21 Eylül 2024 Cumartesi

Hacaloğlu: Faili meçhul dosyaları yakılması için SEKA'ya gönderiliyordu

Gözaltında kayıpların yoğun yaşandığı dönemde DYP- SHP 50. koalisyon hükümetinde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olarak görev yapan Algan Hacaloğlu, ?Faili meçhul dosyaları yakılması için SEKA'ya gönderiliyordu? dedi. Hasan Ocak'ın devlet tarafından işkence ile katledilerek Kimsesizler Mezarlığına gömüldüğünü belirterek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu yalanladı.
Cumartesi insanlarının 700. Hafta oturma eyleminin yasaklanması ve polis saldırısından sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Cumartesi Annelerini ve 1995 21 Mat günü gözaltına alınan, 25 mart günü işkencede katledilen Hasan Ocak ve annesi Emine Ocak'ı doğrudan hedef alan açıklamalar yapmıştı. Soylu, mahkeme kayıtlarını, Adli Tıp raporlarını yok sayarak Hasan Ocak'ın gözaltında katledilerek kaybedilmesini “Örgüt içi infaz” olarak açıklamaya çalışmıştı. Dönemin Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nun açıklamaları Süleyman Soylu'nun iddiasını yalanlıyor. 
 
'OCAK'I KONUŞTURMAK İÇİN GÖZALTINA ALDILAR'
 
Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'ın röportaj yaptığı Algan Hacaloğlu hem Hasan Ocak'la ilgili hem de dönemin gözaltında kayıplar gerçeği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hacaloğlu, “Başından sonuna kadar mahkemedeydim. Böyle bir ifadeye tanık olmadım" diyen Hacaloğlu, Ocak'ın öldürülmesiyle ilgili AİHM karşısına ailenin talebi üzerine tanık olarak çıktığını ve devletin Hasan Ocak'ın işkenceyle öldürülmesindeki sorumluluğunu anlattığını belirtti. 2013'e kadar aileyle görüşen Hacaloğlu, işkenceyle öldürülen Hasan Ocak'a ait fotoğrafı da arşivinde bulunduruyor. "Ocak'ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz'a atıldı" diyerek İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu yalanladı.
 
Hacaloğlu, “Hasan Ocak'ı ben ve arkadaşlar tanımıyoruz ama ceset bulundu ve o cesedin fotoğrafı bende vardır. Abisi fotoğraftan teşhis etti” dedi. Hasan Ocak'ın Adli Tıp'daki fotoğraflarda, ”Yüzü ediliyordu sanırım. Ağabeyi sonuç olarak teşhis edebilmişti. Bu cesetler kimsesizler mezarlığı adı verilen yere gömülüyordu. Eğer yakınları kimliğini teşhis edemiyorsa oraya gömülüyordu. Adli Tıp kendi morglarında bir ay boyunca Hasan Ocak'ın cesedini bekletmiş ve ardından gömülmüş” diyerek devletin gözaltında katlettiklerini ortadan kaldırma yöntemlerinden birine dikkat çekti.
 
'FAİLİ MEÇHUL DOSYALARI YAKILMASI İÇİN SEKA'YA GÖNDERİLİYORDU'
 
Faili meçhul dosyaların Adli Tıp Kurumu'nda bir süre beklettikten sonra yakılması için SEKA'ya gönderildiğini söyleyen Hacaloğlu, “Ben o zaman üst irade olarak sorduğumda Adli Tıp Başkanı söylemiş, ben onu İçişleri Bakanı'na da iletmiştim. Dosyalar gitmiş. Yakmışlar. Bu yanlış bir olay. Türkiye'de korunması gereken böyle ciddi bir arşivin bir yıl gibi bu kadar kısa bir sürede, yani düşünün bir yıl sadece saklamışlar” şeklinde faili meçhul dosyaların nasıl ortadan kaldırıldığını belirtiyor.
 
'HASAN'I AĞABEYİ TEŞHİS ETTİ'
 
“Hasan Ocak'ı ben ve arkadaşlar tanımıyoruz ama ceset bulundu ve o cesedin fotoğrafı bende vardır. Abisi fotoğraftan teşhis etti.”Yüzü ediliyordu sanırım. Ağabeyi sonuç olarak teşhis edebilmişti. Bu cesetler kimsesizler mezarlığı adı verilen yere gömülüyordu. Eğer yakınları kimliğini teşhis edemiyorsa oraya gömülüyordu. Adli Tıp kendi morglarında bir ay boyunca Hasan Ocak'ın cesedini bekletmiş ve ardından gömülmüş.
 
'RIDVAN KARAKOÇ'UN EVİ DİYE GİTTİĞİM BAŞKA BİR EVDE DE FAİLİ MEÇHUL VARDI'
 
Hasan Ocak'ı arama mücadelesi sürecinde gözaltına kaybedilen Rıdvan Karakoç'un cansız bedenine ulaşılmıştı. Aynı yönetmelerle gözaltına alınarak katledilen Rıdvan Karakoç dosyasına ilişkin Algan Hacaloğlu, “Rıdvan Karakoç dosyası da vardı. O da işkenceyle öldürülmüş. Hatta Karakoç'un evi diye tarif edilen ancak başkasına ait çıkan evde de faili meçhul vardı” dedi.
 
Hasan Ocak Dosyası ile benzerliklerine dikkat çeken Hacaloğlu, “Rıdvan Karakoç'un dosyasını bulduk, Hasan Ocak'ın dosyasıyla çok benzerlik vardı. Ama Karakoç'un dosyasında bir gelişme olmadı. Bahsettiğim 290 dosyanın içinde yer alan kritik 80 dosyadan biriydi” şeklinde konuştu.
 
'HASAN OCAK'I GÖZALTINA ALDILAR VE İŞKENCEDE ÖLDÜRÜLMÜŞ HALDE BEYKOZ'A ATTILAR'
 
Hacaloğlu sözlerini Hasan Ocak'ın gözaltına alındığı gerçeğini resmi belgelere dayandırarak sürdürüyor. Hacaloğlu, “Ocak'ın cesedinin Beykoz'da bulunduktan sonra parmak izinin alındığı buradaki savcı tarafından tespit edildi. Kendisi de aldı. Ölünün parmak izini aldı ve raporda da parmak izinin alındığı yazıyor. E parmak izini kim alır? Resmi makamlar. İşkence görmüş şekilde Beykoz'a atılmış. O nedenle bir şekilde bu cinayeti bakanlar kuruluna da taşıdım ve 'bana söyleyin nedir bu?' dedim. Bu kişinin parmak izi alınmış, burada öldürülmüş ve Adli Tıp'a verilmiş. İşkenceyle ölüm olayı resmi raporlara girmiş. Gayerettepe'deki emniyet şubesinde tutulduğu ifade edildi. Birden bire kayboluyor. Sonra cesedi bulunuyor. 'Biz hiç görmedik, hiç gözaltına almadık, parmak izi almadık ve kayıtlarımıza geçmedi' diye ıslak imzayla yanıt verdiler. Dönemin İçişleri Bakanı, Emniyet Müdürü, İstanbul Valisi ve İstanbul Emniyet Müdürü bir konuda buluşuyorlar: Hayır Emniyet Hasan Ocak'ı gözaltına almadı. Peki bu durum nedir? Ocak'ı konuşturmak için gözaltına aldılar ve orada uyguladıkları işkence ve darptan sonra öldürülmüş halde Beykoz'a atıldı. Devlet benden gerçekleri saklıyordu” dedi.
 
'SOYLU'NUN OCAK KONUSUNDA SÖYLEDİKLERİ DOĞRU DEĞİL'
 
Hacaloğlu, “AİHM, elindeki dosyaya göre 'bu öldürdü' diyemedi ama 'yaşam hakkının ihlal edildiğini' vurguladı. Soylu'nun 'Sol örgüt mensubu birisi mahkemede bunun kendi örgütlerine bağlı olduğunu ve örgüt içi çatışma ve ihtilaf nedeniyle onlar tarafından öldürüldüğünü açık açık anlattı. Biliyorsunuz' gibi bir ifadesi var. Başından sonuna kadar mahkemedeydim. Böyle bir ifadeye tanık olmadım. Devlet bunu önemserse, talep edilmesi durumunda AİHM tutanaklarına bakılabilir.   
 
'OCAK HAKSIZ YERE ÖLDÜRÜLMÜŞTÜR, BU BİR CİNAYETTİR'
 
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kayıp yakınlarını suçlamasını eleştiren Hacaloğlu, “suçlamasını Devletin arşivlerinin farkında değil. Hafızası yok. Soylu bilinçten yoksun, insani olmayan bir tavır içinde 85 yaşındaki anneyi suçluyor. Bu çok yanlış. Acılarla dolu yürekleri. Hasan Ocak, annesi Emine Ocak olunca beni direk geçmişe götürüyor. Hasan Ocak'ın annesi haklıdır, kardeşi haklıdır. Anne sadece vicdanı yandığı için bunu yapmıyor. Haksız yere oğlu öldürülmüştür. Bu bir cinayettir, işkence gördüğü saptanmıştır. Cesedi devlet tarafından korunmaya alınmış ancak ailesine haber verilmeden yok edilmiştir.
 
Kimsesizler mezarlığı nedir? Devletin yok etmek istediği dosyaları oraya gömüyorsan bu son derece büyük bir hukuksuzluktur.
 
Soylu hesap vermelidir, bu çıkışı basit bir çıkış değildir. Bu mantıkla görevini sürdürecekse kimse kendisine güvenemez” derken zamanaşımına uğratılan Hasan Ocak'la ilgili ise, “Beni bu konuda tanık olarak çağırsınlar giderim. Bu simgesel anlamda önemlidir” diye vurguladı.