ESP Kürdistan: Zilan Katliamını unutmayacağız
Zilan Katliamının 94. yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yapan ESP Kürdistan, "Madımak, Gazi, Roboskî, Gezi ve DAİŞ eliyle gerçekleştirilen Pirsûs, Ankara Gar katliamları yakın tarihimizin en kanlı sayfalarını oluşturur. Şimdi gün, Zilan'dan Pirsûs'a, yüreklerimize öfke tohumu eken katliamların hesabını sormak için mücadele bayrağını yükseltme günüdür" ifadelerini kullandı.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Kürdistan, Zilan Katliamının 94. yıldönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
"Tarihi, uğradığı katliamlarla, kıyımlarla, soykırımlarla dolu olan halkımız 94 yıl önce en büyük katliamlardan birini yaşadı: Zilan... Zilan Katliamı, hiç kuşkusuz -tüm diğer katliamlar gibi- spontan gerçekleşmedi. Sadece katliamcı devlet geleneğinin bir ürünü olarak değil, inkarcı ve sömürgeci karakterin ve stratejinin bir gereği olarak yapıldı.
"Tüm öteki halkların kırımı üzerine inşa edilen sömürgeci Türk burjuva devleti, Kürtleri en sona bırakmıştı. Cumhuriyetin ilanından önce, adına 'Kurtuluş Savaşı' denilen, hem bir yandan emperyalist işgale karşı halk direnişini, hem diğer yandan, bu direnişin önderliğinin, halk direnişiyle kovulan emperyalizm ile bu kez burjuva düzlemde uzlaşma arayışını içeren bu kısa girift dönemde, 'muhtariyet' (özerklik) vaadiyle Kürtleri oyalamak, çiçeği burnunda Kemalist burjuvazi için elzemdi.
"Nihayet Kemalist burjuvazi bakımından bu geçici dönem Cumhuriyet'in ilanıyla sona erip, emperyalizmle uzlaşma çabası Lozan'da 'resmi' bir çerçeve kazanınca, katliam ve soykırım politikasının hedefine bu kez Kürtler oturtuldu.
"1921 Anayasası'nda Kürtleri kısmen 'gören', 1924 Anayasası'nda ise hiç 'görmeyen', yok sayan ve tekçi ulus devlet rotasını oluşturan sömürgecilik; buna karşı patlak veren Şêx Saîd ayaklanmasını bastırarak, Şêx Saîd ve 47 arkadaşını İstiklal Mahkemeleri'nde verdiği kararla idam ederek, İttihat ve Terakki geleneğinin devamcısı olduğunu ilan etti. İşte Zilan Katliamı, bu sömürgeci rotaya ve zulme başkaldırının bir başka momenti olan Agirî İsyanı'nın yine vahşi biçimde bastırılması sırasında gerçekleştirildi. Ki onu da Dêrsim soykırımı izleyecekti.
'ON BİNLERCE KÜRT KATLEDİLDİ'
"Zilan, katliamın gerçekleştirildiği derenin adıdır. İsyanın bastırılması sırasında dereye sığınan, kadın, çocuk, yaşlı binlerce Kürt, bir insanlık suçu işlenerek katledildi. Hamile kadınların karınları deşildi, insanlar birbirine bağlanarak kurşuna dizildi. Zilan kanlı akıyordu artık. 13 Temmuz 1930'da başlatılan, iki kolordu ve 80 uçaktan oluşan hava filosunun kullanıldığı katliamda yaşamını yitirenlerin sayısı farklı kaynaklarda farklı geçse de (5 bin, 15 bin, 47 bin), on binlerce Kürdün katledildiği kesindir. 16 Temmuz 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesi ırkçı sömürgeci zihniyeti şöyle kusacaktı: 'Ağrı Dağı tepelerinde tayyarelerimiz şakiler üzerine çok şiddetli bombardıman ediyorlar. Ağrı Dağı daimi olarak infilak ve ateş içinde inlemektedir. Türk'ün demir kartalları asilerin hesabını temizlemektedir. Zilan Deresi ağzına kadar ceset dolmuştur.'
'SÖMÜRGECİLİĞİN KATLİAMCI POLİTİKALARI DEĞİŞMEDİ'
Aradan bir asır geçse de sömürgeciliğin katliamcı politikaları değişmedi. Madımak, Gazi, Roboskî, Gezi ve DAİŞ eliyle gerçekleştirilen Pirsûs, Ankara Gar katliamları yakın tarihimizin en kanlı sayfalarını oluşturur. Şimdi gün, Zilan'dan Pirsûs'a, yüreklerimize öfke tohumu eken katliamların hesabını sormak için mücadele bayrağını yükseltme günüdür.
94. yılında Zilan'da katledilen canlarımızı saygıyla anıyoruz. Bimre koletî bijî azadî!"