Eğitim-Sen'den rapor: Öğrenciler patronlara ucuz iş gücü olarak pazarlanıyor
2023-2024 eğitim öğretim yılı durumununa ilişkin raporunu açıklayan Eğitim-Sen, kız çocuklarının okullaşma oranında meydana gelen görece artışın mezuniyete yansımadığına dikkat çekildi. Yoksullaşma krizinin beş çocuktan biri tarafından hissedildiği kaydedilen raporda, öğrencilerin yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamadığının altı çizildi.
Eğitim-Sen, "2023-2024 Eğitim Öğretim Yılı Sonunda Eğitimin Durumu" raporunu Genel Merkezde yapılan toplantıyla açıkladı. Eğitim-Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, Diyanet İşleri Başkanlığı başta olmak üzere, çeşitli vakıf ve derneklerle iş birliği halinde hayata geçirilen Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) vb. proje ve protokollerin belirgin şekilde arttığına dikkat çekti. Irmak, "Mesleki Eğitim Merkezleri (MESEM) projesi ile öğrenciler 'stajyer emeği' ve 'beceri eğitimi' adı altında patronlara ucuz iş gücü olarak pazarlanmaktadır. ÇEDES ve MESEM projelerini 'eğitimin siyam ikizleri' olarak tanımlamak mümkündür.
'442 BİN 643 ÖĞRENCİ SİSTEMİN DIŞINDA'
Resmi verilere göre; Türkiye'de resmi ve özel okullarda zorunlu örgün eğitim sisteminde kayıtlı 17 milyon 558 bin 25 öğrenciden, 442 bin 643'ü sistemin dışındadır. Eğitimin bütün kademelerinde, özellikle ortaöğretimde okullaşma oranında bölgesel farklılıklar bulunmaktadır. Kız çocuklarının okullaşma oranında görece artış olmasına rağmen, bu artışın mezuniyet oranlarına yansıdığını söylemek mümkün değildir. MEB'in açıkladığı veriler, okul terki ve devamsızlık konusunda en sıkıntılı kurumların ortaöğretim kurumları olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra okullarda kayıt parası istenmesi, beslenme ve servis sorunları, kırtasiye, üniforma fiyatlarının iki üç kat artması okul devamsızlığı arttırıcı rol oynamaktadır" dedi.
'5 ÇOCUKTAN BİRİ YETERLİ VE BESLEYİCİ GIDAYA ULAŞAMAMAKTADIR'
Çok sayıda öğrencinin okula kahvaltı yapmadan gittiğini veya okulda yemek yemeden gününü tamamladığını kaydeden Irmak, "Çocuklar için beslenmenin önemli olduğu koşullarda süt, yumurta, peynir, zeytin vb. gibi temel gıda ürünlerinin fiyatı 3-4 kat artmıştır. Aileler eti, sütü, meyveyi, kuru yemişi geçelim yumurtayı, peyniri ve zeytini bile alamaz hale gelmiştir. Türkiye, OECD ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sıradadır. Türkiye'de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşmekte, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamamaktadır" diye konuştu.
'SADECE PEDAGOJİK AÇIDAN ELEŞTİRİLMEMELİ'
Irmak, Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredatının sorgulamayan, itiraz etmeyen nesiller yetiştirmek amacıyla hazırlandığını belirterek, "Müfredat değişikliklerini sadece pedagojik açıdan eleştirerek, ders kitaplarında yapılan değişiklikleri eğitim biliminin temel ilkeleri üzerinden ele alarak değerlendirme yapmanın doğru olmadığını düşünüyoruz. Bugün karşımızda eğitim programlarında yapılan teknik değişikliklerden çok, iktidarın siyasal programına paralel olarak hazırlanmış bir eğitim müfredatı bulunmaktadır. Laik eğitimde müfredat/öğretim programları, dini kural ve referanslara göre değil, bilimsel bilgiler üzerine kurulmak zorundadır" ifadelerini kullandı.
Anadilde eğitim sorununun hala çözüm beklediğini vurgulayan Irmak, "Bireylerin kendi anadillerini eğitim ve öğretimde kullanmalarının ve diğer kültürlerin özgürce gelişmesi için gerekli ortamın bir an önce yaratılması gerekmektedir" diye belirtti.
Raporun tamamına ulaşmak için tıklayınız.