24 Kasım 2024 Pazar

Göğü fetheden komünarların izinden

Bundan 146 yıl önce 18 Mart 1871'de iktidarı ele geçiren Paris komünarları "Yaşasın toplumsal devrim" diye haykırıyorlardı. O gün Parisli işçilerin yükselttiği toplumsal devrim bayrağı bugün Rojava devrimcilerinin ellerinde.
Bundan 146 yıl önce 18 Mart 1871'de iktidarı ele geçiren Paris komünarları "Yaşasın toplumsal devrim" diye haykırıyorlardı. O gün Parisli işçilerin yükselttiği toplumsal devrim bayrağı bugün Rojava devrimcilerinin ellerinde.
 
Paris komününün düşü de amaçları da aradan 147 yıl geçmiş olmasına karşın hala canlı, değerinden hiçbir şey kaybetmiş değil.
 
Paris Komünü, dünyanın ilk proleter devrimi olarak Marks'ın deyimi ile yeni bir dönemin "işaret fişeği"ydi. Paris Komünü ile işçiler, burjuva iktidarı alaşağı ederek 72 gün boyunca kendilerini yönettiler.
 
"Şimdiye kadarki tüm hareketler, azınlıktakilerin hareketiydi veya azınlıktakilerin çıkarına hareketlerdi. Proleter hareket ise son derece büyük bir çoğunluğun, son derece büyük bir çoğunluk çıkarı adına giriştiği özerk harekettir." (Karl Marx-Friedrich Engels, Komünist Parti Manifestosu) şeklindeki değerlendirmeleri hareketin özsel içeriğini yansıtır. Çünkü Paris işçileri azınlığın iktidarı yerine çoğunluğun demokrasisini temsil ediyorlardı. O güne kadar azınlık olan burjuvazi işçilerin sırtına basarak kendi hegemonyasını kuruyordu. Marks ve Engels, Paris komününe dayanarak, "İşçi devriminde atılacak ilk adım, proletaryanın egemen sınıf konumuna yükselmesidir, demokrasinin mücadeleyle kazanılmasıdır" diyordu.
 
FRANSA ALMANYA SAVAŞI DEVRİMİ HIZLANDIRDI
 
19 Temmuz 1870'de Fransa İmparatoru III. Napolyon, Prusya'ya savaş açtı. Napolyon'un hayal ettiğinin aksine orduları 2 Eylül 1870'de Sedan'da yenildi ve askerleri esir düştü. İki gün sonra da Alman orduları Paris'in üzerine yürüdü. 4 Eylül 1870 Paris Belediye Binası'nın (Hotel de Ville) önünde burjuvazi Cumhuriyet ilan etti ve Ulusal Savunma Hükümeti kurdu. Başına da General Louis Jules Troucheau getirildi.
 
Paris'in ablukaya alınması karşısında esnaflar ve zanaatkarlar askere alındı. Burjuvazi fabrikalarını kent dışına taşıdığı için işçiler işsiz kalmıştı. Paris'in kenar mahallelerine toplanan işçiler açlık içindeydi. Paris işçileri açlığa rağmen Alman ordularına karşı Paris'i savundu.
 
Fransız emekçilerinin Paris'i kahramanca savunması Avrupa çapında işçileri harekete geçirdi. Birçok ülkenin işçileri, cumhuriyetçi Fransa'yı savunmak için silahlandı.
 
Metz'de kuşatılan 170 bin kişilik Fransız ordusu direnmeden Prusyalılara teslim oldu. Yapılan anlaşma (27 Ekim 1870) Fransa'nın direnişinin kırılması anlamına geliyordu. Metz yenilgisi Paris burjuvazisini korkuya sevk etti. Silahlanmış işçilerin öfkesinden korkan burjuvazi, Almanlar ile teslim anlaşması imzalamaya çalışıyordu. Paris işçileri teslim olmak yerine işgalcilere direnmeyi seçti.
 
CUMHURİYET YERİNE KRALLIK GETİRİLDİ
 
Burjuvazinin ihaneti karşısında Parisliler Ekim 1870'de ve Ocak 1871'de olmak üzere hükümete karşı iki kez ayaklandı. Ayaklanmalar başarılı olmadı, ordu tarafından şiddetle bastırıldı. Hükümet Ocak sonunda Prusya'yla ateşkes imzaladı. Ateşkes sonrasında hükümet, Ulusal Meclis seçimlerinin yapılması yönünde karar aldı.
 
Fransız burjuvazisi, kilisenin de desteği ile zengin köylüleri, büyük toprak sahiplerini, büyük burjuvaziyi ve kiliseyi temsil eden kişileri milletvekili seçti. Meclise seçilen toplam 750 milletvekilinin 450'si kralcıydı.
 
Meclis yaptığı toplantıda cumhuriyet rejimini reddetti ve krallığı yeniden inşa etmek için kolları sıvadı. Ulusal Meclis Versailles'da toplandı. Çünkü halktan; işçilerden, esnaflardan ve aydınlardan yani Parislilerden korkuyordu. Onun için Paris'te toplanmaya cesaret edemiyordu. Versailles, burjuvazi ve karşıdevrimin sembolüydü. Paris ise işçilerin sembolüydü. Paris halkı ateşkes anlaşmasından dolayı öfkeliydi. Ayrıca Thiers hükümetinin aldığı kararlar, Paris halkının ekonomik durumunu daha da kötüleştirmişti.
 
Şubat 1871'de, Paris'te, Ulusal Muhafızlar Merkez Komitesi'nin kurulması halkın geleceğini kendi ellerine aldığının somut bir adımı oldu. Bu durum gerici Thiers hükümetini telaşlandırdı ve devrimci güçlerin bastırılması için önlemler almasına neden oldu. Prusya karşısında diz çöken ve teslim bayrağı çeken hükümet, halka saldırmak için ordu birliklerini Paris'in üzerine yolladı.
 
İŞÇİLER YÖNETİME EL KOYDU
 
Sarayın adamı Başbakan Thiers, 18 Mart 1871'de işçilere saldırı emri verdi. Ancak askerlerin bir bölümü buna uymayarak Generali atından indirdiler, tartakladılar, ardından Ulusal Muhafızlara katıldılar. Saldırının başındaki generaller ayaklanmacı işçiler tarafından öldürüldü. İşçiler, ardından yönetime el koydu. Paris'te artık komünarların kızıl bayrağı dalgalanıyordu.
 
26 Mart'ta halk, komün yönetimini belirlemek için seçime gitti. Meclisin yönetimi işçilerin eline geçti.
 
Paris Komünü'nün gerekli önlemleri gerektiği zamanda almaması, karşı devrim güçlerinin hızla Versailles'da toplanmasına ve organize olmasına yol açtı. 40 bin kişilik askeri güç Nisan ayında özgür Paris'e karşı saldırıya geçti. Paris, sürekli bombalanmaya başlandı. Komünarlar burjuvazinin ordusuna karşı kahramanca direndi.
 
20 Mayıs günü karşı devrimci güçler Paris'e saldırdı. 21 Mayıs'ta askeri birlikler Paris'e girmeye başladı. Paris sokaklarında şiddetli çatışmalar yaşandı. İşçi sınıfı sokak sokak direniyordu. Barikat savaşları işçilerin kahramanlıklarına sahne oldu. Komünarlar kendilerinden kat be kat büyük bir güce karşı sokak sokak, ev ev savaşıyor, asla teslim olmuyorlardı. Barikatlarda işçiler ve emekçilerin yanında kadınlar ve çocuklar da savaşıyordu. 10 bine yakın işçi barikatların arkasından Paris'i korudu. Paris komünarlarının son barikatı 28 Mayıs günü düştü.
 
Burjuvazi intikam aldı. Paris tam bir kan gölüne dönüştü. Komünarlar vahşice katledildi. 30 bin komünar yargılanmaksızın kurşuna dizildi. 40 bin savaşçı ya hapse atıldı ya da sömürge ülkelere sürgüne yollandı. 72 gün süren Paris Komünü deneyimi geriye bir dizi dersler bıraktı.
 
KOMÜN DERSLERİ
 
Komün, doğrudan demokrasinin tarihteki ilk örneği olarak burjuva demokrasisinden temelde farklıydı. Burjuva demokrasi temsiliyeti, komün doğrudan demokrasiyi uyguladı. İşçiler ve emekçiler kendi adına özgürce karar verdiler. Tüm yöneticileri halkın doğrudan seçimi ile getirildi. Halk göreve getirdiklerini görevden alma hakkına sahipti. 
Komün, Paris'i terk eden fabrika sahiplerinin mallarına el koyarak doğrudan işçi kooperatiflerine devreden kararname yayınladı.
 
Paris Komünü'nün en önemli eksiklerinden biri köylülerle ittifakı gerçekleştirememiş olmasıdır. Burjuvazi daha sonra köylüleri toplayarak komünün üzerine saldı. Komün her ne kadar köylülerle birçok defa ittifak girişimlerinde bulunsa da girişimler sonuç alıcı olmadı. Paris dışında kalan taşra kentlerinde gelişen hareketle birleşemedi. Bu, hareketin yayılma imkanlarını sınırladı. Tersi bir durum Paris'in kısa sürede kuşatılmasını engelleyebilirdi.
 
Marks ve Engels'in Paris Komünü'nden çıkardığı en önemli derslerden biri işçilerin burjuvaziyi yendikten sonra proletarya diktatörlüğünü kuramamış olmasıdır.
 
Elbette komünün en temel eksikliği, tüm ezilenleri, işçi sınıfını etrafında birleştirecek, ittifakları gerçekleştirecek bir partiden yoksun olmasıydı.
 
KOMÜN BAYRAĞI ROJAVA'DA
 
Lenin, Rus devrimini komünden çıkardığı dersler ışığında şekillendirdi. Rus devriminin ilham kaynağı komün oldu. Doğrudan demokrasinin en gelişkin örneği olarak Sovyetler doğdu.
 
Bugün ise emperyalist rekabet ve gerici iç savaşların yıkıntıları arasında, kömünün izinden yürüyen devrimciler, komünün ve Sovyetlerin ders ve deneyimlerini gözeterek kendi koşulları içinde ve özgünlüğünde komün ruhunu yeniden Rojava'da canlandırdı. Rojava ve Kuzey Suriye halkı mahalle mahalle, köy köy, kent kent doğrudan demokrasiyi uyguluyor. Yöneticilerini kendileri seçiyor, kararlarını kendileri veriyor. Mahkeme heyeti dahi halk tarafından seçiliyor.
 
Kendisinden önceki devrimlerin derslerinden hareketle, kadınlar toplumsal yaşamın ve kararların belirleyici gücü. Kadınlar ordularını kuruyor, örgütlülüğünü güçlendiriyor. Rojava kadınları kendi devrimlerini gerçekleştiriyor.
 
Rojava sokaklarında özgürlük kol geziyor.
 
Türk işgalci sömürgecileri başta gelmek üzere emperyalistler ve bölge gericiliği, aralarındaki rekabeti sürdürmekle birlikte devrime karşı birleştiler. O gün Parisli işçilerin üzerine ordularını yollayan burjuvazinin yerini IŞİD ve türevi faşist çeteler ile Türk sömürgeciliği devraldı. Kendi kendini yöneten Efrin'i işgal ederek devrimin kazanımlarını yok etmek istiyorlar.
 
Komün bir kez yolu açmıştı, Sovyetler de bu yoldan yürüdü. Şimdi Rojava devrimi komünarların "toplumsal devrim" bayrağını kararlıca bölge gericiliğinin kalelerine astı. Saldırganlık ve düşmanlık da bundan. Komünün yaydığı toplumsal eşitlik fikri nasıl Paris düştüğünde yok edilemediyse Rojava devrimine saldıranlar da yok edemeyecekler...