'Göçmen ve mültecilere yönelik hak ihlallerini durdurun'
Göçmen ve mülteci sorununun küresel olduğunu ve ancak sorun çözüldüğünde ortadan kaldırılabileceği kaydedilen 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yapılan basın toplantısında, çözüm önerileri sıralandı.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla basın toplantısı düzenledi. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Özgül Saki'nin de katıldığı toplantının basın metninin Türkçesini Yıldız Önen, Arapçasını Taha Elgazi, Kürtçesini Gülnarin Demirel okudu.
Milyonlarca insanın, hayatta kalabilmek adına silahlı çatışma bölgelerinden ve çevresel yıkıma uğramış coğrafyalardan daha güvenli bölgelere geçiş yapmaya çalıştığına dikkat çeken Önen, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin (UNHCR) yayınladığı son rapora dikkat çekti. Buna göre, dünya genelinde yüzde 40'ı çocuk olmak üzere göçmen sayısının Nisan 2024 itibarı ile 120 milyona ulaştığını ve bu sayının UNHCR'nin kayıt tutmaya başlamasından bu yana mülteci sayısının en yüksek orana ulaştığını gösterdiğini belirtti.
'GÖÇ VE MÜLTECİLİĞİ YARATAN NEDENLER GÖZARDI EDİLİYOR'
2023'te mültecilerin yüzde 73'ünün Afganistan, Suriye, Venezuela, Ukrayna ve Sudan'dan geldiğini ve BM'nin Filistinli Mülteciler için Yardım Ajansı UNRWA'ya göre, Gazze'deki savaş nedeniyle, Gazze Şeridi'nde 1,7 milyon insan (nüfusun yüzde 75'i) çoğu zaman birden fazla kez yerinden edildiğini söyleyen Önen, "Göç ve mülteciliği yaratan nedenler ise göz ardı ediliyor halen. Bugün hala Suriye'de iç savaşın etkileri devam ediyor. Filistin'de, Ukrayna'da, Afrika'da çatışmalar giderek şiddetleniyor. Meksika, Venezuela ve bazı Latin Amerika ülkeleri dahil olmak üzere birçok ülkede ekonomik ve ekolojik nedenlerle insanlar yurtlarından göçmek zorunda kalıyorlar" dedi.
'TÜRKİYE'DE 4,6 MİLYON KAYITLI GÖÇMEN VAR'
Resmi verilere göre, Türkiye'de 2024 Nisan ayı itibari ile 3,12 milyon Suriyeli, 170 bin Afgan, 130 bin Iraklı, 30 bin İranlı ve 30 bin diğer tabiiyetlerden olmak üzere 3,5 milyon kayıtlı mülteci/sığınmacı/göçmen bulunduğunu belirten Önen, "Göç İdaresi Genel Müdürlüğü 2024 verilerine göre Türkiye'de bulunan 3,12 milyon Suriyelinin 60 bini geçici barınma merkezlerinde kalıyor, 3 milyon 60 bin Suriyeli ise kendi imkânları ile barınmaya çalışıyor. Suriyeli mültecilerin 1 milyon 540 bini çocuk (0-18 yaş), 750 bini kadınlardan oluşuyor. Yetişkin erkek sayısı ise 830 bin. Suriyeli sayısı 2017 yılında 3 milyon 700 bin ile en üst seviyede iken, özellikle gönüllü adı altında ancak geri gönderme yasağı ihlali olarak gerçekleşen zorla geri göndermeler ve hukuksuzlukların önlenmemesine bağlı Avrupa'ya kaçak geçişlerin artması ile birlikte yaklaşık 600 bin kişi azalmış durumda" ifadelerini kullandı.
Geri görme yasağı ihlallerinin giderek arttığı ve mültecilerin geri dönmeye zorlandığının altını çizen Önen, Geri Gönderme Merkezlerinin Guantanamo hapishanelerine benzediğini kaydetti. GGM'deki mültecilerin suçlu muamelesi gördüğüne dikkat çeken Önen, şöyle devam etti: "Müvekkili olmayan avukatların dahi girişinin kısıtlandığı, STK'lara kapalı bu merkezlerde hastalıklar, intihar vakaları, işkence, kötü muamele, ölüm vakaları yaşandığı duyumları alınmakta ancak hiçbir denetim raporu ve resmi açıklama kamuoyu ile paylaşılmamaktadır. Mültecilerin bilgiye ve adalete erişim sorunları nedeniyle birçok ciddi olay yargıya dahi taşınamamakta kapanıp gitmektedir. Nitekim; nisan ayında Antalya'da Geri Gönderme Merkezi'nde açlık grevine başlayan 52 mültecinin dilekçesinde görevlilerin 'beyaz odada' işkence yaptıkları, hastalara bakılmadığı ve açlıkla cezalandırıldıkları iddiası yer aldı. Türkiye'den sığınma hakkı isteyen ve iyi derecede Türkçe bilen İranlı mülteci O. E, 'İşkence Türkiye'de 90'lı yıllarda kalmış bir suç değil, hâlâ var. Burayı görmek istemezsiniz' ifadelerini kullandı açıklamasında. Ancak bu olay da sıradan bir olay gibi unutulmaya terk edildi.
'ÇALIŞMA İZNİ YOK EMEK SÖMÜRÜSÜ VAR'
"Mülteciler tarım, inşaat ve küçük sanayi tesislerinde iş güvenliği ve sosyal güvenlikten yoksun ve düşük ücretlerle çalışmaktadırlar. Emekleri yok sayıldığı gibi iş güvenliği olmayan işyerlerinde iş kazaları ve iş cinayetlerinde çoğunlukla isimsiz kurbanlar olarak kayıtlara dahi geçmeden hayattan geçip gitmektedirler. Nitekim; 15 Haziran'da, on bir yaşındaki Suriyeli Ahmet Haskiro çalışmakta olduğu Kaside Giyim-Dağ Tekstil atölyesinde, asansör ile duvar arasına sıkışarak yaşamını yitirdi. İşyeri sahiplerinin aileye baskı yaparak çocuğun çalışmadığını söyletmeye çalıştıkları öğrenildi. Afganistanlı göçmen işçi Mohammed Nourtani ise; 10 Kasım 2023'te Zonguldak'ta çalıştığı kaçak olarak işletilen maden ocağında yaralandı, ama patronlar onu hastaneye götürmek yerine ölüme terk edip, sonrasında da cesedini yaktılar. 3 çocuk babası Afganistanlı Vezir Mohammed Nourtani'nin davası halen sürüyor."
'OKUL VAR EĞİTİME ERİŞİM YOK'
"Okulda olması gereken mülteci çocuklar gerek anadilde eğitimin olmaması, Türkçe öğrenmek için gerekli desteğin sağlanmaması ve devamında yoksulluk nedeniyle çalışmak zorunda kaldıkları için okula gidemiyorlar. Okula giden Suriyeli öğrenciler ayrımcılık ve akran şiddetine maruz kaldıklarından eğitimlerini bırakmak zorunda kalıyorlar. Dil engeli nedeniyle eğitim düzeyi eşit olarak ilerlemiyor ve geride kalan çocuklar okulu bırakıyorlar. Hali hazırda okuma yazma bilmeyen, eğitim almayan kayıp bir nesilden söz edilmektedir. Kız çocuklarının erken yaşta evlilikleri ve erken yaşta anne olmalarının önüne geçilmemekte bununa ilgili olarak gerekli tedbirler alınmamaktadır. Binlerce mülteci kız çocuğu evlendirilmekte, ikinci veya üçüncü eş olarak evliliğe zorlanmaktadırlar."
'NEDENLERİN ORTADAN KALDIRILMASIYLA ORUN ÇÖZÜLÜR'
Küresel bir durum ve sorun olan göç ve mülteciliğin bir sonuç olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizen Önen, mülteciliğin ve zorunlu göçün önlenmesinin ancak bunu doğuran nedenlerin ortadan kaldırılması ile mümkün olacağını da kaydetti. Bu yüzden sorunun çözümünün savaşlara, ekolojik yıkımlara, yoksulluğa karşı mücadele ve dünyada barışın ve gelir adaletinin sağlanması ile doğrudan bağlantılı olduğuna dikkat çeken Önen, "Türkiye'nin mülteci ve göç uygulamalarından kaynaklı sorunları çözümü bakımından da meselenin bütüncül bir bakışla ele alınması ve aşağıda kısaca özetlemeye çalıştığımız önlemlerin acilen alınması gerekmektedir. Ancak her hâlükârda, insani yaşam koşullarının oluşturulması ve mültecilerin her türlü hak ihlaline, emek sömürüsüne, istismara karşı korunması devletin görevlerindendir" ifadelerini kullandı.
20 Haziran Dünya Mülteciler günü vesilesi ile; insan onuruna uygun yaşama hakkının her bireyin hakkı olduğunu vurgulayarak, Türkiye dahil olmak üzere tüm devletleri, mültecileri insan onuruna uygun şekilde yaşatma konusunda gerekli çalışmaları yapmaya, çözümler üretmeye çağırdıklarını dile getiren Önen, şu talepleri sıraladı:
TALEPLER SIRALANDI
🔹"Mültecilere yönelik hak temelli bir yaklaşımın benimsenmesi,
🔹Kadın, çocuk, LGBTİ+ birey, yaşlı ve engellilerin haklara erişimlerini sağlayacak sosyal destek mekanizmalarının kurulması ve acilen işler hale getirilmesi,
🔹Mülteci çocuk ve gençlerin anadilde eğitim de dahil eğitim hakkına erişiminin sağlanması, çocuk işçiliğinin önlenmesi,
🔹Kız çocuklarının eğitime erişimlerinin kolaylaştırılması, erken yaşta evlendirilmelerinin önlenmesi için tedbirler alınması,
🔹Anne ve çocuk ölümlerindeki ciddi tablo da göz önünde bulundurularak, özellikle anne, çocuk, yaşlı ve kronik hastalığı olanların sağlık ve bakım hizmetlerine tam erişiminin sağlanması,
🔹Kayıt dışı çalışmanın yarattığı ağır sömürünün önlenmesi için çalışma izni uygulamasının kolaylaştırılması,
🔹Medyada ve siyasette daha da öne çıkan ve ırkçı saldırıları motive eden mültecilerle ilgili ayrımcı söylemlerden vazgeçilmesi, önleyici tedbir alınması,
🔹Nefret saldırılarının durdurulması, karşımıza çıkan cezasızlık uygulamasına son verilmesi,
🔹1951 Cenevre sözleşmesine 1967 de konulan coğrafi çekincenin kaldırılması, ülke içinde ve dışında serbest dolaşım ve yerleşim hakkının sağlanması,
🔹AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması ve mültecilik hakkına tehdit oluşturan tüm ikili anlaşmaların geri çekilmesi, Frontex uygulamasının denetlenmesi ve yakın izlemeye alınması,
🔹Sınırlar açılarak insan kaçakçılığının önlenmesi,
🔹Mültecileri sınırdan geçmek için yasa dışı-tehlikeli yollara sevk eden politika ve söylemlerden vazgeçilmesi,
🔹BMMYK'nın uluslararası koruma başvuruları konusunda Türkiye'de yeniden aktif faaliyet göstermesi,
🔹Göç İdaresinin uluslararası koruma ve ikamet başvurularının alınması başta olmak üzere mültecilerin taleplerini karşılayacak güven verici, keyfiyetten uzak, mültecilerin erişimini kolaylaştıran bir sistem kurması,
🔹Suriyelilere uluslararası koruma başvurusunda bulunma yolunun açılması,
🔹Sınır dışı ve Geri İtme gibi 'Geri Gönderme Yasağı'na aykırı uygulamaların durdurulması,
🔹Geri Gönderme Merkezlerinde( GGM) insani tutulma koşullarının sağlanmasından öte, idari gözetim uygulaması ve mültecilerin bu merkezlerde tutulmasına son verilmesi, GGM'lerin kapatılması,
🔹Eğitim, sağlık, barınma ve çalışma gibi temel haklar bakımından vatandaşlarla eşit hakların sağlanması,
🔹Kadın ve çocuklara yönelik istismar ve şiddeti önleyici, kadın ve çocukları koruyucu etkin mekanizmaların hayata geçirilmesi,
🔹Dil ve maddi imkan sorunları da gözetilerek adalete erişim ve hukukun korumasından yararlanma konusunda eşitlik ve yeterli imkân sağlanması,
🔹Mültecilere kendi dillerinde ücretsiz hizmet sunacak, kolay ulaşılabilir resmi danışma merkezlerinin kurulması,
🔹Mültecilere dair politikalar belirlenirken, mültecilerin ve alanda çalışan sivil örgütlerin görüş ve önerilerinin etkin değerlendirilmesi,
🔹Uzun süre Türkiye'de yaşayan ve geri dönmesi savaş ve sonraya etkilerinin neden olduğu koşullar çerçevesinde mümkün görünmeyen mültecilere vatandaşlık verilmesi, için acil adımlar atılsın."
Açıklamaya imza atan kurumlar şöyle: İHD İstanbul Şubesi, Enternasyonal Dayanışma, Sınırsız Dayanışma, Irkçılığa Karşı Dayanışma, JİNEPS, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İstanbul Şubesi, Göç İzleme Derneği, ÖHD İstanbul Şubesi, BARG Araştırma Merkezi, Uluslararası Mülteci Araştırmaları Merkezi, DEM Parti Mülteci Hakları Komisyonu, Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, YSP Mültecilerle Dayanışma Çalışma Grubu.