları oluşmuştur. Erken seçim çağrımızı da kayyım rejimini genişletmek için odak olarak seçtikleri Hakkari'den bütün Türkiye kamuoyuna yapıyoruz. Türkiye derhal erken seçime gitmelidir."

BAKIRHAN: SÜRDÜRÜLEN ONURLU DİRENİŞ ONLARI RAHATSIZ EDİYOR
Ardından söz alan Bakırhan, Kürdün tanınmadığını iradesinin defalarca gasp edildiğini söyledi. Bunun bir işe yaramadığını 31 Mart'taki seçimin bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Bakırhan, "Kürdistan ve Türkiye halkları bu irade gaspçılarına, yolsuzluk ve zulümle bu ülkeyi yönetenlere bir sarı kart gösterdi. Ama belli ki onlar kırmızı kart görmek istiyor. Biz de DEM Parti olarak, Türkiye emekçileri ve demokrasi güçleriyle birlikte; bu zulüm politikalarını reddedenlerle, kadınlarla ve gençlerle birlikte daha güçlü bir mücadele öreceğiz ve bir an önce bu zulüm düzeninin bitmesi için mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Colemêrg çok stratejik bir yerdir. Bu güzel ve onurlu ilimize kafayı takmalarının bir sebebi var. Tabii ki sizin duruşunuz onların yüreğinde yaradır. Her seçimde 3 milletvekili çıkarmanız, onların yüreğinde yaradır. Colemêrg halkının 40 yıldır sürdürdüğü onurlu direniş onları rahatsız ediyor. Bunu biliyoruz. Ama bu kentimizin ayrıca önemli bir rolü, misyonu var. Colemêrg, Irak ve İran'a sınırıyla onların iştahını kabartan bir sınır kentimizdir. Kriminal işlerle uğraşıyorlar. Çetelerle ve mafyalarla kol kola siyaset yapıyorlar. Buradan geçirdikleri tozlarla kendi iktidarlarını ayakta tutmaya çalışıyorlar. Suç İçişleri Bakanının o geçişler için önemsediği kentlerden birisi Colemêrg'dir. Birçok sebepten dolayı burayı gözlerine kestirdiler, kayyım atadılar. Allah aşkına Kürt ne yapsın" diye sordu.

'BİZ ÇOK NETİZ SİZ KARARINIZI VERİN'
Kürde sömürge hukukunu uygulayan bu zihniyet karşısında direnişi sürdüreceklerinin altını çizen Bakırhan, "Seyid Rızalar, Şeyh Saidler idam sehpası önünde boyunlarını büktüler mi? Şimdi biz bir kayyım efendiye mi boynumuzu bükelim? Onlar vaz mı geçtiler, aman mı dilediler? Dolayısıyla boşuna uğraşıyorlar. Bu ülkenin enerjisini, ekonomisini çarçur ettiler, yok ettiler, ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler. Kürde, emekçiye, ezilene, yoksula düşmanlık yaptıkları için. Buradan sesleniyoruz: Bizim kararımız da yolumuz da nettir. Yolumuz Selahattinlerin, Gültanların, Figenlerin, Leyla Güvenlerin yoludur. Biz çok netiz, siz de kararınızı verin. Kürt bu ülkenin vatandaşı mıdır değil midir? Kürdün bu ülkedeki hukuku nedir? Kürt seçilir mi seçer mi? Siz söyleyin. Biz ona göre davranalım. Aksi halde bu ülkeyi gerçekten demokratik anlamda, ekonomik anlamda batırdınız"ifadelerini kullandı.

'HAKKARİ'DEN EDİRNE'YE DAYANIŞMA VE DİRENİŞ KÖPRÜSÜ OLUŞTURMALIYIZ'
Eğer Hakkari'de üçüncü defadır devam eden kayyım uygulaması başarıya ulaşırsa Türkiye'nin her yerine kayyum anlayışını yayma riski olduğuna dikkat çeken Bakırhan, şöyle devam etti: "Çünkü bunların sandıktan kazançlı çıkma şansları yok. 31 Mart'ta bu test edildi. Dolayısıyla hiçbir belediyenin, hiçbir şirketin, hiçbir demokratik kitle örgütünün yarın başına ne geleceğinin garantisini kimse veremez. Onun için Hakkari dayanışma için çok önemli bir merkez haline geldi. Sürekli kullandığımız Hakkari'den Edirne'ye kavramını artık hayata geçirmek gerekiyor. Hakkari'den Edirne'ye demokrasi köprüsünü, dayanışma köprüsünü, barış köprüsünü, direniş köprüsünü oluşturmalıyız. Aksi halde Hakkari'nin iradesini çalanlar yarın İzmir ve diğer kentlerin de iradesini çalabilir. Biz halkımızın onurlu direnişinin yanındayız. Baş eğmeyen, diz çökmeyen, 3 dönemdir kayyım atanmasına rağmen halen kendi partisine sahip çıkan, 3-0 yapan, onurluca ayakta duran, yoksulluğa ve şiddete rağmen direnen halkımızın yanındayız. Hakkari'nin fotoğrafına baktığınız zaman yoksulluk akıyor. Kaldırım yok, yol yok, su yok, iş yok. Bir garnizon haline getirilmiş bir Hakkari var. Burada duran, direnen Hakkari halkıyla direnmeye devam edeceğiz, onlara layık olmaya çalışacağız. Ne pahasına olursa olsun sizin iradenizi savunacağız, sahipleneceğiz. Darbe görüntülerini aratmayacak bu vahşet altında buraya gelip toplantıya katılmanız büyük bir değerdir. Hakkari halkına da sesleniyorum; sokakta, caddede, mahallenizde bu ırkçı, faşist ve Kürt düşmanı zihniyet karşısında lütfen tepkinizi sürdürün. Siz onurlu bir halksınız. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. İnşallah bir gün mutlaka bu irade zulüm uygulayanları gönderecektir ve halkımız kazanacaktır."