Ekoloji örgütlerinin yangın raporunda da DEDAŞ'a dikkat çekildi
Diyarbakır ve Mardin'de yangın bölgesinde yerinde incelemelerde bulunan ekoloji örgütleri hazırladıkları raporda yangının nedeninin ve failinin belli olduğunu kaydetti, gerçek sorumluların yargılanmasını istedi. Yangının DEDAŞ'ın sorumluluğundaki bakımsız ve eskiyen elektrik hatlarından çıktığı, yangına müdahale eden köylülerin engellendiği vurgulanan raporda, delillerin de karartılmak istendiğine dikkat çekildi. Yangın bölgesine seferber edilmesi gereken yetkili kurumların atıl durumda kaldığı hatırlatılan raporda, içinde bulunduğumuz sürenin yangın dönemi olduğu vurgulandı ve mücadelede en iyi yöntemin yangın çıkmadan tedbir almak olduğu kaydedildi. Raporda ayrıca bir dizi öneri de sunuldu.
Ekoloji örgütleri, Diyarbakır'ın Çınar ile Mardin'in Mazıdağı ilçeleri kırsalında 20 Haziran 2024 günü başlayan, müdahale edilmediği için 15 insanın ve birçok canlının yaşamına mal olan yangının yarattığı tahribatı yerinde incelemek için 25 Haziran 2024 günü bölgeye gitti. Mezopotamya Ekoloji Hareketi'nin daveti ile bir araya gelen ekoloji örgütlerince yangın bölgesinde Köksalan, Yücedağ ve Yazçiçeği köylerinde taziye ziyaretleri gerçekleştirilmiş ve bölgede gözlemler yapılarak olayın çıkış nedeni, failler ve toplumsal ekolojik sonuçları üzerine bir rapor oluşturulmuştur.
İnceleme heyeti, Amed Ekoloji Derneği, Burhaniye Çevre Derneği, Ege Çevre ve Kültür Platformu, Ekoloji Birliği, Malatya Çevre Platformu, Mardin Çevder, Mardin Ekoloji Derneği, Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Munzur Çevre Derneği, Şırnak Ekoloji Platformu, Van Ekoloji Derneği, Dem Parti Ekoloji ve Tarım Komisyonu temsilcilerinden oluşmuştur. Yangınlar devam ederken bir araya gelen ekoloji örgütleri temsilcilerinin ilettiği gözlemlerin raporlaştırılmış hali aşağıdaki şekildedir.
SEFERBER EDİLMESİ GEREKEN EKİPLER ATIL DURUMDA KALDI
🔹Yangın tarım arazilerini, otlakları ve ormanlık alanları etkiledi, yerel halktan yangına müdahale edenler hayatlarını kaybetti.
"Çınar ilçesi Köksalan köyünde başlayan yangın, 20 Haziran 2024 tarihinde öğleden sonra rüzgarın etkisiyle kısa sürede geniş bir alana yayılarak Mardin'in Mazıdağı ilçesine kadar ulaşmıştır. Rüzgarın hızlı dağılması ve yön değiştirerek esmesi yurttaşları savunmasız halde bırakmıştır. Yangın, 20 bini ekili tarım alanı olan yaklaşık 55 bin dekarlık alanı etkilemiştir. Tarım alanları dışında ormanlık alanların ve otlakların da büyük zarar gördüğü yangında 302 keçi, 622 koyun ve sayısı bilinmeyen yaban hayvanı yaşamını yitirmiştir. Yangına müdahale için AFAD, Orman İşletme Müdürlüğü, İtfaiye ve 112 Acil Sağlık ekipleri seferber edilmesi gerekirken olayda bu kurumlar üstlerine düşen görevleri yapmadı. 15 insan ve yüzlerce canlı vaktinde müdahale edilmediğinden yaşamını yitirdi. Yangına havadan müdahale yapılmaması, yangının yayılmasına ve kontrol altına alınmasının zorlaşmasına, kayıpların artmasına ve tahribatın büyümesine neden olmuştur. Yangının sınırlarına bakıldığında traktörle köylülerce engellenmiş olduğu, yaş bitkilerin bulunduğu ekili alanlar, akarsu ya da toprak yollar nedeniyle yangının sıçramasının durmuş olduğu görülmektedir.
"Yerel halk, yangının başladığı andan itibaren büyük bir çaba ile yangına müdahale etmeye çalıştıklarını ancak yetersiz kaldıklarını aktarmıştır. Yakınlarını kaybeden ailelerle yapılan görüşmelerde; yakınlarının yangına müdahale ederken, kimisinin tarım alanlarındaki su borularını kurtarmaya çalışırken yaşamlarını yitirdiği öğrenilmiştir. Aileler elektrik kesintilerinden kaynaklı alevlerin içine giren kişilerin karanlık bastığında kurtarılma ve canlarını kurtarma ihtimallerinin daha da azaldığını aktarmışlardır. Köy girişinde ambulansların jandarma tarafından engellendiği, halkın devlet kurumlarından hiç bir destek göremeden kendi çabaları ve kaderleriyle baş başa bırakıldığı dile getirilmiştir."
'DELİLLER KARARTILMAYA ÇALIŞILIYOR'
🔹Yangın DEDAŞ'ın sorumluluğundaki bakımsız ve eskiyen elektrik hatlarından çıktı, yangına müdahale eden köylüler engellendi.
"Yangının çıkış nedeni olarak, elektrik hatlarındaki bakım eksiklikleri ve eskiyen altyapı gösterilmiştir. Bölgede elektrik dağıtımını yapan DEDAŞ, geçmişte de benzer ihmaller nedeniyle yangınlara sebep olmuştur. Elektrik direklerinin 30 yıldan fazla süredir yenilenmediği ve bakımsız olduğu tespit edilmiştir. Direkteki OG sigortalarının yerinde olmadığı görülmüş ve yerine iletkenlerle bypass edildiği ve bu bağlantıların gevşeklikten dolayı arka sebebiyet verebileceği görülmüştür. Birçok direkte kırık izolatörlerin olduğu bu durumun atlamalara sebebiyet verebileceği, OG hatlarda ekili tarım alanlarında ağaç direkleri mevcudiyeti görülmüştür. Elektrik direklerinin ağaç direkler olarak kullanılmasının uygun görülmediği, hatların geçtiği güzergâhlarda direklerin etrafında yangına karşı bir önlem alınmadığı ve yere oldukça yakın oldukları gözlemlenmiştir. İletim noktalarında pek çok yerde eklerin ve liflenmelerin olduğu görülmüştür.
"Yıllardır bakımı yapılmayan elektrik tellerinin yılın en sıcak aylarında genleşmeden dolayı gevşeyerek kıvılcım yarattığı durumu ise yerel halkın aktardığı gibi olası sebeplerdendir. Tanıkların anlattığı gibi yangının başlangıç noktası olan elektrik direğinin de kıvılcımlar çıkararak yangını başlattığı düşünülmüştür. Yangının çıktığı yerlerde bulunan ekili arazilerin detaylı incelemesinde birçok yerde yanmış buğdayların olduğu görülmüştür. Bu başakların varlığı, bölgede henüz ekinlerin toplanmadığını göstermektedir ve yangının anız yakmaktan kaynaklanmadığını kanıtlar niteliktedir. Biçerdöverler bölgede yanmamış tarlarda yeni hasat yapmaktadır.
"Yetkili kurumlar tarafından DEDAŞ ihmalleri ile yitirilen canlara ve yakınlarına destek olmak yerine DEDAŞ'ın gözler önünde olan ihmallerinin kapatılmaya çalışılması öncelenmiştir. İncelemeler esnasında, yangının nedeninin anız yakılması olarak gösterilmesinin yerel halkı birbirine düşürme ihtimalini doğuracağı ifade edilirken halkın dayanışmayı ilk andan itibaren ördüğü gözlemlenmiştir. Yerel halk, yangın söndürme çalışmalarına katılırken, bazı durumlarda askerler tarafından engellendiklerini belirtmiştir. Bu durum, yangına müdahalede gecikmelere ve zararın artmasına yol açmıştır. Yangın sabahında DEDAŞ görevlileri tarafından direklerde ve iletim hatlarında onarımlar yapıldığı söylenmiştir. Bu durum delillerin karartılmaya çalışıldığı yönündeki kanıyı güçlendirmektedir. Bununla birlikte, yerel halk basına çıkan yanlı, şirketi ve asıl sorumluları aklayan haberlerden ve nefret dilinden şikayetidir."
'DOĞAL YAŞAM ALANLARININ YENİDEN YAPILANMASI UZUN SÜRECEKTİR'
🔹Yangın doğal bir tahribata neden olmuştur, yaşam alanlarının yeniden yapılanması uzun sürecektir.
"Yangın, geniş bir ekolojik tahribata yol açmıştır. Ormanlık alanlar, otlaklar ve tarım alanları ciddi şekilde zarar görmüştür. Yangının çıktığı alanın ekili alan olduğu tespit edilmiş ve köylülerin bir yıllık emeği ve besin-geçim kaynağı olan ekinlerin yangında yok olduğu görülmüştür. Ağaçlar, likenler ve diğer vejetasyonlar (bitki toplulukları), kuş yuvaları ve diğer yaban hayatı yangından büyük ölçüde etkilenmiştir. Tavşan ve kekliklerin üretme alanları olan yerdeki yangının bu iki türün popülasyonunu büyük ölçüde etkilendiği bir başka gerçektir. Yanan ormanlık alanlarda palamut ve meşe ağaçlarının yanı sıra, yangından etkilenmeden ayakta kalan bazı bitki ve hayvan türleri de gözlemlenmiştir. Vejetasyonlar için maruz kalınan sıcaklığın yüksekliği, süresi, yer üstünde sıcaklığa maruz kalınan yüzeyin büyüklüğü gibi etmenler oldukça önemlidir. Topraktaki organik maddeler, toprak organizması, toprak strüktürü (yapısı) ve asiditesi de yangın sonrası sıcaklıktan etkilenmiştir. Yanan alanda toprağın su tutma kapasitesi azalmıştır. Bu da su sorunu yaşanan bölge için toprakların iyileştirilmesi için yeni sıkıntılar doğurmaktadır. Yangının etkisiyle doğal yaşam alanlarının yeniden yapılanması uzun sürecektir."
Sonuç kısmında, on yıllardır Kürdistan halkına ve coğrafyasına dönük ekonomik, ekolojik ve kültürel soykırım saldırılarının yaşamın her alanında yürütülürken bu saldırılar sonucu eşsiz bereketli topraklarda yaşamsal faaliyetler ve biyoçeşitliliğin ciddi bir şekilde tahrip edildiği kaydedildi. Rapor, şu ifadelerle devam etti: "Yangına neden olan rant odağı DEDAŞ ve yangına hiçbir müdahalede bulunmayan iktidar, halkın canına ve malına kastederken ekosistem üzerinde ciddi bir tahribat yaratmıştır. Yangına müdahalede bölgeler arası ayrımcılık olmaz. Yangına bölgeden yükselen 'durdurun' çağrılarının yanıtsız kalması, gece görüşlü helikopterin gönderilmemiş olması kabul edilebilir bir durum değildir. Aynı zamanda yangın çıkan batıdaki illerde adeta gövde gösterisine dönüşen söndürme faaliyetlerinin yapılması bölgeler arası ayrımcılığı derinleştirmektedir. Sosyal medyada yangın sonrası gelişen ırkçı saldırılara ve nefret söylemlerine yönelik bir engelleme olmaması da bu ayrımcılığın bir başka boyutu olarak kendini göstermektedir.
'YANGININ NEDENİ VE FAİLLER BELLİDİR, ASIL SORUMLULAR HESAP VERMELİDİR'
"Yangının nedeni ve failler bellidir, asıl sorumlular hesap vermelidir. On yıllardır orman yakmaları, köy yakmaları ve köy boşaltmalarıyla insansızlaştırmaya çalışılan bölgede DEDAŞ kurumunun mevcut pratikleri aracılığıyla, toplumun ve doğanın üzerinde tahakküm artmış, bunun bir boyutu olarak enerji, su ve toprak gasp edilmiştir. Çıkan yangının nedeni ve sorumluları bellidir. Üstü örtülen her suç, görünmez kılınan her gerçek, yeni yangınlara, yeni canlı ölümlerine, yeni biyoçeşitlilik kayıplarına ve yeni göçlere zemin oluşturmaktadır. Yerel halka yeni hak kayıpları yaşatılmamalıdır. Yangın bölgesinin acil olarak afet bölgesi olarak ilan edilmesine yönelik çağrılarımız geç de olsa yanıt bulmuş ve bölge 'Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi' ilan edilmiştir.
'EN İYİ YÖNTEM, YANGIN ÇIKMADAN TEDBİR ALMAKTIR'
"Yangından etkilenen, can kayıpları olan halka acil olarak ekonomik ve sosyal-psikolojik destek sağlanmalıdır. Afet Bölgesi ilanının dayandırıldığı 7269 nolu yasanın arazi gasbına ya da başka hak kayıplarına sebebiyet vermeyecek şekilde köylüler aleyhine kullanılması engellenmelidir. Uzun vadede yangından zara gören halkın ihtiyaçlarına göre bir afet planı yapılmalıdır. Hayvanlar ölüme terk edilmemelidir. Yaşadığımız yangın bir kez daha göstermiştir ki; yangında yine en ağır bedeli hayvanlar ödemektedir. Yangından yaralı kurtarılan hayvanlar tedavi edilmek yerine ölüme terk edilmiş ya da kesime gönderilmiştir. Hayvanların tedavi ve yaşama hakları tanınmalı ve hayata geçirilmelidir. Ekosistemin yeniden canlanmasına yönelik takip çalışmaları yapılmalıdır. Yaşam savunucularının ve yerelin kolektif önerileri doğrultusunda yangın bölgesindeki ekosistemin, canlı ve yaşam varlığının eski dengeye ve döngüye ulaşabilmesi adına acil olarak eylemler hayata geçirilmelidir. Toprağın dinlendirilmesine dönük zamanın ardından tarım arazileri, otlaklar ve ormanlık alanlara yönelik farklı koruyucu, iyileştirici süreçleri hayata geçirmek için çalışmalar yapılmalıdır. Orman alanları ve yaban insan müdahalesine maruz bırakılmadan yerelin ekosistemini bilen köylülerin ve uzmanların verdiği bilgilerden hareketle koruma altına alınmalı, canlı yaşamı takip edilmelidir. Yeni orman yangınlarını önlemek için elektrik altyapı-bakım faaliyetleri ve halka dönük eğitimler yapılmalıdır. Yangınların önlenmesi için elektrik altyapısının düzenli bakımı ve güncellenmesi gerekmektedir. Yangınlarla mücadeleni en iyi ve en doğru yöntemi yangınlar çıkmadan önleyici tedbirleri almaktır. Bölgedeki kuraklık göz önüne alındığında, yangınların tekrar etme ihtimali bulunmaktadır. Yangın sezonu olarak bilinen temmuz-ağustos ayları için özel hazırlıklar yapılmalı, yangın yolları açılmalı ve ilk müdahale ekipmanları kırsal bölgelere yerleştirilmelidir. Ayrıca, yangınların devam etme ihtimali sebebi ile yangın bölgesinde yaşayan halkın yangına müdahale ve ilk yardım konularında eğitilmesi ve bu konuda her türlü desteğin ve techizatın sağlanması ve hazır bulundurulması gerekmektedir."