24 Kasım 2024 Pazar

Geleceğin ayak sesleri

1 Aralık'tan itibaren öğrenci gençliğin ayaklanmaya daha yoğun katılmasıyla Sarı Yeleklilerin Ayaklanması daha da toplumsallaşarak büyüdü.
17 Kasım'dan bugüne önce Paris, daha sonra Fransa'nın belli başlı büyük kentlerinde Sarı Yelekliler sokakta. Akaryakıt vergisi zammına karşı blokaj eylemi olarak başlayan hareket '68 sonrası en kitlesel halk ayaklanmasına dönüştü. Polis şiddeti OHAL kalıntısı yöntemlerle olağanüstü olmasına rağmen Sarı Yelekliler sokakları tutuyor, hareket hem militanlaşıyor, hem de daha da kitleselleşiyor. Üç haftalık direniş sonrası Fransa Başbakanı Edouard Philippe, akaryakıt vergisi zammını altı ay erteleyeceklerini açıkladı. Macron'un bu geri adımı ama protestoların son bulmasını sağlayamadı. Mesele, akaryakıt sorununu çoktan aşmıştı. Artık sorun, Macron'un temsil ettiği neoliberal ekonomi politikasıydı.
 
SOSYAL MEDYA'DA ÇAĞRI: SARI YELEKLİNİZİ GİYİN, YOLLARI KESİN!
 
İki sıradan Fransız Ekim'in başında Facebook'tan akaryakıt fiyatlarına yapılacak zammı protesto etmek için Sarı Yelek giyip otoban giriş ve çıkışlarıyla ana yolları kesme eylemleri yapmayı önerdiler. Çok kısa bir zamanda bu öneri sosyal medyada yayıldı ve bir eylem günü belirlendi. Bir imza kampanyası başlatıldı ve bir milyonun üzerinde imza toplandı. Sarı Yeleklilerin bölge esasına göre oluşturdukları Facebook gruplarının yüzbinlerce üyesi var. Kendinleyici halk hareketinin oluşumunun ayırt edici aracı olarak sosyal medya örgütlenmesi Sarı Yelekliler örneğinde de çarpıcı dersler sunuyor.
 
Önderlikten yoksunluk, dolaysız eylemin kendinleyiciliği en başta iktidar için bir sorun teşkil ediyor. İktidarın muhataplaşacağı, çözüm masasına çağıracağı bir temsilci yok. Başta Facebook gruplarının "yöneticileri" bu görevi üstlenseler de, onların görüşmelerin canlı bağlantıyla Facebook'ta yayımlanması talebi Başbakan tarafından reddedildi, görüşme yapılamadı.
 
17 Kasım'da beklenen gün gelmişti: Sarı Yelekliler sokaklara ve otobanlara inmişti ve tarih sahnesine çıkmışlardı.
 
ÇAĞRIYA KULAK VERENLER KİMDİ?
 
Akaryakıt vergisi zammına karşı protesto sonrası Macron hükümeti, vergi zammının iklimi koruma amacıyla yapıldığını vurguladı ve dolayısıyla Sarı Yeleklileri "araba fetişisti doğa düşmanı" ilan etti. Ama Sarı Yeleklilerin sloganları farklı bir hakikate işaret ediyordu. "Çok fazla vergi, çok fazla zengin, çok fazla yoksul, çok fazla intihar": İşte çağrıya kulak verenler hayat pahalılığından dolayı sürekli yoksullaşan, intihara sürüklenen işçi ve ezilenlerdi.
 
Bir kadın eylemci verdiği röportajda "Elitler dünyanın sonu hakkında endişeliler, biz ay sonu hakkında endişeliyiz" dedi. Bu, eylemcilerin iklim kriziyle ilgilenmedikleri anlamına gelmiyor. Sıradan insanların kullandıkları akaryakıtların vergisine zam yapılırken, uçaklar için kullanılan kerozine vergi uygulanmaması, iklim için kıyaslanamayacak kadar zararlı yolcu gemilerinin zamdan muaf tutulması, Macron hükümetinin "Ekolojik değişim programına" ayırdığı bütçenin kısıtlanması, "elitlerin" dünyanın sonu hakkında da endişeli olmadıklarını yeterince gösteriyor aslında.
 
Bir taraftan zaten yoksul olan, "ayın sonunu getiremeyenler" vergi zamlarıyla daha da yoksullaşırken, sadece bu yıl ülkenin en zengin 3.000 ailesine üç milyar euronun üzerinde "vergi hediyeleri" yapıldı. İşte vergi adaletsizliğini derinleştiren yeni zamlara karşı protesto, ayak sesleri yükselen ekonomik krizin faturasını işçiler ve ezilenlerin ödemeyeceğini göstermiş oldu. İşçi ve ezilenler Sarı Yelekleri ile burjuvaziyi uyardı.
 
Avrupa'da yükselen neofaşist kitle hareketi ve burjuva devletlerin politik krizleri, Avrupa solunun önemli bölümünü siyasal ve fikirsel komaya sürüklemiş durumda. Bir bahane ararcasına istisnaları, belirleyici değil, tâli olanları öne çıkararak ayaklanma ile kendisi arasında duvar örmeye çalışanlar az değil.
 
Sarı Yeleklilerin Facebook gruplarında antisemitler, homofoblar ve faşistler var. Sarı Yeleklerini giyip sokaklarda çatışan faşistler de var. Kendinleyici kitle mücadelelerinin oluşum süreçlerinin hepsinde (Yunanistan'da Öfkeliler vb. hatta Gezi'de dâhil) bu böyledir. Kitle hareketinin hangi yöne evrileceği devrimci öznelerin kendini var etmesine bağlı. Sarı Yeleklileri bugün Avrupa'da yükselen neofaşist kitle hareketinden ayıran temel argüman, mücadelenin iktidarın neoliberal ekonomi politikalarına karşı olması, mülteci politikalarına karşı değil.
 
Ayaklanmanın emekçi karakteri farklı toplumsal mücadeleler ile birleşerek ilerlemesinde de görülebilir. Sarı Yeleklilerin, Toulouse'da kadına yönelik şiddete karşı yürüyüşle, Marseille'de kentin berbat konut politikalarına karşı protestolarla, Paris'te banliyölerde polis şiddetine karşı komitelerle birleşmesi, ayaklanmanın toplumsallaştığının belirtileri oldu.
 
Çağrıya emperyalist küreselleşme saldırıları ile ayrıcalıklarını kaybeden kent küçük burjuvazisi de katılırken, işçiler, işsizler, emekçi memurlar ve emekliler Sarı Yelekleri ile sokaklara çıktılar.
 
Sarı Yelekliler, taleplerini asgari ücretin, sosyal yardımların ve emeklilik ücretlerinin yükseltilmesiyle genişletmeleriyle, sendikal hareketle birleşme eğilimler güçlendi, başta toplu taşıma, itfaiyeciler ve sağlıkçılar gelmek üzere işçi sendikaları grevleri gündemlerine aldılar.
 
1 Aralık'tan itibaren öğrenci gençliğin ayaklanmaya daha yoğun katılmasıyla Sarı Yeleklilerin Ayaklanması daha da toplumsallaşarak büyüdü.
 
SARI YELEKLİ ÖĞRENCİ GENÇLER
 
Emperyalist küreselleşme düzeninin, yeni sömürgelere mali-ekonomik dönüşüm saldırılarını da yoğunlaştırmasıyla emperyalist merkezlerdeki işçiler de ekonomik ve siyasal ayrıcalıklarını kaybetmeye başlıyordu. "Sosyal Devlet" hızlıca tasfiye ediliyor, sosyal demokrat programlar neoliberalizmin ekonomik saldırılarıyla iflas ediyordu. Başta öğrenci gençlik gelmek üzere halk gençliğinin sınıf atlama imkânları neredeyse yok olmuştu, perspektifsizlik ve geleceksizlik öğrenci gençliği işçilerin kaderine bağlıyordu. Bu durum, başta öğrenci gençlik gelmek üzere halk gençliğinin 21. Yüzyıl ayaklanmalarındaki ayırt edici konumuna işaret ediyordu.
 
Daha önce Şubat 2017 protestolarına da öğrenci gençler ile işçilerin ortak mücadelesi damgasını vurmuştu.
 
Öğrenci gençler baştan beri Sarı Yelekleriyle protestonun içinde yer aldılar. Hayat pahalılığı akaryakıt zammı özelinde olmasa da, en çok etkilenen kesimlerden biri öğrencilerdi. İlk haftalar katılım, toplumsal ve kolektif dinamik olarak öğrenci gençlik şeklinde değil, bireysel oluyordu. 1 Aralık'tan itibaren hem liseler, hem de üniversiteler Sarı Yeleklilerin ateşiyle tutuştu. Lyon, Marseille, Bordeaux ve Orleans'da liseliler ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Paris, Versailles ve Creteil'de okullar işgal edildi.
 
Başta 2018 ilkbaharında da patlak veren öğrencileri ayaklanması döneminde işgal edilen Sorbonne üniversitesi gelmek üzere birçok üniversite işgal edildi.
 
2018 İlkbaharı henüz üniversiteli öğrencilerin hafızasında tazeyken, mücadele deneyimleri ve araçlar henüz unutulmamışken, öğrenci gençlik hızlı örgütlenebildi. Yaz sürecinde dondurulan eylem forumları ve öğrenci meclisleri yeniden toplandı.
 
Hayat pahalılığına karşı toplumsal mücadelenin yanında kendi talepleriyle bugün ayaklanmaya katılan Üniversiteli öğrenci gençliğin gündeminde, Macron'un yeni yüksek öğrenim reformları var. Reform saldırısı, üniversiteye alım önkoşullarının zorlaştırılması ve öğrenci harcı ücretinin arttırılmasını da içinde barındırıyor.
 
Öğrenciler Sarı Yeleklilerin yol kesme ve kitlesel eylemlerine katılıp eylemde birlik yaratırken, kendi üniversite forumlarını da bir Sarı Yeleklileri forumu tarzında işletiyorlar. Bu en başta Sarı Yelekliler Ayaklanmasını, irade birliği oluşturma aracı olarak Facebook gruplarının dışında doğrudan meclisler, forumlar ve toplantılar ile zenginleştiriyor.
 
Merkezi ve kitlesel eylemlere katılımın yanı sıra Sarı Yeleklilerin öncelikli eylem biçimi olan yol kesmeleri üniversitelere taşıyarak ayaklanmanın homojenleşmesini sağlayan ve eylem biçiminde ortaklaşmayı geliştiren önemli bir faktör oluyor.
 
Sarı Yeleklilerin Ayaklanması bir taraftan öğrenci gençlik hareketine Yeni Öğrenci Reformlarına karşı bir itilim sağlarken, diğer tarafta da Sarı Yeleklilerin mücadelesinin toplumsallaşmasını sağlıyor, halk ayaklanması tarzında gelişmesinin koşullarını daha da arttırıyor.
 
Daha önce Fransa'da işçi hareketi ve öğrenci hareketi arasındaki politik dayanışma örneklerinin deneyimleri (grevci işçi heyetlerinin üniversitelerde konuşmalar yapmaları, ortak yürüyüş ve koordinasyonların arttırılması vb) toplumsal mücadele dinamiklerinin hafızalarında tazedir ve mutlaka ayaklanmanın seyri ile zenginleştirilerek kullanılacaktır.
 
"Öğrenci hareketi ile işçi hareketi arasında politik dayanışma ve birleşik mücadele '68'de çok büyük bir rol oynadı ve bugün de mücadelenin gelecek umudu bu ittifakta."**
 
*Avrupa'da faaliyet gösteren gençlik örgütü
**Raperîn Rênas, Marksist Teori Sayı 32