23 Eylül 2024 Pazartesi

Dünyada eşitsizlik büyüyor - Didar Gül

Dünyanın en zengin kesimi geçtiğimiz yıl servetine ortalama 2.5 milyar dolar daha eklendi. Küresel kriz tüm dünyada yoksullaşmayı derin boyutlara taşırken tüm servetin bir avuç insan elinde toplandığı gerçeği çarpıcı deneklerle karşımıza seriliyor.
1971'den bu yana toplanan ve "elit toplantısı" olarakta anılan Davos Zirvesi son derece afilli bir başlık olan "Küreselleşme 4.0: Sanayi Devrimi Çağında Küresel Mimariyi şekillendirme" başlığıyla geçtiğimiz günlerde İsviçre'de başladı.
 
Zirve başlarken İngiltere'de bulunan yardım kuruşu Oxfam'ın hazıladığı rapor ise bilinen gerçekleri çarpıcı bir şekilde gözler önüne serdiği için çokça konuşuldu. Gelir adaletsizliğini konu alan rapora göre; dünyada en zengin 26 kişinin toplam serveti dünya nüfusunda yaşayan yoksulların yarısının servetine eşit. Milyarderlerin toplam serveti geçtiğimiz yıl 900 Milyar dolara yükseldi. Rapor ayrıca 2015'den bu yana en zengin yüzde 1'lik kesimin toplam servetinin dünyanın yüzde 99'unun servetinden daha fazla olduğunu da belirtiyor.
 
Dünyanın en zengin kesimi geçtiğimiz yıl servetine ortalama 2.5 milyar dolar daha eklendi. Küresel kriz tüm dünyada yoksullaşmayı derin boyutlara taşırken tüm servetin bir avuç insan elinde toplandığı gerçeği çarpıcı deneklerle karşımıza seriliyor.
 
Dünyanın en zengini ise 112 Milyar dolarlık serveti ile Amazon internet sitesinin sahibi Jeff Bezos. Bezos'un servetinin yüzde 1'i Etiyopya'nın tüm sağlık bütçesini karşılayacak güçte...
 
Türkiye'de de zengin-yoksul arasındaki gelir makası gittikçe açılıyor. En zengin yüzde 10'luk kesimin en yoksul yüzde 10'dan 150 kat daha fazla serveti olduğu söyleniyor. Milyoner sayısının bile yılda 7 bin 9 kişi artarak 146 bine ulaştığı da kayıt altına alınmış.
 
Rapor gelir dağılımında kadın-erkek eşitsizliğini de vurguluyor. Cinsel eşitsizliğin sürdüğü belirtilirken, iş hayatında erkeklerin kadınlara oranla yüzde 86 oranında işletme idaresine sahip olduğu açıklandı. Cinsiyet eşitsizliği gelir dağılımının yanı sıra çalışma koşullarına da yansıyor. Bagladeş'te çarpıcı bir örnek burjuvazinin iki yüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Ünlü bir müzik grubu olan Splice Girl'in cinsiyet eşitsizliği kampanyası için satılan tşörtlerin, çalışan kadın işçilerce saati 2.3 TL'ye üretildiği İngiliz The Guardian gazetesinde yer aldı. Guardian'a göre tişörtü üreten bir işçinin bu tişörtten satın alabilmesi için 2 hafta çalışması gerekiyor.
 
Davos'ta açığa çıkan bir başka tablo ise emperyalist küreselleşmenin çelişkileri.
 
Toplantıya sunulan raporlarda birçok ülkede kutuplaşmanın arttığı, toplumları bir arada tutan toplumsal sözleşmenin çökmekte olduğu vurgusu dile getirildi. "Yeni Toplumsal Sözleşme" söylemleri emperyalistlerin tehlikenin farkında olduklarını gösteriyor.
 
Emperyalistlerin kendi cephelerinden tehlikeyi ortaya koyup çözüm aramaları doğal. Onlar bu çırpınma içerisindeyken diğer bir taraftan da ezilen, yoksul emekçi kitlelerin öfkesi büyüyor. Yine Oxfom direktörü Wirinkle Yanima bahsi geçen raporla ilgili  değerlendirmesinde dünya genelinde insanların derinleşen gelir adaletsizliği durumuna kızgın ve öfkeli olduklarını vurgulamaktan kaçınamıyor.
 
Kapitalizmin varoluşsal krizi derinleşirken öfkeli kitlelere farklı nitelikteki hareketlerle dünyayı sardı. Kendiliğinden sınıf bilincini yeniden yaratan Fransa'nın "Sarı Yelekler"inden, Trump karşıtı eylemlere, Türkiye'de gelişen işçi hareketlerinden dünya kadın hareketinin 'Kadın Grevi' çağrısına bir çok örnekten gözlemlenen bu küresel hareketlilik gittikçe hızlanıyor.
 
Sosyalistlerin 'Başka Bir Dünya Mümkün' sloganı haklara bir hayal gibi lansedilse de ortaya çıkan tablo bunun bir ütopya olmadığını yeniden kanıtlıyor.
 
Yönetenlerin "dünyanın kaymak tabakasını" oluşturanları kurtarma ve sistemi krizinden çıkarma çabaları sürerken, ezilenlerin aklıyla Macron'un 100 dolar örneğinde görüldüğü gibi dalga geçme girişimleri öfkeyi körüklüyor.
 
Dünyanın kaynayan bir kazan olduğu bu koşullar göz önüne alındığında, sosyalistlerin dile getirdiği enternasyonal bir inisiyatif geliştirmek geniş kitleleri popülizm, şovenizm çemberinden kurtamak için sosyalist politikalara dair tartışmak önemli bir görev olarak durmakta.
 
Zira öncüsüz de olsa kitleler taleplerinde net ve kararlı. Bunun en net örneği ise Macron'a karşı "haysiyetlerini" savunan Sarı Yeleklerin dile getirdiği "Fransızlar aptal değil ve ekmek kırıntısı değil ekmeğin kendisini istiyor" sözleridir.