24 Kasım 2024 Pazar

'Hakkari'den İstanbul'a halklar direniyor'

Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan Hatimoğulları, 13 Haziran'da Hakkari'de yapılacak kayyum darbesine karşı mitinge çağırdı. 

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, kayyum darbesine karşı halkların Hakkari'den İstanbul'a halkların direnişte olduğunu vurguladı. Samandağ Rezerv Alan Mağdurları, 10 Ekim Barış Derneği, SYKP temsilcileri ve  il-ilçe örgütlerinin katılımıyla partisinin haftalık Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendiren Hatimoğulları, "FETÖ'cülerin yazdığı iddianamelerle arkadaşlarımızı yargılıyorsunuz" dedi.

'DEMOKRASİLERDE SANDIĞA SAYGI DUYMAK ZORUNLUDUR'
Hakkari Belediye Eşbaşkanları Mehmet Sıddık Akış ve Viyan Tekçe'in halk oyuyla seçildiğini hatırlatan Hatimoğulları, "Belediye başkanlarımızın adaylığı öncesinde, aday adayları iken halk oylaması yaptık. İki eş başkanımız da halkın oyları ile adaylaşmıştır. Daha sonra YSK'nın onayı ile aday olmuşlardır. Yine YSK'nın gözetimi ve denetiminde gerçekleşen 31 Mart seçimlerinde seçilmişlerdir. Yine seçim başarısının sonrasında -ki yüzde 50'ye yakın oy almışlardır- YSK mazbatalarını vermiştir. Buraya kadar her şey normal. Bundan sonra diyorlar ki; biz terörle mücadele ediyoruz, kusura bakmayın, şimdiye kadar süreç böyle işlemiş olabilir ama biz yerinize kayyım atayacağız. Öyle mi, bu mu hukuk, bu mu demokrasi, bu mu anayasaya uygun davranış? Bu düpedüz keyfiliktir. Bu düpedüz düşman hukukudur, ikili hukuktur. Bunun başka bir anlamı ve izahı yoktur. Seçilmişin yerine atanmışı getirmek faşizmdir ve otoriter rejimlerde böyle bir yöntem vardır. Demokrasilerde sandığa saygı duymak zorunludur. Seçme ve seçilme hakkı demokrasinin asgari koşuludur. Bunun hayat bulması lazım" ifadelerini kullandı.

'ŞİDDETİ KÖRÜKLEYEN ANLAYIŞ BU ÜLKENİN SEMBOLÜ OLAMAZ'
Kürtlere açıkça saray rejiminin kanunlarının geçerli olduğunu söylendiğini kaydeden Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Musa Anter'den ilhamla sormazlar mı kardeşim bu nasıl bir vatan ki her şeye bölünüyor? Ekmek mi, pasta mı ki her ağzımızı açtığımızda bölünüyor? Bu ülkenin birliğinin sembolü halkın iradesini tanımayanlar olamaz. Toplumu ayrıştıranlar ve kayyım atayarak bölücülük yapanlar bu toplumun, bu ülkenin sembolleri asla olamazlar. Açlığın, yoksulluğun, işsizliğin, geleceksizliğin, umutsuzluğun, mutsuzluğun fotoğrafı olanlar bu ülkenin bütünlüğünün sembolü olamazlar. Kendi halkına 'vandal, çürük, sürtük' diyenler bu ülkenin birliğinin sembolü olamazlar. Ali İsmail'in katiline "'emri ben verdim' diyenler bu ülkenin sembolü olamazlar. Depremzedelere 'namussuz' diyenler bu ülkenin birliğinin sembolü olamazlar. 'Kadın da olsa çocuk da olsa gereğini yaparız' diyen, şiddeti körükleyen anlayış bu ülkenin sembolü olamaz."

'HAKKARİ GAZZE'DİR, GAZZE HAKKARİ'DİR'
Siyonist İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırım saldırılarını hatırlatan Hatimoğulları, "Bugün Filistin'de yaşanan zulümle Hakkari'de bizlere yaşatılan zulmün arasında hiçbir fark yok. Filistin için timsah gözyaşları döken AKP iktidarı ve ortakları, aynı şiddeti bizlere uyguluyor. Kalkıp Filistin için sahte gözyaşları dökmekten de hiç geri durmuyor. Ancak mazlumların nezdinde Hakkari Gazze'dir, Gazze Hakkari'dir. İsrail zulmüne karşı Filistin halkı nasıl direniyorsa Türkiye'de, Hakkari'de bütün halklar da aynı direnişi sergiliyor. Bu fotoğraf Hakkari'den. Kayyıma karşı demokratik mücadele zemininde itirazımızı yükselttiğimizde insanların nasıl yaka paça gözaltına alındığının fotoğrafı bu. Ve bu da İsrail'in polis şiddetinin fotoğrafı. Aralarında bir fark görüyor musunuz? Tıpatıp aynı değil mi? Filistin halkına yapılan ile Hakkari'de bizlere, Kürt halkına yapılan arasında bir fark görebiliyor musunuz? Bu iki fotoğraf hiçbir farkın olmadığını gösteriyor. Sahte gözyaşlarıyla Filistin halkının yanında olduğunuzu, Kürt halkını sevdiğinizi hiç kimseye anlatmaya kalkmayın. Sizler gerçekten darbecisiniz, bu siyasi darbeyle bir yere varacağını sanan zavallılarsınız. Biz demokrasinin bize açtığı yolda ilerlemeye ve mücadelemizi buradan yürütmeye devam edeceğiz" dedi. 

'KAR AMACIYLA YAPILAN REZERV ALAN YASASINI KABUL ETMİYORUZ'
Hatimoğulları, "Bu kayyımcı iktidar ne yazık ki doğayı da talan ediyor. Hiçbir yeri rahat bırakmıyorlar. Akbelen'den İkizdere'ye kadar memleketin dört bir yanında toprağını savunan insanlara cop, gaz ve tomayla saldırıyorlar. Bu zulüm hukuku değil de nedir? Rezerv alan mağduru Hataylı, Antakyalı arkadaşlarımız burada. Depremzede hepsi ve rezerv alan ilanıyla ilgili tutumlarını ortaya koymak için Ankara'nın yolunu aşındırdılar" diyen Hatimoğulları, iktidarın depremi gerekçe göstererek Rezerv Alan Yasası ile Antakya'yı pilot bölge seçtiğini, halkın topraklarına çökmeye çalıştığını kaydetti. 

'KAYYIM YAŞAMIN HER YERİNDE'
Kayyumun her yerde olduğunun altını çizen Hatimoğulları, "Kayyım deprem bölgesinde, kayyım rezerv alan ilan edilen deprem bölgesinde, kayyım parlamentoda, kayyım belediyelerde, kayyım yaşamın ne yazık ki her yerinde. Ve biz kayyım politikasını uygulamalarına müsaade etmeyeceğiz. Kayyım politikasını bu ülkede bir kalıcı kanunun biçimine getirmelerine izin vermeyeceğiz. Çünkü bunlar Anayasayı çiğniyor ve bütün demokratik değerleri ayaklar altına alıyor. Bizler kayyımlara karşı Hakkari ve Van'da olduğu gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler kayyıma karşı Hakkari'deki Sürmi anne gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Bizler havamızı, suyumuzu, toprağımızı talan eden kayyımcı anlayışa karşı Artvinli Havva anne gibi mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu kayyımcı anlayış şunu bilsin ki; bu topraklarda böyle analarımız olduğu sürece, bu topraklarda kendi kimliğine, geleceğine, kentine sahip çıkmak için mücadele eden insanlar olduğu sürece kayyım politikası gerilemeye mahkumdur, faşizm gerilemeye mahkumdur. İki dönemdir uygulanan kayyım rejimi şu an çökmüştür. Çünkü Türkiye'de her kesimden ama her kesimden insan kayyım rejimine itiraz ediyor, Hakkari'de atanmış olan kayyıma lanet okuyor" ifadelerini kullandı. 

Hatimoğulları, son olarak 13 Haziran'da Hakkari'de yapılacak mitinge çağırdı.