ESP Kürdistan: Selam olsun 14 Temmuz iradesine ve direnişine
14 Temmuz direnişinin 42. yılında ölümsüzleşenleri anan ESP Kürdistan, "Bedenen ölürken aslında ölüme ve zulme karşı yaşamı ve onuru nakşettiler tarihin sayfalarına. Faşist sömürgecilik, esaslı bir tokat yemişti sözüm ona o en kudretli olduğu, Esat Oktay Yıldıran gibi cellatlarıyla korku imparatorluğu kurmak istediği zindanlardan" dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Kürdistan, 14 Temmuz direnişini selamladı. 12 Eylül askeri faşist darbesinin ardından tam anlamıyla zulüm karargahlarına dönüştürülen hapishaneler içerisinde Diyarbakır hapishanesinin, irade kırarak teslim almak politikasının adeta bir laboratuvarı olduğu hatırlatılan açıklamada darbe ile mezarlık sessizliği amaçlayan faşist devletin devrimci yurtsever tutsaklara boyun eğdirmekten geçtiğinin farkında olduğu belirtildi.
'FAŞİST SÖMÜRGECİLİK ESASLI BİR TOKAT YEMİŞTİ'
Açıklama şöyle devam etti: "Amed zindanı bunun için bilinçli seçilmişti. Çünkü Kürdistan'da tarih sahnesine çıkan bir ulusal devrimci hareket gerçekliği vardı. Faşist rejim için hareket, serpilip gelişmeden yok edilmeliydi. Hayat, çok değil, faşist darbeden 4 yıl sonra 15 Ağustos 1984 atılımıyla faşist devletin bu kabusunu doğrulayacaktı. Devlet bu tehlikeyi sezmişti ama önleyemedi. Çünkü zindanlarda devrimci yurtsever tutsaklar, faşizmin bu yönelimine granitten barikat oldular. Önce 21 Mart 1982'de Mazlum tutuşturdu üç kibrit çöpünü, yaktığı özgürlük ateşiyle aydınlattı 5 Nolu zindanın izbe duvarlarını… İki ay sonra, 18 Mayıs'ta, bu kez 'Dörtler' (Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Eşref Anyık ve Mahmut Zengin) ateş taşıyıcıları oldu özgürleştiren bu direnişin. Ateşi bizzat bedenleriyle taşıdılar. Bedenen ölürken aslında ölüme ve zulme karşı yaşamı ve onuru nakşettiler tarihin sayfalarına. Faşist sömürgecilik, esaslı bir tokat yemişti sözüm ona o en kudretli olduğu, Esat Oktay Yıldıran gibi cellatlarıyla korku imparatorluğu kurmak istediği zindanlardan.
'TÜM DEVRİMCİ HAREKETİN DİRENİŞ MANİFESTOSUNA ÖNSÖZ OLDU'
"14 Temmuz direnişi, işte bu zeminde boy vererek Amed zindanında faşist zulmün tabutuna çakılan son çivi oldu. 14 Temmuz 1982'de mahkemede ölüm orucuna başladıklarını açıklayan PKK'nin öncü kadrolarından Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek, tasfiyeciliğe ve teslimiyete karşı göndere çekilmiş direniş bayrağı olarak dalgalandılar. Kemal Pir eylemin 53'üncü, Hayri Durmuş 61'inci, Akif Yılmaz 63'üncü, Ali Çiçek ise 65'inci gününde yaşamını yitirdi. Direniş, faşist zulmü geriletti, Esat Oktay'ın hapishane rejimi çöktü. Gerek Mazlum yaktığı üç kibrit çöpü, gerek ateş topuna dönüşen 'Dörtler'in destanı ve gerekse 14 Temmuz direnişi, sadece Kürt ulusal özgürlük mücadelesi bakımından değil, 12 Eylül faşist karanlığına karşı yakılan birer meşale olarak tüm devrimci hareketin direniş manifestosuna önsöz oldu.
'ÖLÜMSÜZLEŞEN YURTSEVER DEVRİMCİLERİ MİNNETLE ANIYORUZ'
"Zindanlara dönük faşist kuşatma ve direniş, bugün de sürüyor. Başta tecrit olmak üzere güncellenmiş zulüm bugün de hapishanelerde kol geziyor. Darbe rejimi 9 yıldır süreğen bir nitelik kazanmıştır. Ne var ki, zulmün olduğu yerde direniş, aynı zamanda yaslandığımız bu tarihin mutlak bir yasasıdır. 42. yılında büyük ölüm orucu eylemini selamlıyor, direnişte ölümsüzleşen yurtsever devrimcileri minnetle anıyoruz."