24 Kasım 2024 Pazar

Emine Ocak: Erdoğan ve Soylu cevabını versin, hangi gün bir karıncanın canını incittik?

Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta oturmasında gözaltına alınmaya çalışılan ve tartaklanan Hasan Ocak'ın annesi 82 yaşındaki Emine Ocak, "Bize neden bunu yaptılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Soylu bana bunun cevabını versin. Hangi gün bir karıncanın canını incittik" dedi.
Cumartesi Anneleri'nin 700. hafta oturmasında gözaltına alınmaya çalışılan ve tartaklanan Hasan Ocak'ın annesi 82 yaşındaki Emine Ocak, Cumhuriyet'ten Zehra Özdilek konuştu.
 
Emine Ocak, "Polisler çekiştirdiğinde canım acıdı ama çocuklarımı yerde dövülürken görünce yüreğim yandı. O an 'Bir Hasan kaybettim bin Hasan kazandım' dedim" dedi. "Yıllarca orada adalet istedim. Ben kimseyi öldürmedim, zarar vermedim" diyen Ocak, "Bize neden bunu yaptılar, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Süleyman Soylu bana bunun cevabını versin. Hangi gün bir karıncanın canını incittik" diye soruyor. Ocak, haftaya yine Galatasaray'da olacağını da söylüyor.
 
Emine Ocak 82 yaşında. Oğlu Hasan Ocak'ın kaybedildiği günden beri, 23 yıldır adalet arıyor. Her hafta oturduğu Galatasaray Meydanı'na önceki gün oğlunun 'hesabını sormak' için gitti. Ama nöbetin 700. haftasında, polisler, Emine Anne'nin o meydanda oturmasına izin vermedi. Eyleme destek vermek için gelen 'çocuklarının' darp edilerek gözaltına alındığını görünce polislere "Durun yapmayın" demeye kalmadan koluna iki polis girdi. O anı Emine Anne şöyle anlatıyor: "Polis beni iteleyerek götürdü. Araca bindirecekken bir sivil polis 'yaşlı kadını almayın' dedi. 'Bunların hepsi benim çocuklarım, bunların hepsini götürüyorsanız ben de geleceğim' dedim. Sonra polisler beni zorla aşağıya indirdi. Polisler çekiştirdiğinde canım acıdı ama çocuklarımı yerde dövülürken gördüğümde yüreğim yandı. O an etrafıma baktığımda 'bir Hasan kaybettim bin Hasan' kazandım dedim."
 
HER ODADA ONUN FOTOĞRAFLARI
 
Esenyurt'taki evinde gittiğimizde, Emine Ocak bizi yıllarca adalet arayan yorgun gözleri ve morarmış kollarıyla karşılıyor. Oturmadan önce bize evinin odalarını gezdiriyor. Her odada kaybedilen oğlu Hasan Ocak'ın fotoğrafı var. Konuşmak için geçtiğimiz odada kızı Maside Ocak da bize eşlik ediyor.
 
'HEPSİ BENİM ÇOCUKLARIM'
 
Emine Anne o gün saat 10.00'da Taksim'e gidip bir pasajda oturduklarını söyleyerek şunları anlatıyor: "Bir gazeteci bize Galatasaray Meydanı'na kimseyi bırakmadıklarını söyledi. Ben de çocuklarımın, arkadaşlarımın yanına gittim. Gittiğimde polisler çocuklarımla tartışıyordu. Ben de onların yanına gittim. 'Ne yapıyorsunuz, durun yapmayın' demeye kalmadan polis beni iteleyerek götürdü. Araca bindirecekken bir sivil polis 'yaşlı kadını almayın' dedi. Bunların hepsi benim çocuklarım, bunları götürüyorsanız ben de geleceğim dedim. Sonra polisler beni zorla aşağıya indirdi. Ben 'çocuklarımı bırakmayacağım' dedim. Ama beni indirdiler. CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve oğlum Hüseyin beni aldı. 'Derdiniz nedir' diye sordum. Kimse cevaplamadı. Biz kimseye bir şey yapmadık, zarar vermedik. 23 sene adalet aramaktan başka bir şey yapmadım. Bize bunu niye yapıyorlar? Beni daha öncesinden dövdüler, cezaevine koydular. Ben onlara bir şey söylemedim."
 
'GENÇLER ÜZÜLMESİN DİYE SES ÇIKARMADIM'
 
Ara ara oğlunun fotoğrafına dalıp giden Emine Ocak, 21 yıl önce yaşadıklarını hatırlayarak, "Oradakilerin hepsi benim ailem" diyor: "Sadece Hasan için oraya gitmedim. Anneler için, babalar için, mezarı olmayan gençler için, halkım için, halklar için oraya gittim. Bir Hasan kaybettim, bin Hasan kazandım. Beni götürürlerken gençler görür üzülür diye, sesimi çıkarmadım. Onlara zarar gelmesin istedim. Kadın polisler kollarımdan çekiştirdikleri için acıdı. Ama çocuklarımı aldıklarında yüreğim yandı. Elimde baston vardı. Yaşlı ve zor yürüyen bir kadınım. Neden bana bu kadar sert davrandılar? Ben o kadın polislerden şikâyetçiyim. Sert davranan bütün polislerden şikâyetçiyim. Oradan tesadüfen geçen 23 yaşındaki bir genci bile gözaltına aldılar. Yıllarca o meydanda oturup barış, adalet istedim. Ben kimseyi öldürmedim, zarar vermedim. Hep bu meydanda oturdum. Her kapıyı çaldım. Siyasi liderlere gittim. Beni kapı dışarı ettiler. Oğlumu bana vermediler."