24 Kasım 2024 Pazar

Eğitim Sen: 2018-2019 Eğitim-Öğretim Yılı sorunlarla açılıyor

Eğitim Sen, '2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Başlarken Eğitimin Durumu' başlıklı raporunda 17 yıl boyunca siyasi iktidarın eğitimi getirdiği durumu ve çözüm yollarını açıkladı.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), "2018-2019 Eğitim Öğretim Yılı Başlarken Eğitimin Durumu" başlıklı raporunu yaptığı basın açıklaması ile kamuoyu ile paylaştı.
 
Genel Merkez binasında düzenlenen basın toplantısında raporu Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan okudu.
 
Aydoğan, 2018-2019 eğitim öğretim yılının, başta öğrenciler ve öğretmenler olmak üzere tüm eğitim emekçileri ve veliler için çözüm bekleyen sorunların gölgesinde, her zamankinden daha zor koşullarda açıldığını belirtti.
 
Aydoğan, 2018-2019 eğitim-öğretim yılında kamu kaynaklarının özel okullara aktarılmasının devam ettiğini ve eğitimin giderek paralı hale gelmesi nedeniyle okul dışına itilen çocukların sayısının artmasına neden olduğunu ve toplum içindeki sınıfsal çelişkilerin derinleştiğinin ifade etti.
 
"Türkiye'de okul ve derslik sayısı öğrenci sayısına paralel ve ihtiyaca yanıt veren düzeyde değildir. Okullarda ikili eğitim, birleştirilmiş sınıf ve taşımalı eğitim uygulamaları sürmektedir. Kalabalık sınıflarda eğitim hem öğretmenler hem de öğrenciler açısından önemli bir sorundur" diyen Aydoğan, okullaşma oranında düşüş yaşandığını kaydetti.
 
OKULLAŞMA ORANI DÜŞTÜ
 
İlkokulda okullaşma oranının yüzde 98,86'dan yüzde 91,54'e düştüğünü söyleyen Aydoğan, "2017-2018 eğitim öğretim yılsonu verilerine göre, resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 24 bin 975, öğrenci sayısı ise 1 milyon 265 bindir. 4+4+4 öncesinde (2011-2012 eğitim öğretim yılı) resmi okul öncesi eğitim kurumu sayısı 25 bin 172 iken, aradan 6 yıl geçmiş olmasına rağmen, okul sayısı açısından 4+4+4 öncesine ulaşılamamış olması düşündürücüdür. 4+4+4 sonrasında devlete ait okul öncesi eğitim kurumlarında okul sayısı azalırken, öğrenci sayısı yerinde saymıştır" dedi.
 
ÖZEL OKULLARA SINIRSIZ TEŞVİK
 
2017-2018 eğitim öğretim yılında faaliyet gösteren 11 bin 694 özel okulun 5 bin 218'i özel okul öncesi eğitim kurumu olduğunu söyleyen Aydoğan, diğer eğitim kademelerinde olduğu gibi okul öncesi eğitimde de özel öğretimi teşvik edici, velileri özel okul öncesi öğretim kurumlarına yönlendiren adımlar atıldığını belirtti.
 
"2017-2018 eğitim öğretim yılı itibariyle okul öncesi çağdaki 3-5 yaş grubu çocukların sadece yüzde 38.52'si, 4-5 yaş grubunun yüzde 50.42'si, 5 yaş grubunun ise yüzde 66.88'i okul öncesi eğitim alma şansına sahip olmuştur" diyen Aydoğan'ın sunduğu raporun ara başlıkları şöyle:
 
Kamu kaynaklarını özel okullara aktararak özel okulları doğrudan devlet desteği ile güçlendirmek ve eğitimi AKP'nin siyasal-ideolojik çizgisinde biçimlendirme hedefi güden MEB'in ‘tek din, tek mezhep' anlayışı ve ‘inanç istismarı' üzerinden eğitimi dinselleştirmeye çalıştığını ve devlete ait ilkokul ve ortaokul sayısının belirgin bir şekilde azalırken, özel ilkokul, ortaokul ve lise sayısının ve bu okullara yönlendirilen öğrenci sayısının arttığı belirtildi.
 
2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle toplam 11 bin 694 özel öğretim kurumu (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) bulunduğunun ve özel okula giden öğrenci sayısının tüm zamanların rekorunu kırdığı ifade edildi. Eğitimde 4+4+4 uygulaması öncesinde Türkiye'de 4 bin 664 özel okul (2.848 özel okul öncesi, 931 özel ilköğretim, 885 özel lise) bulunmaktayken, 4+4+4 düzenlemesi ile birlikte özel okul sayısı 11 bin 694'e (5.218 özel okul öncesi; 1.618 özel ilkokul; 1.869 özel ortaokul; 2.989 özel lise), aynı dönemde toplam öğrenci sayısı ise 535 bin 788'den 1 milyon 352 bine yükseldiği kaydedildi.
 
Velilerin çocuklarını özel okullara yöneltmesinde devlet okullarının 4+4+4 nedeniyle yaşadığı tahribatın, özellikle devlet okullarında yaygınlaşan yoğun dinselleşme pratiklerinin belirleyici olduğunu ifade edilirken zorunlu-seçmeli din dersleri, aşırı kalabalık sınıflar, öğretmen yetersizliği, fiziki koşullar gibi pek çok nedenin de etkili olduğu vurgulandı.
 
İMAM HATİPLER DIŞINDAKİ OKULLAR ÜVEY EVLAT
 
AKP iktidarının eğitimin en temel sorunlarına çözüm üretmek yerine, yıllardır siyasal olarak istismar ettiği imam hatiplerin sayısını arttırma derdine düşmesi, bazı il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinin yazılı ve sözlü talimatları ile öğrencilerin imam hatiplere yönlendirilmesiyle imam hatip sayısı yeniden yükselmeye başladığının belirtildiği raporda, 2012-2013 eğitim öğretim yılında 730'u bağımsız, 369'u imam hatip lisesi bünyesinde toplam bin 99 imam hatip ortaokulu varken 2017-2018 eğitim-öğretim yılı sonu itibariyle 2 bin 859'u bağımsız, 427'si imam hatip lisesi bünyesinde olmak üzere toplam 3 bin 286 imam hatip ortaokulu bulunduğu bilgisi verildi.
 
"MEB, devlet okullarına ihtiyacı kadar ödenek ayırmayıp, eğitimin finansmanı için elini velilerin cebinden çıkarmazken, imam hatip okulları söz konusu olunca bütün parasal kaynakları ve imkanları seferber etmektedir" denilen raporda, adrese dayalı kayıt sistemi nedeniyle çok sayıda çocuk otomatik olarak imam hatip ortaokuluna kaydedildiği ve ailelerin çocuklarını başka okula aldırmak istediklerinde çeşitli engellerle karşılaştığı ifade edildi.
 
DİN EĞİTİMİ BÜTÇEYE DOYMUYOR
 
MEB'in 92 milyar TL'lik 2018 bütçesinden eğitim yatırımları için ayrılan kısmının üçte biri (yüzde 35) ‘din öğretimi'ne ayrılmış, böylece Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'nün MEB bütçesi içindeki payı, 2017'ye göre yüzde 68 artırıldığı ve dini eğitimde payı 7,7 milyar TL'ye çıkaran bakanlığın, bütçesinin yüzde 7'sine denk gelen bu kaynağın neredeyse tamamını (yüzde 96) imam hatip liselerine ayırdığı kaydedildi.
 
2017-2018 eğitim öğretim yılı sonu itibariyle açık ortaokuldaki öğrenci sayısı 191 bin 202, açık öğretim lisesindeki öğrenci sayısı 1 milyon 395 bin 621'e çıktığının vurgulandığı raporda, artışın temel nedeni olarak temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi nedeniyle istemediği halde meslek lisesi ya da imam hatip lisesine otomatik kaydı yapılan öğrencilerin bu okullarda okumak yerine açık liseye kayıt yaptırmaları olarak belirtildi.
 
EĞİTİM EMEKÇİLERİNİN SÖMÜRÜSÜ ARTTI
 
MEB'in eğitimin yapısal sorunlarına yönelik somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmek gibi bir amacının olmadığının ifade edildiği raporda, "Okulların eğitim kurumu olmaktan adım adım uzaklaştırıldığı, öğrencilerin yarış atı gibi sınavdan sınava koşturulduğu, öğretmenlerin mülakat sınavı ile sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlandığı, siyasal kadrolaşmanın arttığı, eğitimde farklı dil ve kimliklerin dışlandığı, eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleştiği bir eğitim sisteminin ülkemize ve çocuklarımıza olumlu bir katkı yapması mümkün değildir" denildi.
 
"Eğitimde siyasal kadrolaşma uygulamalarının yukarıdan aşağıya doğru organize bir şekilde gerçekleştirilmesi, okullarda yaşanan şiddetin artması, eğitim emekçilerine yönelik çeşitli saldırı ve tehditlerin (ihraç, açığa alma, sürgün vb.) sürmesi gibi uygulamalar, tıpkı ülke genelinde olduğu gibi, okullarımızın ve üniversitelerin fiilen kışla ya da cezaevi haline getirilmesine neden olmuştur" denilen raporda, yapısal hale gelen sorunların çözümü için yapılan öneriler şunlardır:
 
ÇÖZÜM: EĞİTİMİN AKP'DEN ARINDIRILMASI
 
- Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine, sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine kadar her alanda eğitimin demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir.
 
- Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır.
 
- Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel ve anadilinde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına derhal son verilmelidir.