25 Eylül 2024 Çarşamba

ESP'li İbrahim Tuna son yolcuğuna uğurlandı

Kanser hastalığı nedeniyle yaşamını yitiren ESP üyesi İbrahim Tuna, dostları ve yoldaşları tarafından İzmir’de son yolculuğuna uğurlandı.

Kanser hastalığından dolayı dün yaşamını yitiren Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyesi İbrahim Tuna, yoldaşları ve dostları tarafından İzmir'de son yolculuğuna uğurlandı.

Tuna, Yamanlar Cemevi'nden alınarak Doğançay Mezarlığı'na götürüldü. Törene, ESP PM, il ve ilçe yöneticileri, HDP İzmir Milletvekili Musa Piroğlu, SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur, Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) İzmir Şube Başkanı Bülent Çuhadar, Devrimci Parti, Kaldıraç, HDP yöneticilerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi katıldı.

Doğançay Mezarlığı’na dostlarının ve yoldaşlarının omuzlarında götürülen Tuna, toprağa verildi. Ardından saygı duruşu yapıldı.

ESP adına konuşma yapan Ayşe Yılmaz, Tuna’nın İç Anadolu’nun topraklarından kopup bir çok yerde kamu emekçisi ama asıl olarak da bir devrimci olarak yaşadığını söyledi; “Varıyla, ailesi ve tüm çevresi ile kendini bu yola vakfetti” dedi. Yılmaz, Tuna’nın ideallerini yaşatacaklarını söyledi.

'BABAM SON ANINA KADAR İDEALLERİYLE YAŞADI'
Ardından ailesi adına söz alan kızı Didem Tuna, konuştu. Babasının gözaltına alınan, her toplantıya yetişmeye çalışan, eylemlere katılan ancak bunca yoğunluğun içinde de özellikle torunlarıyla vakit geçirmeye çalışan biri olduğunu söyledi. Konuşmakta güçlük çeken Didem Tuna, "Kapkara saçlı, gür bıyıklı adamın şuan burada yattığına inanamıyor kalbim. O hayat dolu bir adamdı" dedi.

İbrahim Tuna'nın son anına kadar sendikası için mücadele ettiğini, partisini düşündüğünü, hastaneden çıkar çıkmaz toplantıya katılmak için kendisinden izin istediğini söyleyen Didem Tuna, "Mücadele hep ilk planda oldu onunu için. Babam son anına kadar yaşamak istediği gibi idealleriyle yaşadı. Birlikte öğrendik, birlikte yaşadık, birlikte paylaştık. Çocuklarıyla hiçbir zaman baba-kız, baba-oğul ilişkisi kurmadı, bununu dışında bir hayat sürmeye çalıştı" diye belirtti.

Didem Tuna babasını "unutamadığım bir andı" dediği anısını aktararak, şu sözlerle anlattı: "Kardeşim gözaltına alınmıştı, babamla koşturuyorduk onun için. Babamın sert bir siması vardı. Onu gören polisler hemen gözaltı aracının kapısın açtı, zannediyorlardı ki babam kardeşime bağıracak, onu azarlayacak. Babam oradaki herkese seslendi ve 'yoldaşlar iyi misiniz, bir ihtiyacınız var mı, çay-kahve ister misiniz hemen getirelim' dedi. Onu duyunca babamı apar topar bir hışımla aracın dışına attılar. Benim babam böyledi. Umarım onu dilediği gibi yolculayabiliyoruzdur."

UĞUR: SIRA NEFERİYDİ AMA EN ÖNDEYDİ
SYKP Genel Başkanı Cavit Uğur ise "Kabullenmek zor. Hala mücadeleye ve hepimize katacağı değer vardı, gidişi çok erken oldu. Sıra neferiydi ama en öndeydi. Tüm kamuoyu, tüm devrimci kamuoyu ve devlet onu gür sesi ve gür bıyığı ile tanırdı. En önde korkusuzca herkesin dikkatini çekmiştir. Şimdi sorsak, bize şöyle derdi, 'bu kadar kederlenmeyin, arkamdan ağlamayın'. Çünkü bunu öncesinde söyledi."

ÇUHADAR: HEPİMİZDEN BİR ADIM ÖNDEYDİ
"Söyleyeceğim herşey eksik kalacak" diye söze başlayan Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) İzmir Şube Başkanı Bülent Çuhadar, 40 yıllık bir dostluklarının olduğunu kaydetti. Çuhadar, "İbrahim'i anlatmak için sadece dostluk tanımı yeterli olmaz. Sosyalist-devrimci kişiliğiyle faşizme karşı duyduğu öfkeyle oluşturduğu bir karakter vardı. Bu karakteriyle, kurulduğu günden beri sendikamızın da her bir tuğlasına emek verdi. O hep, hepimizin bir adım önündeydi. İbrahim'i asla unutmayacağız, güle güle iki gözüm" dedi.

'GÖSTERDİĞİ YOLUN GİDİLMESİ GEREKEN YOL OLDUĞUNA İNANDIK'
İbrahim Tuna ile sendikada faaliyet yürüten bir arkadaşı ise şunları söyledi: "Hiç abimiz olmadı, hep yaşıtımız oldu. Sendikada hep bir neferdi, kavgada en önde yer aldı. Hiç bir zaman 'bu görevde ben olacağım' demedi, verilen her görevi yaptı. Bize çok şey öğretti, biz devrimin çocukları olduk, bunu da ondan öğrendik. İçindeki çocuk hiç yaşlanmadı. Son gününe kadar 'yalnız değilsiniz yoldaşlar' diyerek sonuna kadar mücadelemizi sürdürmemizi söyledi bize. Onun arkasında kenetlendik, çünkü onun gösterdiği yolun gidilmesi gereken yol olduğuna inandık. Onu unutmayacağız."

Anma, "İbrahim yoldaş kavgamızda yaşıyor" sloganıyla sona erdi.